Tuğrul AKŞAR
16 Ocak 2007
Teşvik ve Şike:
Endüstriyel Futbol Kendi Mezar Kazıcıları nı mı Yaratıyor?
GİRİŞ
Futbolun kendi içsel dinamikleri çoğu zaman futbolda bazı
dengesizliklere neden oluyor. Her geçen gün parasallaşarak endüstrileşen
futbol bir yandan kendini yeniden büyüterek üretebilmenin yolunu
ararken, diğer yandan da bazı patolojilere neden olabiliyor. Bu iç
dinamiklerdeki dengesiz gelişim yapısı futbolun yumuşak karnını daha
zayıflatıyor ve bazı anti futbol öğelerinin bünyesine girmesine neden
oluyor.
Futbolda heyecan ve rekabetin en üst düzeyde tutulması tüm spor
dallarında olduğu gibi futbol için de vazgeçilmez temel öğeyken, diğer
yandan endüstriyel kaygılarla futbol pastasının daha da büyütülmesi
futbol dışı öğelerin futbola bir şekilde etkimesine zemin hazırlıyor.
Endüstriyel döngü içinde oyuncu da, kulüp te, yayıncı kuruluş ta daha
çok kazanmak istiyor. Durum bu olunca fayda maksimizasyonu sağlamanın
yolu heyecan ve rekabeti en üst düzeyde tutarak, futbol pastasını
büyütmekten geçiyor. Ancak bunu yaparken, teşvik, şike, doping gibi
futbol dışı bazı ögelerin futbola sızdığını görüyoruz ve İtalya’da
olduğu gibi büyük skandallar ortaya çıkabiliyor.
Oysa futbol adı üzerinde sadece bir oyun...Ancak futbol endüstriyel bir
karaktere kavuşsa da hala bir kar merkezi değil. Belki de tüm sorun
futbolun kar merkezi yerine fayda merkezi olmasından kaynaklanıyor.
Çünkü fayda maksimizasyonunda çoğu zaman rasyonellik aranmıyor ve fayda
tek taraflı olabiliyor.
İtalya’da
Ne Oldu ve İtalyan Futbol Federasyonu Nasıl Davrandı?
Anımsanacağı üzere
İtalya’daki futbol skandalında Napoli, Torino ve Roma savcılarının bir
yıl boyunca gizlilik içinde yürüttüğü soruşturmada; Savcıların dinlediği
telefon konuşmaları sonucunda Juventus Genel Direktörü Luciano Moggi’nin,
İtalya Futbol Federasyonu hakemlerinden sorumlu yöneticisi Pierluigi
Pairetto ile yaptığı telefon görüşmelerinde bazı maçlara hakem tayinleri
yaptırttığı; bunun yanısıra bir sonraki hafta karşılaşacakları
takımların yıldız oyuncularını cezalı duruma düşürmek için hakemlere
baskı yaptığı ortaya çıkmıştı. Giderek
büyüyen bu skandala Juventus’un dışında daha sonra
Serie A'dan Milan, Fiorentina, Lazio, Udinese, Messina, Siena ile Serie
B'den Arezzo, Cretone ve Avellino’nun da dahil olmasıyla, genişleyen
soruşturma yargıya intikal etmiş ve yargılama sonucunda
adı geçen kulüp, oyuncu ve yöneticilere önemli
cezalar verilmişti.
İTALYA’DAKİ SKANDALIN
CEZA TABLOSU
Roma spor mahkemesi 14 Temmuz 2006 günü
verdiği kararla; İtalya’da futbol şike skandalıyla ilgili olarak FC Juventus, AFC
Fiorentina ve SS Lazio’yu, İkinci Lig’e düşürürken, Birinci Lig’de kalan
AC Milan’ı ise Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne katılmaktan men etti.
Skandal İtalyan Futbol Ekonomisini Nasıl Etkiledi?
Skandalın futbola reel etkisinin kesinlikle negatif yönde olduğunu
belirtelim. Skandal nedeniyle öncelikle marka değerinizin zarar görmesi
ve kulüp prestijinin zedelenmesi, futbolun endüstriyel gelir
kalemlerinden alınabilecek payı sınırlandırıyor. Başta sponsorluk
gelirlerinde önemli düşüşler gözlemlenebiliyor. Çünkü sponsorluk geliri,
doğrudan prestij ve marka olabilmeyle bağlı olduğundan, sponsorlar
kulüple yeni sözleşmeler imzalamaktan kaçınabiliyor. Gerçekten de
Lig’de/sektörde ismi hep şaibelerle anılan bir kulübün bu konularda
ekstra gelir yaratması çok zordur. Bu gelir kaleminin yanısıra seyirci
sayısı ve maç günü gelirlerinde önemli düşüşler yaşanabilmektedir.
Ayrıca UEFA’nın uluslararası organizasyonlarına iştirak edememek, önemli
gelir kayıplarına yol açmaktadır. Bu bağlamda özellikle Şampiyonlar Ligi
gibi bir organizasyonun yaratacağı gelirden mahrum kalmak, kulübün
bütçesini önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Örneğin Juventus’un
Şampiyonlar Ligi son beş yıllık ortalama geliri 35 mio dolar civarında.
Belirttiğimiz nedenlerle skandala bir şekilde karışan kulüplerin
gelirlerinde önemli düşüşler yaşanabilmektedir.
Skandalın İtalyan futboluna etkisine geçmeden önce kısaca İtalyan
Futbol’unun parasal büyüklüğüne birlikte bir göz atalım.
Serie-A yıllık 1.5 milyar dolarlık gelirle, Avrupa futbol pastasının
yaklaşık yüzde 12’sini tekbaşına üretiyor. Skandala karışan Serie-A
ekiplerinden Juventus, Milan, Lazio, Fieorentina, Udinese, Messina,
Siena ile Serie B'den Arezzo, Cretone ve Avellino’nun gelirleri toplamı
ise 2004-05 itibariyle 862,7 Milyon dolara ulaşıyor. Bu tutar ise toplam
futbol gelirlerinin yüzde ellisekizini oluşturuyor. Skandala karışan
kulüplerin toplam gelirlerini aşağıdaki tablodan görmekteyiz.
|
Toplam |
Yayın |
Ticari |
(Mio Dolar) |
Gelir |
Gelirleri |
Gelirler |
Juventus |
283,8 |
176,7 |
107,1 |
Milan |
293,1 |
171,6 |
121,5 |
Lazio |
131,2 |
75,7 |
55,5 |
Fiorentina |
59,4 |
21,3 |
38,1 |
Udinese |
50,1 |
17,6 |
32,5 |
Diğer 5 Kulüp |
45,1 |
28,4 |
16,7 |
Toplam |
862,7 |
491,3 |
371,4 |
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere yayın gelirleri İtalyan Serie-A’da
çok önemli bir gelir kalemi. Skandala adı karışan 10 Kulübün toplam
gelirin yüzde ellisekizlik kısmını oluşturması, özellikle ikinci lige
düşürülen Juve’nin ve eksi puanla Serie-A’da mücadelesine devam edecek
olan diğer kulüplerin önümüzdeki sezon UEFA’nın organizasyonlarına
katılma olasılığı çok düşük görülüyor. Bu olumsuzluk ciddi anlamda para
kaybı anlamına geliyor.

Kulüpler Bu skandaldan
Nasıl Etkilenecekler?
Skandalın 2006 haziran döneminde patlak vermesi ve henüz yıl sonu
finansal tabloların çıkmaması nedeniyle, kulüplerin gelirlerindeki
olumsuz değişimin henüz etkilerini göremiyoruz. Ancak, aldığımız
bilgiler ve okuduğumuz haberlere göre ancak tahmini bazı varsayımsal
tahminlerde bulunabileceğiz.
Ancak yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı skandala karışan kulüplerin
gelirlerinde önemli düşüşler bekliyoruz. Özellikle UEFA’nın
organizasyonlarına katılamamak, kulüpleri naklen yayın gelirleri ve
medya hakları bakımından ciddi sıkıntıya sokacak görünüyor. Bundan en
çok etkilenecek kulüp olarak karşımıza Juventus çıkıyor. Juventus’un
olası olumsuz etkilenmesine geçmeden önce Juventus’un genel mali ve
iktisadi durumuna bir bakalım.
Juventus 2005-06 Yılsonu Finansal Göstergeleri (Milyon Dolar)
Toplam |
Maç
Günü |
Yayın |
Sponsorluk |
Diğer |
Yıl
sonu |
Yıllık |
Gelir |
Geliri |
Geliri |
Geliri |
Gelirler |
Zarar |
Nakit
Açığı |
328,8 |
21,7 |
166,6 |
72,3 |
68,2 |
-28,3 |
23,8 |
Juventus’un 2005-06 sezonu faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre
kulüp 2005-06 sezonunu 328,8 milyon dolar gelir ve 28,3 milyon dolar net
zararla kapatmış durumda. Aynı yıl itibariyle Juventus’un yıllık net
nakit açığı da 23,8 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Juve’nin toplam
gelirlerinin bileşimine bakıldığında en önemli gelir kalemi olarak
karşımıza 166.6 milyon dolarla yayın gelirleri çıkıyor. Yayın
gelirlerinin payı toplam gelirlerin içinde yüzde elliye ulaşmış durumda.
Bu gelir kalemini 72,3 milyon dolarla Sponsorluk gelirleri takip ediyor.
Juventus’un 2006-07 sezonu ilk çeyrek finansal rakamlarını 2005-06
sezonu ilk çeyrek rakamlarıyla kıyasladığımızda karşımıza aşağıdaki
tablo çıkıyor.
|
2006/07 |
2005/06 |
Artış/Azalış |
|
Sezonu
|
Sezonu |
(%) |
(Milyon
Dolar) |
İlk
Çeyrek |
İlk
Çeyrek |
|
Maç Günü Geliri |
1,8 |
4,2 |
-57,1 |
Naklen yayın Gelirleri ve Medya Hakları |
16,5 |
26,2 |
-37,1 |
Sponsorluk ve Reklam Gelirleri |
7,8 |
19,7 |
-60,4 |
Oyuncu Satımından Gelirler |
51,4 |
6,8 |
6500 |
Diğer Gelirler |
4,8 |
0,9 |
4333 |
Toplam |
82,3 |
57,8 |
42,4 |
Yukarıdaki tabloya göre skandal sonrası Juventus’un başta maç günü
gelirleri olmak üzere tüm gelir kalemlerinde önemli düşüşlerin olduğunu
görüyoruz. Maç günü gelirlerinde yüzde 57,1’lik bir düşüş
gözlemlenirken; sponsorluk ve reklam gelirlerindeki düşüşün ise %60.4
civarında olduğu görülüyor. Naklen yayın gelirlerindeki düşüş ise yüzde
37,1. Futbolcu satım gelirlerini dikkate almadığımızda toplam gelirlerde
%40’lık bir düşüş yaşandığı görülüyor.
Juventus’un Serie-B’ye düşürülmesi sonrasında Real Madrid’e giden başta
teknik direktör Fabio CAPELLO olmak üzere, Patrick VIERA ve Zlatan
İBRAHİMOVİC İnter’e; Gianluca ZAMBROTTA ile Lilian THURAM Barcelona’ya;
Emerson ile Fabio CANNAVARO Real Madrid’e transfer oldular.
Yıllık bazda Juventus’un en önemli gelir kaynağı olan yayın gelirlerinin
bileşimi aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Juventus 2005-06 Sezonu |
(Milyon Dolar) |
Naklen yayın Gelirleri |
130,8 |
Şampiyonlar Ligi yayın Hakları |
25,2 |
Diğer Medya yayın Hakları |
10,6 |
Toplam |
166,6 |
Torino ekibi son iki şampiyonluğunu kaybetmenin yanısıra, Serie B’ye
düşürüldü ve lige -30 puanla başlamak cezasına çarptırıldı. Bu
yaptırımlar sonucunda Juventus’un borsa değeri 240 milyon dolardan 188
milyon dolara kadar düştü. Yapılan analizler Juventus’un finansal
durumunun ciddi ölçüde bozulduğunu gösteriyor. Serie-B’de bugün oynadığı
13 maç sonrasında aldığı 10 galibiyet 3 beraberlik sonucunda 24 puanla
Torino’nun hemen arkasından ikinci sırada bulunuyor. Gelirlerinin büyük
bir kısmını sponsorlardan ve televizyon yayınından elde eden Juventus’un
Serie B’ye düşmesi ile bu gelirlerinde yüzde 40’a varan oranda kayba
uğrayan Siyah beyazlı kulüp 2005-06 sezonunda naklen yayın gelirlerinden
130 milyon dolar gelir elde etmişti. Diğer yayın ve medya gelirlerini de
eklediğimizde yayın ve medya gelirleri toplamı 166,6 milyon dolara
uğrayan Juventus’un bu sezon sonunda %40 civarında bir azalma
bekleniyor. Yani buna göre Juve’nin bu gelirleri 100 Milyon dolar
civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Oysa Siyah beyazlı kulüp 2006–2007
sezonu için Juventus’un 135 milyon dolar düzeyinde yayın geliri elde
etmesi planlanıyordu. Ancak kulübün Serie B’ye düşürülmesi ile yayıncı
kuruluş Telepiu 2010–2011 sezonu sonuna kadar geçerli olan sözleşmeyi
gözden geçirme opsiyonuna sahip oldu. Juve’nin bu sezon sonunda Serie-A’ya
çıkması durumunda Telepiu bu sözleşmeyi devam ettireceğini açıkladı.
Seyirci ortalaması giderek düşen Juventus’un maç günü gelirlerinde de
bir önceki sezona göre yüzde 57.1 civarında bir düşüş görülüyor.
Juventus’un ayrıca Tamoil (geçtiğimiz sezon 22 milyon avro) ve Nike ile
toplam 289 milyon avroluk sponsorluk anlaşmaları bulunuyor. Bu
anlaşmalarda henüz bir değişiklik olduğuna ilişkin kulüpten bir açıklama
yapılmazken; sponsorluk ve reklam gelirlerinde yüzde 60.7’ye varn oranda
bir düşüş yaşandığı gözlemlenmektedir. İmaj kaybının gelirlerde bir
azalmaya yol açması zaten beklenmekteydi..
Yaşanılan bu gelişmeler Milano borsasında işlem gören Juventus Football
Club’ın mayıs ayında 2.5 avrodan işlem gören hisseleri bugün 1,79
Eurodan işlem görüyor. Piyasa değeri ise 288,5 milyon dolar civarında
gerçekleşmiş durumda. Mahkeme kararının açıklandığı 14 Temmuz Cuma günü
Milano borsasında 188.7 milyon dolara kadar gerileyen piyasa değeri
aşağıdaki grafikten de net olarak görülmektedir.
Haziran ayı itibariyle 188,7 mio dolara kadar gerileyen Juventus
hisseleri 29 Kasım itibariyle 1,79 Euro üzerinden işlem görüyor ve
bugünkü piyasa değeri 288,5 Milyon dolara ulaşmış durumda. Juventus’un
kısa ve orta vadede bu skandalın olumsuz etkisinden kurtulabilmesi için
125 milyon euro civarında bir kaynağa ihitiyacı bulunuyor.
Diğerleri Ne Durumda?
Şike skandalından diğer kulüplere oranla nispeten daha az hasarla çıkan
Milan’ın ligde kalması kararına çok fazla şaşırmamak gerekiyor. Silvio
Berluscoli’nin kulübün başkanlığına geri gelmesi; Brezilyalı futbolcu
Kaka’nın sözleşmesinin 2011 yılına kadar uzatılması ve Şampiyonlar Ligi
ön elemesinde başarılı olarak gruplara kalabilme başarısı gösteren Milan
için işlerin çokta kötü gitmediğini söyleyebiliriz. Kulüp ayrıca
Juventus’un oyuncularını transfer etme ihtimaline de sahip. Lige sadece
-9 puanla başlayan ve oyuncularının büyük bir çoğunluğunu da kadrosunda
tutabilen, sadece iyi bir paraya Shevcenko’yu Chelsea’ya satan Milan
bugün 13 maçta aldığı 5 galibiyet 4 mağlubiyet ve 4 beraberlikle 11
puanda 15. sırada yer alıyor. Parasal gelirlerinde önemli bir azalma
görülmüyor.
Dört yıl önce yaşadığı mali krizin etkilerinden hâlâ kurtulamayan Lazio,
Serie B’ye düşmekle mali açıdan en büyük sıkıntıyı yaşayacak kulüp gibi
görünürken; temyiz sonucunda Fiorentina ile birlikte Serie-A’da
kalmalarına kar verilmesi başkent ekibini bir ölçüde de olsa rahatlatmış
görünüyor. Ancak yine de her durumda Lig’e eksi puanla başlamış
olmaları, onların İtalyan Kupası’nı kazanmanın dışında, UEFA
organizasyonlarına katılamalarını çok zorlayacak gibi gösteriyor.
Lazio’nun elde ettiği gelirlerinin yüzde 53’ünü yayın gelirleri
oluşturuyor. Lazio 2004–2005 sezonunda 58,8 milyon dolar yayın geliri
elde etti. 2006–2007 sezonunda Serie B’de mücadele edecek kulübün yayın
gelirleri 1/3 oranında düşmüş durumda.
4 sezon önce yönetsel yanlışlıklar nedeniyle iflas ederek, İtalya
dördüncü ligi olan C-2’e düşen ve daha sonra mülkiyeti el değiştiren
Floransa ekibi Fiorentina, iki sezon önce Serie A’ya tekrar yükselmeyi
başarmıştı. Üst üste mükemmel bir performans sergileyen Fiorentina,
Juventus ve Lazio gibi önemli oyuncularını kaybetti. Ayrıca Şampiyonlar
Ligi mücadelesinden de mahrum kaldığı için yaklaşık 25 milyon dolar
civarında bir maddi kayba uğramış oldu.
İtalyan futbolunda rekabet azalacak mı?
Bu tür skandallar dev endüstriyel ekonomilerde, pasta büyük olduğu için
daha çarpıcı sonuçlara yol açıyor. En önemlisi endüstriyel futbolun
kendisini yeniden üretim aracı olan reyting düşüyor ve o ligler
güvenilirliğini zaman içinde yitirmeye başlıyor. Güvenilirlik düzeyinin
düşmesi peşinden kalite ve rekabet sorununu da beraberinde getiriyor.
Düşük rekabet reytingin yükselmesinin önünü kesiyor. Reyting yüksek
olmadığında da sponsorların o lige olan ilgisi en alt düzeyde oluyor.
Güvenilirlik düzeyinin yüksekliği, o ülke liginde gelirlerin artması
için bir baz oluşturuyor. Endüstriyel futbolun en önemli gelir
kaynaklarından olan sponsorluk gelirleri özellikle reytingi yüksek,
marka olmuş liglere daha çok yöneliyor. Naklen yayın gelirleri pastası
buna bağlı olarak daha çok büyüyebiliyor. Bu nedenle endüstriyel
futbolda gelirlerin artması ve pastanın büyümesi tamamen heyecanın en
üst düzeyde tutulmasına, yani reytinge bağlı. Bu nedenle endüstriyel
futbolda reyting yaşamsal bir öneme sahip. Bunun içindir ki, endüstriyel
futbol hiç bir zaman teşvik, şike, doping gibi kendi mezar kazıcılarının
sistemde gelişip, filizlenmesine izin vermiyor. Bunun en tipik
örneğini bu skandalla İtalya’da yaşamış olduk.
İtalya’da patlak veren skandalın İtalyan futboluna genel etkilerine
baktığımızda;
I. Kulüp bazında olumsuz etkiler
1.
Kulüplerin gelirlerinde önemli ölçüde parasal kayıpların yaşandığı;
2.
Zedelenen itibar ve olumsuz etkilenen marka değerinin, sponsorları ve
medya haklarını olumsuz etkilediği;
3.
Önemli oranda yıldız oyuncularını satmak durumunda kaldıkları;
4.
Kulüplerin rekabet güçlerinin önemli ölçüde zayıfladığı;
5.
Borsada işlem gören kulüplerin borsa değerlerinde önemli düşüşler
yaşandığı;
6.
Ayrılan futbolcular yüzünden takımların piyasa değerlerinde ciddi
düşüşlerin meydana geldiği;
II. Ülke
Futbolu Bazında Olumsuz Etkiler,
1.
Lokal ligde rekabet kalitesinin düştüğü,
2.
Futbol pastasının küçüldüğü,
3.
Ülke dışına giden oyuncular nedeniyle Serie-A’nın reytinginde bir düşüş
yaşandığı,
Görülüyor.
Endüstriyel Futbol’da Şikeye Yer Yok!
İtalyan Spor Mahkemesi emsal olmaması ve bu tür olayların önüne
geçebilmek bakımından Serie-A ve B’de en ağır cezaları verdi. Bu cezalar
verilirken, kimsenin endüstriyel gücüne bakılmadı ve “eyyam”
yapılmadı, Reytingi dikkate alınmadı. Çünkü endüstriyel
futbolun gerekleri buna izin veremezdi, vermedi de...Endüstriyel futbol
ya da futbolun endüstrisi, “futbol dışı haksız kazançların” legalleştirilerek,
kanıksanması şeklinde algılanamaz. Endüstriyel futbol pastanın daha
fazla büyütülebilmesi ve daha fazla parasal gelir yaratılabilmesi
açısından heyecanı ve rekabeti hep en üst düzeyde tutmaya çalışır. Diğer
yandan da popüler kulüpleri de bir şekilde bu yarışmaların içinde
tutarak, reytingi yüksek tutmanın yolunu arar. Futbol kulüplerinin
kendilerine haksız sportif ve mali kazanç sağlamalarının yolunu ve önünü
kesmeye çalışır. Çünkü endüstriyel pastanın kendisini büyütebilmesinin
yolu yüksek reytingden geçmektedir. Bunun mantığı çok sade ve
basit…Zira, endüstriyel futbolun kendisini yeniden üretebilmesinde en
önemli araç olarak karşımıza “reyting” ne kadar yüksekse,
endüstriyel dönüşüm de o denli yüksek oluyor. Futbolun
endüstrileşmesinin temelinde yatan dinamik te budur aslında…
Reytingin yüksekliği “yarışmacı ruhun” zirve yapmasını
gerektirir. Şikenin, haksız rekabetin, dengesiz güçlerin yarışmaya, daha
doğrusu yarışmamaya çalıştığı bir ligde reyting zamanla düşer. Futbol
müşterisinin ilgisi, heyecanı kaybolur. Tribünler boşalmaya, yayıncı
kuruluş decoder satamamaya başlar. Çünkü her sezon başında kimin
şampiyon olacağı resmi olarak deklare edilmese de oluşan gizli
konsensusla zaten belirlenmiştir.
Yıllarca her türlü rüşvet, irtikap, şike ve doping gibi yarışmacı
zihniyetin ve futbolun ruhuna aykırı olguları bünyelerinde barındıran
“Doğu Bloku” ülkelerinin futbol liglerinin reytingi ne olmuştur ki? Hadi
“Doğu Bloku “ yıkıldı. Daha yakın tarihten konuşalım. Şike
söylentilerinin hiç bir zaman kesilmediği Bulgaristan, Romanya gibi ülke
liglerinin reytinglerinin düşük olmasının nedeni sizce nedir?
Neden mi?
Kısacası, şike, endüstriyel futbolun ve futbolun endüstrisinin ruhuna
aykırıdır. Daha baştan heyecanı ve rekabeti öldürür, reytingi düşürür,
hatta yok eder… Bu ögeler anti- endüstriyel futbol ögeleridir.
FIFA ve UEFA bugün dünya ve Avrupa futbolunun patronları olarak bu
konularda ciddi yaptırımlar getirmişlerdir. Hoş… Burada FIFA başkanı
Blatter’in “rüşvet”le yargılanması tam bir ironi oluşturuyor ve tüm bu
yazdıklarımızı neredeyse alıp götürecek, somut bir durum gibi karşımızda
duruyor…
Ama benim asıl vurgulamak istediğim olgu şudur:
Bu işin endüstrisinden en fazla nemayı alan Ligler, bu tür gelişmeye
kesinlikle izin vermemektedir. Bugün İtalyan futbol endüstrisi yıllık
1,5 milyar dolar bir gelir yaratmaktadır ve 2,3 milyar dolar gelir
yaratan Premier lig’in hemen arkasından ikinci sırada yer almaktadır.
Avrupa ve dünya futbolunu domine eden beş büyük lig, aynı zamanda
endüstriyel futbolun da gözbebeğidir. Bu liglerin yıllık yarattığı
futbol pastası yaklaşık 6 milyar dolara yaklaşmaktadır ki, bu ligler
"bu pastayı daha nasıl büyütebiliriz?" in peşindedir.
Bu tür futbol dışı illegal olaylar ve olguların, bu pastayı büyütmenin
önündeki en büyük engel olduğunu bu ülkeler çok iyi bilmektedir. Ve bu
nedenle 1992’de Fransa şampiyonu Marsilya, 1982’de İtalyan Milan küme
düşürülmüştür.
Futbol endüstrileştikçe şeffaflaşıyor. Oysa bu tür anti-endüstriyel
olguların ise tek istemedikleri gelişim şeffaflıktır. Bu nedenle
endüstrileştikçe futbol kendi kurum ve kurallarını daha üst düzeyde
çıkartabilmekte; futbol zevki, futbolun emrine verilen paralarla giderek
artmaktadır.
Daha güzel statlarda, daha güzel malzemelerle ve olağanüstü görsellikte
show devam etmektedir. Bu show devam ettiği sürece bu ülkeler, yasadışı
yollardan sportif ve mali başarı kazanan takımlara asla hoşgörü
göstermeyecekler; kişiye, kuruma bağlı bir ”eyyam” içine
girmeyeceklerdir.
|