|  
 
Tuğrul AKŞAR 
24
Şubat 2006 
Premier 
Lig'de rekabet ölüyormu?
 
 Deloitte'un 2005 tarihli raporuna göre 
                    günümüzde Avrupa futbolunun yıllık yarattığı gelir 10.4 milyar 
                    Euro'ya ulaşıyor. Yaratılan bu gelirin yüzde 53'ü beş büyük 
                    lig tarafından paylaşılıyor. 
					Bu ligler hepimizin yakından tanıdığı gibi İngiliz Premier 
                    Lig, İtalyan Serie-A, İspanyol La Liga,
					Alman Bundesliga ve Fransız 1.Ligi…Bu liglerin içinde gelirin 
                    paylaşımında aslan payını alan lig olarak ta karşımıza yıllık 
                    2 milyar 30 Milyon Euroluk geliri ile Premier Lig çıkıyor. 
                    Premiership yarattığı katmadeğer ile bir yandan Avrupa futbolunu 
                    iktisadi ve mali olarak domine ederken;
 diğer yandan da ulaştığı sportif başarılarla en fazla reyting 
                    toplayan lig olma özelliğini devam ettiriyor.
   Endüstriyel futbolun ideal ligi, 1992 
                    yılında yönetsel ve örgütsel anlamda yeniden yapılanarak,
 Premiership'e dönüştüğünde hiç kimse bu ligin, en yakın rakipleriyle
					arasındaki uçurumu bu kadar açacağını düşünmemişti. Gerçekten 
                    de Premiership'in bugün geldiği noktaya baktığımızda,
 Premier Lig, en yakın rakibi konumundaki Liglerle arayı uzak 
                    ara açmış durumda…
   Avrupa futbolunun bugünkü parasal büyüklüğüne 
                    ulaşmasında Premier Lig'in önemli bir rolü bulunuyor. 
					Futbolun endüstriyelleşmesi ve futbol pastasının büyütülmesinde 
                    Premier Lig önemli bir kilometre taşı durumunda…Endüstriyel 
                    futbolun evrimsel gelişimi içerisinde Premiership öncesi ve 
                    sonrasını iyi analiz etmek gerekiyor.
   Bu anlamda Premiership öncesi ve sonrası 
                    futbolun parasal gelişimi ile sportif etkinliğini rekabetçi denge açısından analiz etmek, 
                    endüstriyel futbolun gelişimini algılamak bakımından sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. 
                       İngiliz Futbol Ligi, Premiership öncesi 
                    yıllık 170 milyon Sterlin, yani yaklaşık  260 milyon Euro'luk bir gelir yaratırken; 1992'den 2004 yılına 
                    kadarki  geçen sürede bu gelir yüzde yediyüz artarak 1 milyar 326 milyon 
                    Sterlin'e  (2.30 Milyon Euro) ulaşmış bulunuyor. 
  
 Bu dönemde toplam oyuncu ücretlerinin 
                    de 75 milyon Sterlin'den 811 milyon Sterlin'e yükselerek, 
                    tam yüzde dokuzyüzseksenbir oranında bir artış kaydettiğini 
                    görüyoruz.    Yine aynı süreçte Premier Lig'in yarattığı 
                    ortalama Operasyonel karlılığın gelişimine baktığımızda; Premiership 
                    kulüplerinin operasyonel karlarını yıllık ortalama üzerinden 
                    yüzde üçyüzelliüç oranında arttırabildiğini gözlemliyoruz. 
                    Bu bağlamda 1992'de PL ekipleri yıllık ortalama 33 milyon 
                    Sterlin operasyonel kar yaratabilirken; 2003/04 sezonunda 
                    bu rakam 149 milyon Sterlin'e ulaşmış bulunuyor.   1992 yılında Premier Lig'de toplam 
                    170 milyon Sterlin gelirin %43'ü Ticari; %48'i maç günü gelirlerinden 
                    ve %9'u da yayın gelirlerinden oluşurken; 2003/04 sezonunda 
                    toplam 1.326 milyon Sterlin (yaklaşık 2.030 milyon Euro) gelirin 
                    bileşimine bakıldığında, ticari gelirlerin toplam içindeki 
                    payının %25'e; maç günü gelirleri payının da %30'a düştüğü; 
                    buna karşılık naklen yayın gelirlerinin %45'e yükseldiği görülmektedir. 
                       Premier Lig'e dönüşüm sürecinin başında 
                    oyuncu ücretleri/ toplam gelir rasyosu da önemli bir artış göstermiştir. Başlangıçta 
                    bu rasyo %44 iken;
 
					2003/04 sezonunda bu oran %61'e yükselmiş durumda…
   
                     
                      | Yıl | ciro | ucretler | Ucret/Gelir |   
                      | 91/92 | 170 | 75 | 0,44 |   
                      | 92/93 | 202 | 96 | 0,48 |   
                      | 93/94 | 241 | 117 | 0,49 |   
                      | 94/95 | 323 | 145 | 0,45 |   
                      | 95/96 | 346 | 163 | 0,47 |   
                      | 96/97 | 464 | 218 | 0,47 |   
                      | 97/98 | 582 | 305 | 0,52 |   
                      | 98/99 | 670 | 391 | 0,58 |   
                      | 99/00 | 772 | 478 | 0,62 |   
                      | 00/01 | 937 | 562 | 0,60 |   
                      | 01/02 | 1132 | 706 | 0,62 |   
                      | 02/03 | 1246 | 761 | 0,61 |   
                      | 03/04 | 1326 | 811 | 0,61 |  Premier organizasyona geçilmesiyle 
                    birlikte gelir kaynaklarını daha da arttıran Premiership 1992'de 
                    daha fazla seyirciye ulaşabilmek amacıyla stat yatırımlarına 
                    da büyük bir hız vermiştir.1992 yılında daha Premiership'in başlangıç yıllarında stat 
                    yatırımları için  İngiliz futbol yönetimi yıllık 83 milyon Sterlin bütçe ayırabilirken; 
                    stat yatırımına ayrılan ve harcanan yıllık bu tutar 2003/04 
                    sezonunda 202 milyon Sterlin'e ulaşmış görünüyor.
 Stat yatırımlarına ayrılan harcama 
                    bütçesinin arttırılması, stat kapasitelerini de
					önemli ölçüde büyütmüştür. Premiership öncesi 24.900 kişilik 
                    ortalama bir  stat kapasitesi mevcutken; bu kapasite Premiership ile 38.621 
                    kişiye yükselmiş bulunuyor.  
					 Buna paralel olarak ortalama seyirci sayısında da ciddi bir 
                    artış gözlemleniyor.
 
					 Premiership başlangıcında 17.676 kişi olan ortalama seyirci 
                    sayısı, geçen  12 yıllık süre içinde %107 artarak 36.690 kişiye ulaşmış durumda…
 
					Buna göre 1992 'de statlarda toplam doluluk oranı %71 iken; 
                    artan kapasiteyle bu oran 2003/04 sezonunda %95'e kadar yükselmiş 
                    bulunuyor.
 
					 Bu süreçte toplam kapasite % 55 artarken; ortalama seyirci 
                    sayısı da %107 
                    oranında bir artış kaydetmiştir.
 Premiership'te stat yatırımlarına ilişkin 
                    son on yıllık gelişim aşağıdaki tablo ile okurun dikkatine 
                    sunulmaktadır. Kaynak: Mustafa TAHA, ''İngiliz taraftarlar 
                    Statyumlardan Keyif Almıyorlar'',   1989'da yaşanılan "Hillsborough 
                    Faciası" ile beraber İngiltere'deki stadyumlarda birazda 
               
                    zorunluluktan dolayı yeni düzenlemelere gidildi. Bu yeni düzenlemelerle 
                    1990 sonrasında özellikle orta ölçekli denilebilecek bazı İngiliz kulüpleri, 
                    stadyumlarında yenileme çalışmaları yaparak değişiklikler gerçekleştirirken, bazıları da daha 
                    geniş kapsamlı olarak hareket ettiler ve yeni stadyumlar inşa 
                    ettiler.    
					Yeni stadyumların en önemli özellikleri 20 bin ve 
                    üzerinde kapasiteye sahip ve tamamının koltuklu olmasıydı. 
                    Konforlu sayılabilecek bu yeni stadyumlar her şeye rağmen 
                    İngiliz taraftarları  pek mutlu edebilmiş gibi gözükmüyor. (TAHA, a.g.m. ayrıca 
                    bu konuda bkz.
 Craıg McGILL, Futbolun Karhanesi, İthaki yayınları, Şubat 
                    2006, İstanbul, Sh.32-33)
 Rekabet temelinde Premier Lig'in organizasyonel ve yönetsel 
                    yapısındaki değişikliklerin mali, iktisadi ve tesis(altyapı) 
                    anlamında pratikteki sonuçlarını yukarıda tartıştık.
 Şimdi de Premier Lig'in bu yapısal değişiminin, sportif anlamda 
                    İngiliz futbolunu nasıl etkilediğini analiz edelim.
 
 İngiliz kulüplerinin bu dönem içinde (1992/2005) Avrupa'da 
                    oynadığı dört finalden üçünü kazandığını görüyoruz. 1992/2005 
                    arasında;
 " Liverpool 2000/01 sezonunda UEFA; 2004/05 sezonunda 
                    Şampiyonlar Ligi Kupası'nı " Man.Utd. da 1998/99 sezonunda 
                    Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanırken;
 " Arsenal 1999/2000 sezonunda UEFA Kupası'nda Galatasaray 
                    ile final oynamıştır.
 1992'den itibaren Premier Lig'de şampiyon 
                    olan kulüpleri aşağıdaki tabloda görmekteyiz. 
                     
					 Bu tablo rekabetin nasıl bozulduğunu ortaya koyması bakımından 
                    büyük bir önem arzediyor.
 
					Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere geçen 12 yıllık süre 
                    içinde Man.Utd.'ın açık ara üstünlüğü bulunuyor.
 
					Bu bağlamda Premier Lig'in kuruluşundan bu yana Man.Utd. tam 
                    sekiz kez şampiyon olurken;
 Arsenal'in üç kez, Blackburn Rovers'ın ve Chelsea'nin birer 
                    kez Premier Lig'de mutlu sona ulaşabildiğini görüyoruz.
 
 
                     
                      | Sezon | Kulupler |   
                      | 1992/93 | Manchester United |   
                      | 1993/94 | Manchester United |   
                      | 1194/95 | Blackburn Rovers |   
                      | 1995/96 | Manchester United |   
                      | 1996/97 | Manchester United |   
                      | 1997/98 | Arsenal |   
                      | 1998/99 | Manchester United |   
                      | 1999/2000 | Manchester United |   
                      | 2000/01 | Manchester United |   
                      | 2001/02 | Arsenal |   
                      | 2002/03 | Manchester United |   
                      | 2003/04 | Arsenal |   
                      | 2004/05 | Chelsea |                                  
					Premier Lig öncesi İngiliz Liglerinde 
                    şampiyon olan kulüplere ilişkin düzenlediğimiztablo ise aşağıda yer almaktadır. (Akşar, Endüstriyel Futbol, 
                    sh. 68)
   
                     
                      | Kulupler | Sampiyonluk Sayısı | Avrupa'da KazandıgıKupa Sayısı
 |   
                      | Liverpool | 18 | 7 |   
                      | Manchester Utd. | 7 | 4 |   
                      | Arsenal | 10 | 3 |   
                      | Everton | 9 | 1 |   
                      | Aston Villa | 7 | 1 |   
                      | Sunderland | 6 |   |   
                      | Newcastle Utd. | 4 | 1 |   
                      | Sheffield Wednesday | 4 |   |   
                      | Huddersfield Town | 3 |   |   
                      | Wolverhompton Wanderers | 3 |   |   
                      | Leeds Utd. | 3 |   |   
                      | Blacburn Rovers | 2 |   |   
                      | Preston North End | 2 |   |   
                      | Portsmouth | 2 |   |   
                      | Burnly | 2 |   |   
                      | Tottenham | 2 | 4 |   
                      | Manchester City | 2 |   |   
                      | Derby County | 2 |   |   
                      | Sheffield Utd. | 1 |   |   
                      | Wet Bromwich Albion | 1 |   |   
                      | Chelsea | 1 | 4 |   
                      | Ipswich Town | 1 |   |   
                      | Nottingham Forest | 2 | 2 |    
					Yukarıdaki tabloları incelediğimizde; 
                    Premier Lig öncesi İngiliz Liglerinde 23 farklı
					kulübün şampiyonluğa ulaşmasına karşın; Premier Lig sonrası 
                    şampiyon olan takım sayısının hızla düştüğünü görüyoruz. 
					Şampiyon olan kulüp sayısının 23'ten dörde düşmesi, Premiership'te 
                    rekabetçi dengenin giderek bozulduğunu ortaya koyuyor.
 Rekabetçi denge açısından Premier Lig'e 
                    bakıldığında Ligi domine eden kulüpler olarak karşımıza; Manchester 
                    Utd., Chelsea, Arsenal ve Liverpool çıkıyor. 
					Bu dört kulübün 2003/04 sezonu itibariyle yarattıkları toplam 
                    gelir 910 Milyon dolara ulaşıyor.
 
					Premier Lig'in yarattığı toplam 2.030 milyon Euro'luk gelir 
                    (2,436 milyon dolar) dikkate alındığında,
 dört kulübün yarattığı gelir Premier Lig'in %37.3'üne karşılık 
                    geliyor.
 Ya da bir başka şekilde ifade edersek; bu dört kulüp, Premier 
                    Lig gelirlerinin yüzde 37.3'ünü kendi aralarında paylaşıyor. 
                    20 kulübün yer aldığı Premier Lig'de kulüp başına düşen ortalama 
                    gelirin
 121,8 milyon dolar olduğu dikkate alındığında, dört kulübün 
                    yarattığı katmadeğerin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.
 " Premier Lig'de bugüne kadar 
                    dört kulübün şampiyon olduğunu," Her ne kadar Liverpool'un Premiership şampiyonluğu 
                    bulunmasa da, PL'i domine eden ekiplerden birisi olarak son zamanlarda Avrupa 
                    Futbolu'nda çok önemli sportif başarılara ulaştığını,
 " Beş kulübün ortalama seyirci sayısının 45.177 ulaşmasıyla, 
                    bu ortalamanın  PL ortalamasından 8.217 seyirci daha fazla bir ortalamaya 
                    sahip olduğunu, " Beş kulübün 156.9 milyon dolara ulaşan ortalama cirosunun, 
                    PL ortalamasından %30 daha fazla gerçekleştiğini,
					" Beş kulübün ortalama naklen yayın gelirleri 50 milyon 
                    dolara ulaşırken; PL'de bu tutarın 38 milyon dolar civarında 
                    olduğunu, " Beş kulübün oyuncularına ödedikleri yıllık ortalama 
                    ücretleri 128,2 milyon dolar gibi devasa bir tutara ulaşırken; PL ekiplerinin oyuncularına ödedikleri 
                    bu tutarın 65 milyon dolar düzeyinde kaldığını; bu rakamların
 toplam ciro içindeki payı beş büyük kulüpte %70'e ulaşırken, 
                    PL'de ücret/Ciro ortalama rasyosunun% 62 civarında gerçekleştiğini,
					" Beş büyük kulübün ortalama borçları 117.6 milyon dolar 
                    mertebesindeyken;
 PL' ekiplerinin ortalama borçlarının 33 milyon dolar düzeyinde 
                    olduğunu;
 bu bağlamda beş Premiership ekibi faaliyetlerinin finansmanında 
                    %60 yabancı kaynak kullanırken;
 PL'in diğer kulüplerinde bu oranın %49 düzeyinde olduğunu,
 " Beş Kulüpte vergi öncesi ortalama 133 miyon zarar oluşurken
 (bu zarar kaleminin bu kadar büyük olması Chelsea'den kaynaklanmaktadır);
 PL'de bu zarar kaleminin 4.2 milyon dolar civarında gerçekleştiğini,
 Görmekteyiz. Kısacası beş Premiership ekibi İngiliz 
                    futbol pastasının %40.3'ünü kendi aralarında paylaşırken; 
                    Lig'in yaratmış olduğu fonların %60'ı da yine bu kulüpler 
                    tarafından, kendi faaliyetlerinde
 kullanılmak üzere PL'den çekilmiş bulunuyor.
 Beş kulüp bu şekilde sahip olduğu geniş 
                    finansman kaynakları nedeniyleoyunculara ödenen ücret tavanını da yükselterek, diğer kulüplerin 
                    rekabet
 olanaklarını giderek zayıflatıyor.
 Yukarıdaki tablo bize Premier Lig'de 
                    rekabetin giderek düştüğünü, buna bağlı olarak dört kulübün diğer Premiership ekipleriyle 
                    sportif ve mali
 olarak arayı açtıklarını gösteriyor. Premier Lig yapılanmasıyla 
                    İngiliz ligleri yönetsel,
 örgütsel, mali ve iktisadi olarak kendilerini yeniden reorganize 
                    ederken;
 futbol pastası da bu evrimsel süreçte olağanüstü büyümüş durumda...
 Ancak büyüyen futbol pastası gelir dağılımındaki dengesizliği 
                    giderme yerine,
 daha da arttırıyor. Ligi domine eden bu dört büyük kulübün 
                    reytingleri de
 giderek yükselmiş vaziyette…Doğal olarak yükselen reyting 
                    bu kulüplerin
 parasal gelirlerini de ciddi ölçüde arttırıyor.
 
 Bugün Premier Lig'de her ne kadar rekabetçi denge, dengede 
                    rekabetten
 uzak kurulmuşsa da reytingde bir düşüş gözlemlenmemektedir.
 Oysa tersi durumun oluşması ve futbol kalitesinin hızla düşmesi 
                    beklenirdi.
 Ancak PL, reytingi hala en yüksek lig konumundadır.
 Burada üzerinde durulması gereken konu: rekabetçi denge dört 
                    büyük kulüp
 lehine bozulmuş olmasına, yani haksız rekabet koşulları oluşmasına 
                    karşın;
 futbolun kalitesinde bir düşüşün gözlenmemesidir. Bu gelişmeyi 
                    sağlıklı ve dengeli
 olarak nitelendirmek pek mümkün görülmüyor. Ancak İngiliz 
                    futbolunun geçmişten
 gelen köklü futbol kültürü ve endüstriyelleşme sürecini iyi 
                    yönetmeleri,
 Premier Lig'in sportif ve mali yapısının bozulmasının önüne 
                    geçiyor.
 Oysa rekabetçi dengenin bozulduğu, haksız rekabetin egemen 
                    olduğu liglerde,
 futbolun kalitesi düşmekte; futbol dışı ögeler gelişip serpilmektedir.
 Ancak İngiliz Ligi'nin sahip olduğu bazı momentumlar bugün 
                    böylesi bir
 bozulmaya izin vermese de, yine de ortada patolojik bir durumun 
                    varlığını
 görmemezlikten gelemeyiz.
 Premier Lig'de Rekabetin Gelişimi Premier Lig'in 1992-93 sezonundan itibaren 
                    Lig sıralamalarını baz alarak yaptığımız aşağıdaki tablo,
 bize Premier Lig'deki rekabetin yapısı ve değişimi hakkında 
                    önemli ip uçları veriyor.
 Tabloya göre; " Premier Lig'de ilk beşte yer 
                    alan kulüplerin sezon sonu topladıkları puanların ortalamaları 73.47 puan iken; ligin sonunda yer alan son beş 
                    kulübün aldığı
 puanların ortalamaları ise 36.98 puan olarak gerçekleşmiştir.
 " Premiership şampiyonları ortalama 85,83 puan ortalamasıyla 
                    ligi tamamlamışlardır.
 Ortalama 20 kulübün mücadele ettiği Premiership'te şampiyon 
                    olan kulüp bir
 sezon boyunca oynadığı 38 maçta, maç başına 2.25 puan ortalama 
                    yakalayabilmiştir.
 " Lig sonuncusu ise ortalama 29.25 puanla ligi bitirirken; 
                    maç başına 0.77 puan ortalamasıyla
 oynamışlardır.
 " İlk beşteki kulüplerin ortalama puanlarıyla,
 son beşteki kulüplerin ortalama puanları arasında 36.48 puan 
                    farkı bulunmaktadır.
 " Lig birincisi ile ikincisi arasında ortalama puan farkı 
                    7.33 puandır.
 " Lig sonuncusunun ortalama puanı, son beş takımın puan 
                    ortalamasından 7.73 puan daha azdır.
 İngiliz futbolunda Süper Lig geçmişine 
                    bakıldığında son beşteki kulüpler arasındaki mücadeledeki 
                    rekabet gücü, ilk beşteki kulüpler arasındaki rekabet gücünden 
                    daha yüksek görünmektedir.
 İlk beşteki kulüplerin ortalama puanları ile lig şampiyonları 
                    arasındaki puan ortalaması,
 son beştekinden daha yüksek görünmektedir. Puan farkı arttıkça 
                    rekabetçi denge
 güçlünün lehine bozulmaktadır. Son beşte yer alan kulüplerin 
                    kazandıkları puanların,
 ortalamadan sapmalarının daha küçük olması, Lig'in altındaki 
                    mücadeleyi daha rekabetçi kılmaktadır.
 Rekabetçi denge bakımından olaya yaklaştığımızda; 
                    PL'de ilk beşte bugüne kadar toplam 14 adet kulüp yer alırken; 
                    son beşte ise 29 kulübün yer aldığı görülmektedir.  Premier Lig'de mücadele eden kulüplerin 
                    ortalama puan eğrilerinin gelişimi görülmektedir. İlk beşteki kulüpler ile son beşteki kulüplerin ortalama puanları 
                    arasındaki farkın açıkça görüldüğü bu grafikte, lig sonuncusunun 
                    ortalama puanları stabil bir gelişim sergilemektedir.
 Lig sonuncusunun yıllar itibariyle puanları 40 puanla- 19 
                    puan arasında bir değişim gösterirken;
 lig şampiyonunun puan değişim aralığı ise 78 ile 95 puan arasıdır.
 PL'de şampiyon olan kulüplere bakıldığında 
                    ise bugüne kadar geçen 13 yıllık süre içinde Man.Utd. (8), Arsenal (3), Chelsea (1) ve Blackburn Rovers 
                    (1) şampiyon olabilmişlerdir.
 Bu anlamda Şampiyon olan kulüp sayısı devinim hızının düşük 
                    olduğu görülmektedir.
 Tablo Mustafa TAHA'nın çabalarıyla 
                    www.fa.org' daki bilgilerden oluşturulmuştur. Premier Lig'deki rekabetçi dengeyi 
                    ölçebilmenin yollarından birisi de; her sezon başına, kulüplerin kazandıkları puanların standart sapmalarının tahmin 
                    edilmesidir.
 Standart sapmanın büyümesi yukarıda da ifade ettiğimiz gibi 
                    rekabeti olumsuz etkilemektedir.
 PL'de mücadele eden 20 kulübün ilk beş yıldaki kazandıkları 
                    puanların standart sapmaları
 13.6 iken; son beş sezonda bu sapma 15.3 puana yükselmiştir. 
                    Bu nedenle PL'de
 rekabet giderek bozulmuş ve haksız rekabete dönüşmüştür.
 Rekabeti ölçümleleyebilmenin bir diğer aracı da PL'deki ilk 
                    beşte ve son beşte
 yer alan farklı kulüp sayılarının değişim hızı ve sayısıdır. 
                    Bu bağlamda 1992/2005
 arası PL'de aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 14 
                    kulüp ilk beşte yer
 almıştır. Ancak Premier Ligin ilk altı yılında ilk beşte yer 
                    alan farklı kulüp sayısı 12 iken;
 son altı yılda bu sayı sekize; son üç yılda da altıya düşmüştür.
 Bu durum rekabetçi dengenin giderek bozulduğunun bir göstergesi 
                    olarak yorumlanabilir.
 
                     
                      |   | İlk Beşte yer Alan Kulupler  (1992/2005) |   |   
                      | 1 | Man.Utd | 12 Kez |   
                      | 2 | Arsenal | 10 Kez |   
                      | 3 | Liverpool | 9 Kez |   
                      | 4 | Leeds Utd. | 7 Kez |   
                      | 5 | Chelsea | 6 Kez |   
                      | 6 | Newcastle Utd. | 5 Kez |   
                      | 7 | Aston Villa | 2 Kez |   
                      | 8 | Blackburn R. | 2 Kez |   
                      | 9 | Everton | 1 Kez |   
                      | 10 | Ipswich Town | 1 Kez |   
                      | 11 | Norw.City | 1 Kez |   
                      | 12 | Nottingham forest | 1 Kez |   
                      | 13 | QPR | 1 Kez |   
                      | 14 | West Ham Utd. | 1 Kez |    PL'de 1992/2005 arası son beşte toplam 
                    29 farklı kulüp yer almıştır. Bu kulüpler aşağıdaki tabloda 
                    görülmektedir.   
                     
                      | 1 | Derby County |   
                      | 2 | Bradford City |   
                      | 3 | Wimbledon |   
                      | 4 | Sheffield Wed. |   
                      | 5 | Watford |   
                      | 6 | Everton |   
                      | 7 | Coventry City |   
                      | 8 | Bolton Wan. |   
                      | 9 | Sunderland |   
                      | 10 | Ipswich Town |   
                      | 11 | Leicester City |   
                      | 12 | Aston Villa |   
                      | 13 | West Ham Utd. |   
                      | 14 | WBA |   
                      | 15 | Man.City |   
                      | 16 | Leeds Utd. |   
                      | 17 | Wolverhampton |   
                      | 18 | Portsmouth |   
                      | 19 | Crystal Palace |   
                      | 20 | Norwich City |   
                      | 21 | Southampton |   
                      | 22 | Charlton Ath. |   
                      | 23 | Blackburn Rov. |   
                      | 24 | Nottingham For. |   
                      | 25 | Barnsley |   
                      | 26 | QPR |   
                      | 27 | Oldham Ath. |   
                      | 28 | Middlesbrough |   
                      | 29 | Swindon Town |    
					Yukarıdaki her iki tablodan çıkan kısa 
                    ve öz sonuç şudur. PL'in tepesinde rekabet azalır ve parasal gelir yönünden daha büyük bütçeli kulüplerin lehine 
                    bozulurken; ligin dibinde ise
 amansız bir mücadelenin yaşandığı görülmektedir. Yani, PL'de 
                    zirvede rekabet düşerken;
 ligin dibinde rekabet artarak devam etmiştir.
 
   » 
                       
					
					
					Tuğrul Akşar 
					Ana Sayfa   
               
 
   
                
              Yazarlar |  
              Özel Dosyalar |   
               Futbol 
              VideolarıUydu 
              Maç Yayınları |   
               
              Canlı Radyo Yayını 
              ve Konuşamadıklarımız 
              |
 Dünya Kupası Özel 
                
              |   
              Çok Özel Röportajlar | 
               Tekinoktay 
              Özel
 
  
					
  |