Tuğrul AKŞAR
24
Şubat 2006
Premier
Lig'de rekabet ölüyormu?
Deloitte'un 2005 tarihli raporuna göre
günümüzde Avrupa futbolunun yıllık yarattığı gelir 10.4 milyar
Euro'ya ulaşıyor. Yaratılan bu gelirin yüzde 53'ü beş büyük
lig tarafından paylaşılıyor.
Bu ligler hepimizin yakından tanıdığı gibi İngiliz Premier
Lig, İtalyan Serie-A, İspanyol La Liga,
Alman Bundesliga ve Fransız 1.Ligi…Bu liglerin içinde gelirin
paylaşımında aslan payını alan lig olarak ta karşımıza yıllık
2 milyar 30 Milyon Euroluk geliri ile Premier Lig çıkıyor.
Premiership yarattığı katmadeğer ile bir yandan Avrupa futbolunu
iktisadi ve mali olarak domine ederken;
diğer yandan da ulaştığı sportif başarılarla en fazla reyting
toplayan lig olma özelliğini devam ettiriyor.
Endüstriyel futbolun ideal ligi, 1992
yılında yönetsel ve
örgütsel anlamda yeniden yapılanarak,
Premiership'e dönüştüğünde hiç kimse bu ligin, en yakın rakipleriyle
arasındaki uçurumu bu kadar açacağını düşünmemişti. Gerçekten
de Premiership'in bugün geldiği noktaya baktığımızda,
Premier Lig, en yakın rakibi konumundaki Liglerle arayı uzak
ara açmış durumda…
Avrupa futbolunun bugünkü parasal büyüklüğüne
ulaşmasında Premier Lig'in önemli bir rolü bulunuyor.
Futbolun endüstriyelleşmesi ve futbol pastasının büyütülmesinde
Premier Lig önemli bir kilometre taşı durumunda…Endüstriyel
futbolun evrimsel gelişimi içerisinde Premiership öncesi ve
sonrasını iyi analiz etmek gerekiyor.
Bu anlamda Premiership öncesi ve sonrası
futbolun parasal gelişimi ile sportif etkinliğini rekabetçi denge açısından analiz etmek,
endüstriyel futbolun gelişimini algılamak bakımından sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
İngiliz Futbol Ligi, Premiership öncesi
yıllık 170 milyon Sterlin, yani yaklaşık 260 milyon Euro'luk bir gelir yaratırken; 1992'den 2004 yılına
kadarki geçen sürede bu gelir yüzde yediyüz artarak 1 milyar 326 milyon
Sterlin'e (2.30 Milyon Euro) ulaşmış bulunuyor.
Bu dönemde toplam oyuncu ücretlerinin
de 75 milyon Sterlin'den 811 milyon Sterlin'e yükselerek,
tam yüzde dokuzyüzseksenbir oranında bir artış kaydettiğini
görüyoruz.
Yine aynı süreçte Premier Lig'in yarattığı
ortalama Operasyonel karlılığın gelişimine baktığımızda; Premiership
kulüplerinin operasyonel karlarını yıllık ortalama üzerinden
yüzde üçyüzelliüç oranında arttırabildiğini gözlemliyoruz.
Bu bağlamda 1992'de PL ekipleri yıllık ortalama 33 milyon
Sterlin operasyonel kar yaratabilirken; 2003/04 sezonunda
bu rakam 149 milyon Sterlin'e ulaşmış bulunuyor.
1992 yılında Premier Lig'de toplam
170 milyon Sterlin gelirin %43'ü Ticari; %48'i maç günü gelirlerinden
ve %9'u da yayın gelirlerinden oluşurken; 2003/04 sezonunda
toplam 1.326 milyon Sterlin (yaklaşık 2.030 milyon Euro) gelirin
bileşimine bakıldığında, ticari gelirlerin toplam içindeki
payının %25'e; maç günü gelirleri payının da %30'a düştüğü;
buna karşılık naklen yayın gelirlerinin %45'e yükseldiği görülmektedir.
Premier Lig'e dönüşüm sürecinin başında
oyuncu ücretleri/ toplam
gelir rasyosu da önemli bir artış göstermiştir. Başlangıçta
bu rasyo %44 iken;
2003/04 sezonunda bu oran %61'e yükselmiş durumda…
Yıl
|
ciro
|
ucretler
|
Ucret/Gelir
|
91/92
|
170
|
75
|
0,44
|
92/93
|
202
|
96
|
0,48
|
93/94
|
241
|
117
|
0,49
|
94/95
|
323
|
145
|
0,45
|
95/96
|
346
|
163
|
0,47
|
96/97
|
464
|
218
|
0,47
|
97/98
|
582
|
305
|
0,52
|
98/99
|
670
|
391
|
0,58
|
99/00
|
772
|
478
|
0,62
|
00/01
|
937
|
562
|
0,60
|
01/02
|
1132
|
706
|
0,62
|
02/03
|
1246
|
761
|
0,61
|
03/04
|
1326
|
811
|
0,61
|
Premier organizasyona geçilmesiyle
birlikte gelir kaynaklarını daha da arttıran Premiership 1992'de
daha fazla seyirciye ulaşabilmek amacıyla stat yatırımlarına
da büyük bir hız vermiştir.
1992 yılında daha Premiership'in başlangıç yıllarında stat
yatırımları için İngiliz futbol yönetimi yıllık 83 milyon Sterlin bütçe ayırabilirken;
stat yatırımına ayrılan ve harcanan yıllık bu tutar 2003/04
sezonunda 202 milyon Sterlin'e ulaşmış görünüyor.
Stat yatırımlarına ayrılan harcama
bütçesinin arttırılması, stat kapasitelerini de
önemli ölçüde büyütmüştür. Premiership öncesi 24.900 kişilik
ortalama bir stat kapasitesi mevcutken; bu kapasite Premiership ile 38.621
kişiye yükselmiş bulunuyor.
Buna paralel olarak ortalama seyirci sayısında da ciddi bir
artış gözlemleniyor.
Premiership başlangıcında 17.676 kişi olan ortalama seyirci
sayısı, geçen 12 yıllık süre içinde %107 artarak 36.690 kişiye ulaşmış durumda…
Buna göre 1992 'de statlarda toplam doluluk oranı %71 iken;
artan kapasiteyle bu oran 2003/04 sezonunda %95'e kadar yükselmiş
bulunuyor.
Bu süreçte toplam kapasite % 55 artarken; ortalama seyirci
sayısı da %107
oranında bir artış kaydetmiştir.
Premiership'te stat yatırımlarına ilişkin
son on yıllık gelişim aşağıdaki tablo ile okurun dikkatine
sunulmaktadır.
Kaynak: Mustafa TAHA, ''İngiliz taraftarlar
Statyumlardan Keyif Almıyorlar'',
1989'da yaşanılan "Hillsborough
Faciası" ile beraber İngiltere'deki stadyumlarda birazda
zorunluluktan dolayı yeni düzenlemelere gidildi. Bu yeni düzenlemelerle
1990 sonrasında özellikle orta ölçekli denilebilecek bazı İngiliz kulüpleri,
stadyumlarında yenileme çalışmaları yaparak değişiklikler gerçekleştirirken, bazıları da daha
geniş kapsamlı olarak hareket ettiler ve yeni stadyumlar inşa
ettiler.
Yeni stadyumların en önemli özellikleri 20 bin ve
üzerinde kapasiteye sahip ve tamamının koltuklu olmasıydı.
Konforlu sayılabilecek bu yeni stadyumlar her şeye rağmen
İngiliz taraftarları pek mutlu edebilmiş gibi gözükmüyor. (TAHA, a.g.m. ayrıca
bu konuda bkz.
Craıg McGILL, Futbolun Karhanesi, İthaki yayınları, Şubat
2006, İstanbul, Sh.32-33)
Rekabet temelinde Premier Lig'in organizasyonel ve yönetsel
yapısındaki değişikliklerin mali, iktisadi ve tesis(altyapı)
anlamında pratikteki sonuçlarını yukarıda tartıştık.
Şimdi de Premier Lig'in bu yapısal değişiminin, sportif anlamda
İngiliz futbolunu nasıl etkilediğini analiz edelim.
İngiliz kulüplerinin bu dönem içinde (1992/2005) Avrupa'da
oynadığı dört finalden üçünü kazandığını görüyoruz. 1992/2005
arasında;
" Liverpool 2000/01 sezonunda UEFA; 2004/05 sezonunda
Şampiyonlar Ligi Kupası'nı " Man.Utd. da 1998/99 sezonunda
Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanırken;
" Arsenal 1999/2000 sezonunda UEFA Kupası'nda Galatasaray
ile final oynamıştır.
1992'den itibaren Premier Lig'de şampiyon
olan kulüpleri aşağıdaki tabloda görmekteyiz.
Bu tablo rekabetin nasıl bozulduğunu ortaya koyması bakımından
büyük bir önem arzediyor.
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere geçen 12 yıllık süre
içinde Man.Utd.'ın açık ara üstünlüğü bulunuyor.
Bu bağlamda Premier Lig'in kuruluşundan bu yana Man.Utd. tam
sekiz kez şampiyon olurken;
Arsenal'in üç kez, Blackburn Rovers'ın ve Chelsea'nin birer
kez Premier Lig'de mutlu sona ulaşabildiğini görüyoruz.
Sezon
|
Kulupler
|
1992/93
|
Manchester United
|
1993/94
|
Manchester United
|
1194/95
|
Blackburn Rovers
|
1995/96
|
Manchester United
|
1996/97
|
Manchester United
|
1997/98
|
Arsenal
|
1998/99
|
Manchester United
|
1999/2000
|
Manchester United
|
2000/01
|
Manchester United
|
2001/02
|
Arsenal
|
2002/03
|
Manchester United
|
2003/04
|
Arsenal
|
2004/05
|
Chelsea
|
Premier Lig öncesi İngiliz Liglerinde
şampiyon olan kulüplere ilişkin düzenlediğimiz
tablo ise aşağıda yer almaktadır. (Akşar, Endüstriyel Futbol,
sh. 68)
Kulupler
|
Sampiyonluk Sayısı
|
Avrupa'da Kazandıgı
Kupa Sayısı
|
Liverpool
|
18
|
7
|
Manchester Utd.
|
7
|
4
|
Arsenal
|
10
|
3
|
Everton
|
9
|
1
|
Aston Villa
|
7
|
1
|
Sunderland
|
6
|
|
Newcastle Utd.
|
4
|
1
|
Sheffield Wednesday
|
4
|
|
Huddersfield Town
|
3
|
|
Wolverhompton Wanderers
|
3
|
|
Leeds Utd.
|
3
|
|
Blacburn Rovers
|
2
|
|
Preston North End
|
2
|
|
Portsmouth
|
2
|
|
Burnly
|
2
|
|
Tottenham
|
2
|
4
|
Manchester City
|
2
|
|
Derby County
|
2
|
|
Sheffield Utd.
|
1
|
|
Wet Bromwich Albion
|
1
|
|
Chelsea
|
1
|
4
|
Ipswich Town
|
1
|
|
Nottingham Forest
|
2
|
2
|
Yukarıdaki tabloları incelediğimizde;
Premier Lig öncesi İngiliz Liglerinde 23 farklı
kulübün şampiyonluğa ulaşmasına karşın; Premier Lig sonrası
şampiyon olan takım sayısının hızla düştüğünü görüyoruz.
Şampiyon olan kulüp sayısının 23'ten dörde düşmesi, Premiership'te
rekabetçi dengenin giderek bozulduğunu ortaya koyuyor.
Rekabetçi denge açısından Premier Lig'e
bakıldığında Ligi domine eden kulüpler olarak karşımıza; Manchester
Utd., Chelsea, Arsenal ve Liverpool çıkıyor.
Bu dört kulübün 2003/04 sezonu itibariyle yarattıkları toplam
gelir 910 Milyon dolara ulaşıyor.
Premier Lig'in yarattığı toplam 2.030 milyon Euro'luk gelir
(2,436 milyon dolar) dikkate alındığında,
dört kulübün yarattığı gelir Premier Lig'in %37.3'üne karşılık
geliyor.
Ya da bir başka şekilde ifade edersek; bu dört kulüp, Premier
Lig gelirlerinin yüzde 37.3'ünü kendi aralarında paylaşıyor.
20 kulübün yer aldığı Premier Lig'de kulüp başına düşen ortalama
gelirin
121,8 milyon dolar olduğu dikkate alındığında, dört kulübün
yarattığı katmadeğerin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.
" Premier Lig'de bugüne kadar
dört kulübün şampiyon olduğunu,
" Her ne kadar Liverpool'un Premiership şampiyonluğu
bulunmasa da, PL'i domine eden ekiplerden birisi olarak son zamanlarda Avrupa
Futbolu'nda çok önemli sportif başarılara ulaştığını,
" Beş kulübün ortalama seyirci sayısının 45.177 ulaşmasıyla,
bu ortalamanın PL ortalamasından 8.217 seyirci daha fazla bir ortalamaya
sahip olduğunu, " Beş kulübün 156.9 milyon dolara ulaşan ortalama cirosunun,
PL ortalamasından %30 daha fazla gerçekleştiğini,
" Beş kulübün ortalama naklen yayın gelirleri 50 milyon
dolara ulaşırken; PL'de bu tutarın 38 milyon dolar civarında
olduğunu, " Beş kulübün oyuncularına ödedikleri yıllık ortalama
ücretleri 128,2 milyon dolar gibi devasa bir tutara ulaşırken; PL ekiplerinin oyuncularına ödedikleri
bu tutarın 65 milyon dolar düzeyinde kaldığını; bu rakamların
toplam ciro içindeki payı beş büyük kulüpte %70'e ulaşırken,
PL'de ücret/Ciro ortalama rasyosunun% 62 civarında gerçekleştiğini,
" Beş büyük kulübün ortalama borçları 117.6 milyon dolar
mertebesindeyken;
PL' ekiplerinin ortalama borçlarının 33 milyon dolar düzeyinde
olduğunu;
bu bağlamda beş Premiership ekibi faaliyetlerinin finansmanında
%60 yabancı kaynak kullanırken;
PL'in diğer kulüplerinde bu oranın %49 düzeyinde olduğunu,
" Beş Kulüpte vergi öncesi ortalama 133 miyon zarar oluşurken
(bu zarar kaleminin bu kadar büyük olması Chelsea'den kaynaklanmaktadır);
PL'de bu zarar kaleminin 4.2 milyon dolar civarında gerçekleştiğini,
Görmekteyiz.
Kısacası beş Premiership ekibi İngiliz
futbol pastasının %40.3'ünü kendi aralarında paylaşırken;
Lig'in yaratmış olduğu fonların %60'ı da yine bu kulüpler
tarafından, kendi faaliyetlerinde
kullanılmak üzere PL'den çekilmiş bulunuyor.
Beş kulüp bu şekilde sahip olduğu geniş
finansman kaynakları nedeniyle
oyunculara ödenen ücret tavanını da yükselterek, diğer kulüplerin
rekabet
olanaklarını giderek zayıflatıyor.
Yukarıdaki tablo bize Premier Lig'de
rekabetin giderek düştüğünü,
buna bağlı olarak dört kulübün diğer Premiership ekipleriyle
sportif ve mali
olarak arayı açtıklarını gösteriyor. Premier Lig yapılanmasıyla
İngiliz ligleri yönetsel,
örgütsel, mali ve iktisadi olarak kendilerini yeniden reorganize
ederken;
futbol pastası da bu evrimsel süreçte olağanüstü büyümüş durumda...
Ancak büyüyen futbol pastası gelir dağılımındaki dengesizliği
giderme yerine,
daha da arttırıyor. Ligi domine eden bu dört büyük kulübün
reytingleri de
giderek yükselmiş vaziyette…Doğal olarak yükselen reyting
bu kulüplerin
parasal gelirlerini de ciddi ölçüde arttırıyor.
Bugün Premier Lig'de her ne kadar rekabetçi denge, dengede
rekabetten
uzak kurulmuşsa da reytingde bir düşüş gözlemlenmemektedir.
Oysa tersi durumun oluşması ve futbol kalitesinin hızla düşmesi
beklenirdi.
Ancak PL, reytingi hala en yüksek lig konumundadır.
Burada üzerinde durulması gereken konu: rekabetçi denge dört
büyük kulüp
lehine bozulmuş olmasına, yani haksız rekabet koşulları oluşmasına
karşın;
futbolun kalitesinde bir düşüşün gözlenmemesidir. Bu gelişmeyi
sağlıklı ve dengeli
olarak nitelendirmek pek mümkün görülmüyor. Ancak İngiliz
futbolunun geçmişten
gelen köklü futbol kültürü ve endüstriyelleşme sürecini iyi
yönetmeleri,
Premier Lig'in sportif ve mali yapısının bozulmasının önüne
geçiyor.
Oysa rekabetçi dengenin bozulduğu, haksız rekabetin egemen
olduğu liglerde,
futbolun kalitesi düşmekte; futbol dışı ögeler gelişip serpilmektedir.
Ancak İngiliz Ligi'nin sahip olduğu bazı momentumlar bugün
böylesi bir
bozulmaya izin vermese de, yine de ortada patolojik bir durumun
varlığını
görmemezlikten gelemeyiz.
Premier Lig'de Rekabetin Gelişimi
Premier Lig'in 1992-93 sezonundan itibaren
Lig sıralamalarını baz alarak yaptığımız
aşağıdaki tablo,
bize Premier Lig'deki rekabetin yapısı ve değişimi hakkında
önemli ip uçları veriyor.
Tabloya göre;
" Premier Lig'de ilk beşte yer
alan kulüplerin sezon sonu topladıkları puanların
ortalamaları 73.47 puan iken; ligin sonunda yer alan son beş
kulübün aldığı
puanların ortalamaları ise 36.98 puan olarak gerçekleşmiştir.
" Premiership şampiyonları ortalama 85,83 puan ortalamasıyla
ligi tamamlamışlardır.
Ortalama 20 kulübün mücadele ettiği Premiership'te şampiyon
olan kulüp bir
sezon boyunca oynadığı 38 maçta, maç başına 2.25 puan ortalama
yakalayabilmiştir.
" Lig sonuncusu ise ortalama 29.25 puanla ligi bitirirken;
maç başına 0.77 puan ortalamasıyla
oynamışlardır.
" İlk beşteki kulüplerin ortalama puanlarıyla,
son beşteki kulüplerin ortalama puanları arasında 36.48 puan
farkı bulunmaktadır.
" Lig birincisi ile ikincisi arasında ortalama puan farkı
7.33 puandır.
" Lig sonuncusunun ortalama puanı, son beş takımın puan
ortalamasından 7.73 puan daha azdır.
İngiliz futbolunda Süper Lig geçmişine
bakıldığında son beşteki kulüpler arasındaki mücadeledeki
rekabet gücü, ilk beşteki kulüpler arasındaki rekabet gücünden
daha yüksek görünmektedir.
İlk beşteki kulüplerin ortalama puanları ile lig şampiyonları
arasındaki puan ortalaması,
son beştekinden daha yüksek görünmektedir. Puan farkı arttıkça
rekabetçi denge
güçlünün lehine bozulmaktadır. Son beşte yer alan kulüplerin
kazandıkları puanların,
ortalamadan sapmalarının daha küçük olması, Lig'in altındaki
mücadeleyi daha rekabetçi kılmaktadır.
Rekabetçi denge bakımından olaya yaklaştığımızda;
PL'de ilk beşte bugüne kadar toplam 14 adet kulüp yer alırken;
son beşte ise 29 kulübün yer aldığı görülmektedir.
Premier Lig'de mücadele eden kulüplerin
ortalama puan eğrilerinin gelişimi görülmektedir.
İlk beşteki kulüpler ile son beşteki kulüplerin ortalama puanları
arasındaki farkın açıkça görüldüğü bu grafikte, lig sonuncusunun
ortalama puanları stabil bir gelişim sergilemektedir.
Lig sonuncusunun yıllar itibariyle puanları 40 puanla- 19
puan arasında bir değişim gösterirken;
lig şampiyonunun puan değişim aralığı ise 78 ile 95 puan arasıdır.
PL'de şampiyon olan kulüplere bakıldığında
ise bugüne kadar geçen 13 yıllık süre içinde
Man.Utd. (8), Arsenal (3), Chelsea (1) ve Blackburn Rovers
(1) şampiyon olabilmişlerdir.
Bu anlamda Şampiyon olan kulüp sayısı devinim hızının düşük
olduğu görülmektedir.
Tablo Mustafa TAHA'nın çabalarıyla
www.fa.org' daki bilgilerden oluşturulmuştur.
Premier Lig'deki rekabetçi dengeyi
ölçebilmenin yollarından birisi de; her sezon başına,
kulüplerin kazandıkları puanların standart sapmalarının tahmin
edilmesidir.
Standart sapmanın büyümesi yukarıda da ifade ettiğimiz gibi
rekabeti olumsuz etkilemektedir.
PL'de mücadele eden 20 kulübün ilk beş yıldaki kazandıkları
puanların standart sapmaları
13.6 iken; son beş sezonda bu sapma 15.3 puana yükselmiştir.
Bu nedenle PL'de
rekabet giderek bozulmuş ve haksız rekabete dönüşmüştür.
Rekabeti ölçümleleyebilmenin bir diğer aracı da PL'deki ilk
beşte ve son beşte
yer alan farklı kulüp sayılarının değişim hızı ve sayısıdır.
Bu bağlamda 1992/2005
arası PL'de aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 14
kulüp ilk beşte yer
almıştır. Ancak Premier Ligin ilk altı yılında ilk beşte yer
alan farklı kulüp sayısı 12 iken;
son altı yılda bu sayı sekize; son üç yılda da altıya düşmüştür.
Bu durum rekabetçi dengenin giderek bozulduğunun bir göstergesi
olarak yorumlanabilir.
|
İlk Beşte yer Alan Kulupler (1992/2005)
|
|
1
|
Man.Utd
|
12 Kez
|
2
|
Arsenal
|
10 Kez
|
3
|
Liverpool
|
9 Kez
|
4
|
Leeds Utd.
|
7 Kez
|
5
|
Chelsea
|
6 Kez
|
6
|
Newcastle Utd.
|
5 Kez
|
7
|
Aston Villa
|
2 Kez
|
8
|
Blackburn R.
|
2 Kez
|
9
|
Everton
|
1 Kez
|
10
|
Ipswich Town
|
1 Kez
|
11
|
Norw.City
|
1 Kez
|
12
|
Nottingham forest
|
1 Kez
|
13
|
QPR
|
1 Kez
|
14
|
West Ham Utd.
|
1 Kez
|
PL'de 1992/2005 arası son beşte toplam
29 farklı kulüp yer almıştır. Bu kulüpler aşağıdaki tabloda
görülmektedir.
1
|
Derby County
|
2
|
Bradford City
|
3
|
Wimbledon
|
4
|
Sheffield Wed.
|
5
|
Watford
|
6
|
Everton
|
7
|
Coventry City
|
8
|
Bolton Wan.
|
9
|
Sunderland
|
10
|
Ipswich Town
|
11
|
Leicester City
|
12
|
Aston Villa
|
13
|
West Ham Utd.
|
14
|
WBA
|
15
|
Man.City
|
16
|
Leeds Utd.
|
17
|
Wolverhampton
|
18
|
Portsmouth
|
19
|
Crystal Palace
|
20
|
Norwich City
|
21
|
Southampton
|
22
|
Charlton Ath.
|
23
|
Blackburn Rov.
|
24
|
Nottingham For.
|
25
|
Barnsley
|
26
|
QPR
|
27
|
Oldham Ath.
|
28
|
Middlesbrough
|
29
|
Swindon Town
|
Yukarıdaki her iki tablodan çıkan kısa
ve öz sonuç şudur. PL'in tepesinde rekabet azalır
ve parasal gelir yönünden daha büyük bütçeli kulüplerin lehine
bozulurken; ligin dibinde ise
amansız bir mücadelenin yaşandığı görülmektedir. Yani, PL'de
zirvede rekabet düşerken;
ligin dibinde rekabet artarak devam etmiştir.
»
Tuğrul Akşar
Ana Sayfa

Yazarlar |
Özel Dosyalar |
Futbol
Videoları
Uydu
Maç Yayınları |
Canlı Radyo Yayını
ve Konuşamadıklarımız
|
Dünya Kupası Özel
|
Çok Özel Röportajlar |
Tekinoktay
Özel

|