Tuğrul AKŞAR

15 Ağustos 2006

Galatasaray nereye koşuyor . . .

Kulüplerimizin şirketleşme ve halka arz modellerindeki ciddi yanlışlıklar, bugün onları içinden çıkılması zor sorunlarla yüzyüze getirdi.

Özellikle büyük finansal sıkıntı içindeki kulüplerimizin yanlış şirketleşmeden ve gelir ağırlıklı halka arz modellerinden kaynaklanan hatalarıyla, her yıl milyonlarca doları temettü ödemesi olarak kulüp dışına transfer etmek zorunda kalmaları, orta ve uzun vadede kulübü aktif varlığı bakımından olumsuz etkileyecek bir gelişme.

Futbol pastasının paylaşım sürecinde yeni futbol ekonomisi bir yerde kulüplerde şirketleşmeyi de zorlar duruma geldi.

Şirketleşen kulüplerin sevk ve idaresinde gösterilen mali performans, yeşil sahaların dışında, hisse senedi piyasasında da şirkete/futbol kulübüne büyük avantajlar sağlayabiliyor.

Ancak burada "şirketleşen her kulüp başarılı olabiliyor mu ya da oldu mu?" Sorusunu sorabiliriz. Bu soruya da ne yazık ki, rahatlıkla evet yanıtı veremiyoruz.


Şirketleşmek her zaman çıkar yol olmayabiliyor. Ya da yanlış şirketleşme ve yanlış halka arz modeliyle sermaye piyasalarına açılmak, kulüpleri çok ciddi finansal krizlerin içine itebiliyor...

Bu kapsamda Man.Utd. belki de şirketleşen ve sermaye piyasalarına açılan en başarılı örneklerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Ne var ki, 2005 yılında Man.Utd.'ı 1.2 milyar dolara satın alan Malcolm GLAZER, bir süre sonra Man.Utd.'ı Londra Borsası'ndan çekti.

Şirketleşen futbol kulüpleri içinde gerek büyük hissedarın mali yapısındaki olumsuzlukların kulübe yansıması (Vittorio Ceccoi Gori- Fieorentina; Parmalat- Parma; Uzanlar- İstanbulspor ve Adanaspordan); gerekse kulübün şirketleşmesindeki yanlış politikalar ve sportif başarısızlık nedeniyle bir türlü gelmeyen mali başarı sonucunda borç batağına saplanan ve iflas eden o kadar çok kulüp var ki, bu noktada başarısızlığın futbolun şirketleşmesinden mi yoksa şirketleşme yöntemlerindeki olumsuzluklardan mı kaynaklandığını iyi irdelemek ve analiz etmek gerekiyor.

(Bu konuya Futbol Ekonomisi kitabımızda oldukça geniş bir yer ayırdık.)

Ülkemizde Şirketleşme ve Halka Arz


Ülkemizde futbol kulüplerinin gelirlerini maksimize edebilmek amacıyla, şirketleşme çalışmalarına 1980'li yıllarda başladıklarını görüyoruz. Bu süreçte kulüpler bir yandan profesyonel futbol şubelerini kurdukları anonim şirketlere devrederken; diğer yandan ilave gelir kaynağı yaratmak amacıyla Ürünleştirme Şirketi, Gayrimenkul yatırım Ortaklığı ve yatırım Şirketi gibi şirketler kurma yoluna yöneldiler.

Şirketleşme Gerekçeleri

Kulüpler sermaye piyasalarına açılmanın bir aracı olarak şirketleşmeyi tercih ediyorlar. Şirketleşmek aynı zamanda dernek statüsünden de kurtulmak anlamına geliyor. Bugün Avrupa'nın çoğu ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de futbol kulüpleri genellikle dernek statüsünde sportif etkinliklerini sürdürüyorlar. Günümüzde dernek statüsünde faaliyetlerini sürdürmenin bazı avantaj ve dezavantajları bulunuyor.

Dernek statüsünde faaliyet gösteren kulüpler sahip oldukları vergisel avantajların yanı sıra, devlete ait kuruluşlardan yardım alabilme; taşınmaz edinebilme; izin almaksızın yardım ve bağış toplayabilme haklarına sahiptirler.

İlk şirketleşen kulüpler ve halka arz yöntemleri

Ülkemizde ilk şirketleşen kulüpler olarak karşımıza Malatyaspor, Vanspor, Adanaspor, İstanbulspor, Çanakkalespor, Karşıyaka, Antalya ve Siirtspor çıkıyor. Ancak sözkonusu kulüplerimiz ne yazık ki hisselerini borsaya açma başarısı gösteremediler.

Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor ise "kamuya yararlı dernek" statüsünü terketmeden, yukarıda belirttiğimiz şekilde gelir sağlamaya yönelik yeni yapılanma içinde oluşturdukları ekonomik yapıları şirketleştirerek, halka arz yoluna gittiler.

Galatasaray

Galatasaray Spor Kulübü'nün özellikle profesyonel futbol takımının son yıllarda elde ettiği başarılarının devamını sağlayacak ticari faaliyetlerin yürütülebilmesi amacıyla 1997 yılında Galatasaray Spor Kulübü'nün %99,99 oranında ortaklığı ile Galatasaray Sportif A.Ş. kurulmuştur. Galatasaray Sportif A.Ş. 2 milyon 35 bin YTL olan mevcut ödenmiş sermayesinin %16'sını ortak satışı olmak üzere 14-15 Şubat 2002 tarihinde halka arz etmiştir.

Öncelikle Galatasaray'ın kurduğu Sportif A.Ş.'ne kulüp, ayni sermaye olarak TV yayın hakları, reklam gelir hakları, forma ve sponsorluk hakları, Avrupa maç gelirleri, ürün satış hakları ve internet gelirlerini koymuş durumdaydı.

Yani Ali Sami Yen stadı gelirleri dışında hemen hemen tüm gelirler, bu şirkete devredilmişti. Galatasaray Sportif'in ikinci büyük ortağı olan Ünal AYSAL'ın 2006 Mart'ta elinde bulundurduğu %21.05'lik payı, Nisan ayında 38,6 milyon dolara yabancı fonlara satması üzerine, Kulübün Sportif A.Ş.'deki payı %62.95'e düşmüş; İMKB'de işlem gören hisse oranı da %16'dan %37.05'e yükselmişti. Bu işlemler yapılırken (yabancı fonlara hisseler satılırken) Galatasaray sportif yönetimi, bu işlemler sonucunda şirketin mevcut gelir-gider yapısının değişmeyeceğini taahhüt etmişti.

Yönetim, önceki yıllarda olduğu gibi maksimum karın temettü olarak dağıtılacağını ve hiç bir şekilde kredi borcu altına girilmeyeceğini taahhüt etmişti.

Galatasaray'ın Yanlıştan Dönmesi

5 Ağustos'ta gazetelerin ekonomi sayfasına bir haber düştü...Bu haber ile Galatasaray'ın borsadaki şirketi Sportif A.Ş.'nin, ana hissedarı konumundaki Futbol A.Ş. ile birleşmeyi planladığı duyuruluyordu.

Bu haberi bazı spekülatörler önceden haber almış olacaklar ki, borsada satışa geçmişler ve senedi taban yaptırmışlardı. Nitekim Galatasaray sportif'in senedi bugün itibariyle de hala belini doğrultabilmiş değil. 3 Ağustos itibariyle 120 YTL'den kapanan Sportif A.Ş.'nin hisse senedi, birgün sonra 4 Ağustos Cuma'yı %17.5'luk bir düşüşle 99 YTL taban fiyattan kapadı. Bu satırları yazdığımız tarih itibariyle hisselerin fiyatı %10 daha düşerek 89 YTL'ne geriledi. Kısacası bu haber sonrası Galatasaray hisselerindeki düşüş % %25, 83'i bulurken; piyasa değeri de 153,6 milyon dolardan 122,1 milyon dolara gerilemiş oldu. Bu çok büyük bir düşüş şüphesiz.

Gazetelerin duyurduğu şekilde bir kararın alınması aslında Galatasaray için kaçınılmaz bir zorunluluk...

Bunun çok önemli gerekçekeleri var. Nitekim biz bu konuya hem 2005'te yayınladığımız Endüstriyel Futbol'da, hem de 2006 Haziran'ın da yayımladığımız Futbol Ekonomisi isimli kitaplarımızda değinmiş, konunun ciddiyetle üzerinde durulması gerektiği uyarısında bulunmuş ve şu tespiti yapmıştık:

"...Galatasaray ve Fenerbahçe Sportif A.Ş.'lerin dağıttıkları temettü tutarları bugün itibariyle halka arz gelirlerini aşmış durumda. Bu durum net olarak aşağıdaki tabloda da görülüyor.

Bu süreçte kulüp dışına transfer olunan temettü bedelleri ise halka arz gelirlerini ulaşmış vaziyette. Üçüncü kişi ya da kurumlara ödenen temettüler, resmi olarak kulüp dışına fon transferi anlamına geliyor. Oysa, kulüp dışına transfer olunan bu bedellerle, kulüplerimiz kendi gereksinimlerini karşılayabilir ve buradan elde olunan kaynaklarla çok iyi transferler yapabilirlerdi. Kulüp dışına temettü ödemesi altında transfer olunan bu bedeller aynı zamanda astronomik bir borçlanma maliyetini oluşturuyor.

Yakın bir gelecekte Sportif A.Ş.'lerin kulüp dışına yaptıkları nakit temettü ödemeleri, halka arz gelirlerinin üzerine çıkacaktır. Bu gelişim, yani halka arz gelirinin üzerinde kulüp dışına temettü dağıtımı, bugün hayatın olağan akışına ve realiteye aykırı bir gelişimi ifade ediyor. Bu temettü dağıtım politikasının varacağı kaçınılmaz son, uzun vadede kulübün aktifinin erimesi ve mali bünyenin dışarı aktarılan fonlar nedeniyle giderek zayıflamasıdır.

Sermaye piyasalarında hisse senetlerine yatırım yapan hiçbir mali yatırımcıya sene sonunda temettü garantisi verilemez. Aksi halde bu tür enstrümanlar, hisse senedi olmaktan çıkar, gelir ortaklığı senetlerine dönüşürler. Ki bu durum için hisse senedi ihraç etmeye gerek bulunmamaktadır. Daha farklı finansman yöntemleri kullanılarak, kulübe fon tedarik edilebilir."

Galatasaray ve diğer kulüplerimizin halka arzdan bu yana ödedikleri temettülere ilişkin oluşturduğumuz tabloyu birlikte değerlendirelim.

 

Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere en yüksek temettü dağıtımını gerçekleştiren Sportif A.Ş. olarak karşımıza Galatasaray Sportif A.Ş. çıkıyor. Şubat 2002 ile 28 Kasım 2005 arasında Galatasaray Sportif A.Ş.'nin (halka arzdan bu yana) dağıttığı toplam temettü tutarı 137.843.528 YTL'ne (91.8 Milyon Dolar) ulaşmış vaziyette.

Galatasaray buna göre yıllık ortalama 34,4 milyon YTL (24.6 milyon Dolar) nakit temettü ödemesi gerçekleştirmiş. Kulüp dışına yapılan temettü ödemeleri toplamı ise halka arzdan bu yana 14.703.310 USD'a ulaşmış görünüyor. Bir başka ifadeyle, Galatasaray halka arz gelirinin yüzde yetmişbirini, kulüp dışında üçüncü kişilere nakit temettü olarak ödemiş...

2006 yılı itibariyle dağıtılan 35 milyon YTL (yaklaşık 25 milyon dolar) temettüyü de eklediğimizde; toplam temettü tutarı 116,9 milyon dolara yükselirken, kulüp dışına transfer olunan temettü tutarı ise kümülede 18,7 milyon dolara ulaşıyor. Yani en son dağıtılan temettü tutarını da önceki yıllarda dağıtılan temettülere eklediğimizde, halka arzdan bu yana geçen dört yıllık süre içinde kulüp dışına transfer olunan temettü tutarı 18.7 milyon dolara ulaşıyor. Bu tutar 20,5 milyon dolarlık halka arz gelirinin %91'ini oluşturuyor.

Yani Galatasaray Sportif A.Ş. dört yıllık süre içinde döviz bazında ortalama yüzde 22.75 gibi astronomik bir faiz oranıyla borçlanmış...yapılan temettü ödemeleri bunu ortaya koyuyor...

Sportif A.Ş.'lerin Temettü Dağıtım Politikasının Eleştirisi
Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor Sportif A.Ş.'lerin ''Gelir Ağırlıklı'' bir modelde hisselerini halka arz ettikleri; bu şirketlerin her türlü giderden arındırılmış ve gelir yoğunluklu mali bir yapılanmaya yöneldikleri görülüyor.

Giderlerin kulüp bünyesinde kalması, bu sportif a.ş.'lerin yüksek oranda temettü yaratmalaraına olanak sağlıyor. Bu haliyle borsada işlem gören sportif a.ş.lerin hisse senetleri, mali yatırımcı açısından son derece cazip hale geliyor.

Bu modellerin yatırımcısına kısa vadede yüksek getiri sağlaması, şirketlerin ana sözleşmelerindeki düzenlemelerden kaynaklanıyor. Öyleki, Fenerbahçe Sportif A.Ş. ana sözleşmesinde yıllık giderlerin, gelirlerin yüzde onundan fazla olamayacağına ilişkin düzenleme bulunuyor.

Giderlerin kulüpte, gelirlerin sportif a.ş.de olduğu bu şirket modeli, haliyle sportif a.ş.leri yüksek kapasiteli temttü şirletleri haline dönüştürmüştür. Nitekim, Galatasaray Sportif A.Ş.'nin 31.05.2006 tarihi itibariyle yıllık net karı 35 Milyon YTL olarak gerçekleşmiş ve bu kar Genel kurulda alınan karar gereğince temettü olarak dağıtılmıştır.

Fenerbahçe ve Trabzonspor da aynı şekilde, giderlerden arındırılmış, gelir yoğunluklu bir şirket yapılanmasıyla İMKB'ne girmiştir. Öyle ki, bu iki şirkette giderlerin amortismanlar düşüldükten sonra kalan kısmın gelirlerin yüzde onunu geçemeyeceği de ana sözleşmeyle garanti altına alınmaktadır.

Özellikle hisse senedi yatırımcısı açısından, bu üç şirketin hisseleri, BJK'nın hisse senedine göre daha cazip görünmektedir. Bu şirketlerde, gelirlerin şirket içi, giderlerin ise şirket dışı gösterildiği iş modelleri söz konusu olduğu için, halka arzların bu üç şirket için başlangıçta oldukça karlı olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak şirketlerin halka arzdan bu yana geçen üç-dört yıllık süre içinde halka arz geliri üzerinde temettü ödemesi gerçekleştirdiklerini görüyoruz.
Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor Sportif A.Ş.'lerde, giderler kulüpte kalırken; gelirler ise yatırımcı ile paylaşılmaktadır. Bu durum mali yatırımcılar açısından bakıldığında son derece karlı ve verimli bir durum oluşturmasına karşın; kulüpler açısından ciddi birer mali külfete neden olmaktadırlar.

Bu durum aslında her üç kulübün de geleceklerini ipotek altına almalarından başka bir anlam ifade etmiyor.
Beşiktaş sportif a.ş. ise yatırımcıları "kulübün nimet ve külfetine" ortak ederek, temettü dağıtmaktadır.

Galatasaray'ın kulüp olarak çok ciddi finansal darboğaz içinde olmasına karşın, sportif a.ş.'nin her tarafından para fışkırması ve bugüne kadar kulüp dışına 18.7 milyon dolar temettü ödemesi gerçekleştirmesi izah edilebilir durum değildir.

Sportif A.Ş.'lere ilişkin detaylı analizimiz aslında bir durum tespitinden ibarettir. Uygulamada ve teoride yapılan bazı yanlışlıklar, futbolumuzun geleceğini etkileyebilecek önemli bir role sahiptir. Kulüplerimiz borç batağındayken, Sportif A.Ş.'lerin çok yüksek karlılık ve sağlam özkaynak temelinde faaliyetlerini sürdürmeleri, Sportif A.Ş.'leri adeta ''sanal şirketler'' haline getirmektedir.

Bir yandan borç batağından kurtulmaya çalışan Spor Kulüpleri, diğer yandan bu kulüplerin her tarafından para fışkıran Sportif A.Ş.'leri…Bu çelişki ne yazık ki, Sportif A.Ş.'lerin daha baştan yanlış konumlandırılmaları ve yapılandırılmalarından kaynaklanan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yanlış uygulamanın karşımıza çıkarttığı en çarpıcı özelliklerinden birincisi: Spor Kulübünün borç batağındayken, Sportif A.Ş.'lerin ''temettü'' dağıtmaları; ikincisi ise, halka arz gelirinin üzerinde temettü dağıtımın gerçekleştirilmiş olmasıdır.

Endüstriyel futbolun günümüzde şirketleşmeyi örtülü de olsa teşvik etmesi anlaşılır bir durumken; kulüplerimizin yanlış şirketleşme ve bu hatalı yapılanma üzerinde halka arza yönelmeleri, kulüplerimizi "dönülmez akşamın ufkuna" getirmiştir.

Galatasaray Sportif'in Mali Performansı


Galatasaray Sportif A.Ş.'nin Faruk SÜREN döneminden başlayan serüveninde hisse paylarının değişimini yukarıda açıklamıştık. Bu süreçte, Galatasaray Sportif'in yönetim hisselerinin AIG'den alınabilmesi için Özhan CANAYDIN yönetimi bu hisseleri Galatasaraylı iş adamı Ünal AYSAL'a "geri alım vaadi" temelinde rehnederek, yaklaşık 32 milyon dolar civarında bir fon sağlamış ve bu fon sayesinde bu hisseleri AIG'den geri almıştı.

Ünal AYSAL'ın 2006 yılının Mart'ında elinde bulundurduğu %21.05'lik payı kulübe geri vermek istemesine karşın, kulübün bu hisseleri alabilecek yeterli kaynağı bulamaması üzerine, Ünal AYSAL kendisine rehinli hisseleri Nisan 2006'da 38,6 milyon dolara yabancı fonlara satmıştı.

Bu satış sonucunda Kulübün Sportif A.Ş.'deki payı %62.95'e düşmüş; İMKB'de işlem gören hisse oranı da %16'dan %37.05'e yükselmişti. Yabancı fonlar içerisinde dünyaca ünlü bir spekülatör George SAROZ da bulunuyordu.

Galatasaray'ın AIG'den kalan ve Ünal Aysan'a devredilen yüzde 21,05 oranındaki hisseleri dünyanın en büyük yatırım bankalarının fonlarına 120 YTL'den satılmıştı. Hisselerin yabancı fonlara satılırken, Galatasaray sportif yönetimi bu işlemler sonucunda şirketin mevcut gelir-gider yapısının değişmeyeceğini; önceki yıllarda olduğu gibi karın azamisinin temettü olarak dağıtılacağını ve hiç bir şekilde kredi borcu altına girilmeyeceğini taahhüt etmişti.

İki şirketin birleşmesi, doğal olarak Sportif A.Ş.'yi salt "gelir ağırlıklı" şirket yapısından kurtaracak, şirketin giderleri de gelirlerinden mahsup edilebilecektir. Bu ise daha az temettü dağıtımı ve kulüp dışına daha az fon transferi anlamına geliyor. Bu haliyle Galatasaray Sportif, Beşiktaş Sportif'in yapısına benzer bir yapıya kavuşmuş olacaktır.

Bu durum Galatasaray Sportif açısından daha önceden gelinmesi gereken noktayı gösteriyor. Bu şekilde "giderler kulübün sırtında, gelirler Sportif A.Ş.'de" uygulaması da kendiliğinden son bulmuş olacak... Tüm futbolcuların lisanslarının şirketin bünyesine geçecek olması, Sportif A.Ş.'yi de "sanal şirket" olmaktan çıkartacaktır. Ancak bu noktada ortaya çıkacak hukuki sorunlar nasıl aşılacaktır?

Bu da ayrı bir yazı konusu...

Çünkü Sportif A.Ş.'nin bireysel ve kurumsal yatırımcılara, halka arz aşamasında önerdiği ve taahhüt ettiği şirket yapısı ve temettü dağıtım politikasının aksine bir uygulama içine girilmesi, ticari faaliyetler kapsamında değerlendirildiğinde Sermaye Piyasası ve Türk Ticaret Kanunları açısından bir engel oluşturmuyor. Ancak özel hukuk bakımından ciddi problemlerin çıkması kuvvetle muhtemel görünüyor.

Mevcut durumda çok yüksek temettü dağıtan Sportif A.Ş.'nin, Futbol A.Ş. ile birleşmesi durumunda, birleşilecek şirketin gider ve borç yükünün fazla olması, Sportif A.Ş.'nin temettü yaratma kapasitesi ciddi ölçüde düşürecek gibi görünüyor. Bu olumsuzluğu daha önceden gören mali yatırımcıların, hisse senedinde satışa yönelmeleri, senedin kısa süre içinde çok ciddi değer yitirmesine neden oldu.

Olası Sorun ve Sıkıntılar...

Galatasaray Spor Kulübü'nün bugün içinde bulunduğu finansal sıkıntı ve sorunlar dikkate alındığında, Galatasaray'ın bu hamlesi Kulüp için son derece anlamlı ve yararlı bir uygulama olacak gibi görünüyor. Nitekim, Galatasaray Kulübü'nün 2002'den bu yana kulüp dışında üçüncü kişilere dağıttığı temettü tutarının 18,7 milyon dolara ulaşması, uygulamanın daha baştan sakat doğduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Çünkü hiç bir şirket bu denli yüksek bir borçlanmayla faaliyetlerini finanse edemez. Galatasaray'ın halka arzdan elde ettiği gelirini, dört yılda ödediği nakit temettülerle sıfırlamasının maliyeti kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir durum değildir.

Bugünkü durumda yıllık ortalama 5 milyon dolar gibi bir rakamı temettü olarak üçüncü kişilere ödeyen kulübün katlandığı finansman (borçlanma) maliyeti döviz bazında yüzde yirmiiki gibi inanılmaz bir faiz oranına karşılık geliyor.

Bu finans maliyeti kulübün geleceğini ipotek altına alan, orta ve uzun vadede aktifini eriten, sportif ve mali başarının önünü kesen sürdürülemez bir durumdu. Nitekim Galatasaray Spor Kulübü şimdi böyle bir maliyetten kurtulmanın yollarını arıyor, biraz gecikmiş te olsa...

Galatasaray Spor Kulübünün, Sportif A.Ş. ile Futbol A.Ş.'ni birleştirme plan ve programı doğru bir hamle olmakla birlikte, zamanlama konusunda Kulübün hata yaptığı düşünülebilir. Gerçekten de bu hisselerin halka arzında bu kararın alınması ve uygulanması en doğru zamanlama olacaktı. Ancak bu hisselere o zaman yeterli talep gelir miydi? Bu da ayrı bir durum tabi ki.

Birleşme ile birlikte sermaye yapısındaki değişime paralel olarak yüzde 37.05 olan halka açıklık oranında da yüzde 10 civarında bir gerileme de gözlemlenebilir.

Ancak borsada işlem gören hisselerin yaklaşık yüzde sekseninin yabancıların elinde olması, yabancı fonların Türkiye'ye ve spor kulüplerinin bundan sonraki halka arz ve hisselerine ilişkin işlemlerinde ciddi kuşkuların oluşmasına neden olabilir.

Ayrıca Nisan ayında yüzde 21,05 hisseyi satın alan 14 kurumsal yabancı yatırımcıya henüz temettü ödemesi yapılmadığını ve kulübün taahhüdünü de dikkate alırsak, yabancı fonların temettü durumu ne olacaktır? Bunu da ayrıca değerlendirmek gerekecektir.

Bir başka önemli konu da, Galatasaray Spor Kulübü genellikle finansman gereksinimini, Sportif A.Ş.nin dağıtacağı temettü bedellerini temlik etmek suretiyle kendisine finansman olanağı sağlıyordu. Bu durumda temettü yaratma kapasitesienin düşecek olması, otomatikman bu olanağı ortadan kaldırıcı bir etki de yapacaktır.

Şüphesiz ki, borsada işlem gören hisselerin takas verilerine göre yüzde seksenini elinde bulunduran yabancıların bu birleşmeye verecekleri tepki çok önemli.

Ve öyle görünüyor ki, Galatasaray yönetimini önümüzdeki günlerde hukuk bakımından sıkıntılı günler bekliyor. Ancak Galatasaray'ın yapacağı başka çıkar yolu da yok gibi görünüyor.

Tek ve ideal çözüm yolu ise bu hisselerin kulüpçe geri alınarak, borsa kotasyonundan çıkartmak. Ama bunun için de minumum yüzmilyon dolar gerekiyor. 20.5 milyon dolara halka arz edilen hisselerin geri alınabilmesi için yüzmilyon dolara yakın para bulmak gerçekten ibret verici bir durum.

Bugün Galatasaray'ın başına gelen bu durum, borsadaki diğer kulüplerimiz Fenerbahçe ve Trabzonspor için de uzak bir ihtimal değil...

Sözkonusu kulüplerimiz de er ya da geç yanlış şirketleşme ve halka arz modelinin yarattığı bu karabasanı yaşayacaklar...Başka çare yok. Kulüp dışına bu denli yüksek temettü ödemeleri devam ettiği sürece, bu kulüplerimizin aktifleri eriyecek ve giderek finansal sıkıntı yaşar duruma geleceklerdir.

Finansal sıkıntının yeşil sahalara izdüşümü ise sportif başarısızlıktır. Bu kısır döngüden kulüplerimiz nasıl kurtulacaklar?
Şimdilik bu soruya yanıtı, Galatasaray'ı izleyerek öğreneceğiz.


» Tuğrul Akşar Ana Sayfa

 

Türk Futbolu

Yazarlar | Özel Dosyalar | Futbol Videoları
Uydu Maç Yayınları | Canlı Radyo Yayını ve Konuşamadıklarımız |
Dünya Kupası Özel | Çok Özel Röportajlar | Tekinoktay Özel

 







 

 

Hot Affiliates Reklamları

 

Samui Adası

Dünyanın en güzel adası Samui.

Samui adası

 

 

En Ucuz Tatil

5 gece 6 gün
sadece 99 ytl.

99 ytl tatil

 

 

Maldivler

Dünyann en güzel tropik balayı adası.

Maldivler

 

 

Kos Adası

Hipokrat'ın adası Kos sizleri bekliyor.

Kos adası
 

 

İspanya Turları

Barcelona, Madrid, Valencia, Sevilla.

İspanya turları
 


Bulgaristan

Avrupa'nın yeni
eğlence merkezi...

Bugaristan turları

 

 

Sofya

Avrupa'nın yeni
eğlence merkezi.

Sofya otelleri

 

 

Full Moon Party

Dünyanın en güzel sahilerinde eğlence. Full Moon Party
 

 

Tropik Adalar

Dünyanın en güzel tropik adaları.

Tropik adalar

 

 

Phuket Balayı

Phuket Adası ve balayı tatili.
Phuket adası

 

 

Santorini Balayı

Dünyanın en güzel balayı adası.

Santorini adası
 

 

Balayı Turları

Dünyanın en güzel köşelerinde balayı.

Balayı
 

 

Bayi Gezileri

Bayi Gezileri...
Teşvik gezileri.

Bayi gezileri
 

 

Tatil Alternatifleri

Turizm ve Seyahat hakkında her şey.

Turizm Tatil Seyahat
 

 

Euro 2008

Euro 2008 maç biletleri ve otelleri.

Euro 2008
 

 

İsviçre Turları

Zürich, Lozan, Genova, Davos.

İsviçre turları

 

 

La Liga Maçları

Nihat Kahveci ile
La Liga maçları.

Laliga maçları


 

Şampiyonlar Ligi

Şampiyonlar Ligi ve tüm dünya maçları.
Spor organizasyonları

 

 

Ucuz Uçak Bileti

Tüm dünyaya ucuz uçak biletleri.
Uçak bileti

 

Bu sitede reklam ver

 

 

Fatih Terim Özel Dosyası