Hürser
Tekinoktay
06 Temmuz 2006
Dünya
Kupası Özel ___
Brezilya'nın
elenişi
ve Granma Gemisi. . .
Latin Amerika bilindiği üzere Amerika
Birleşik Devletlerinin hemen güney sınırından başlayıp coğrafi
olarak 20 temel ülkeden oluşmuş bir bölgedir.
Portekizce ve İspanyolcanın konuşulduğu bu ülkelere küçük
devletleri de eklersek Karayip, Orta ve Güney Amerika'yı kapsayan
alanda bu sayı 32'ye kadar çıkar.
Latin halkı keyif ve özgürlüklerine çok düşkündürler.
Kimi tango, Salsa, merengue, samba, rumba gibi dansları yapar,
kimileri de tekila, margherita, mojito, gibi farklı içkileri
içer.
Ama hepsinin aynı özelliği vardır.
Tüm Latinler geleneklerine bağlı ve ayakta dimdik dururlar.
Hatta "Latinler ayakta ölür" diye meşhur bir söze
bile konudurlar.
Ve hepsi 1950'li yılların sonuna doğru Granma adlı bir gemiye
binen ve bir avuç insanın kahramanlık öyküsü ile övünürler.
Bu özelliklerinin yanı sıra hepsi futbol tutkunudur.
Çocuklar sokak aralarında yalınayak topun peşinde koşarlar.
Sahillerinde ise denize giren insanlardan daha fazla top peşinde
koşanlar vardır.
Bu keyifli, onurlu ve dik duran insanların oluşturduğu halkın
ve toprakların en yoğun olduğu ülke ise Brezilya'dır.
Samba ve futbol Brezilya için sihirli iki sözcüktür.
Futbol da 5 kez Dünya Kupasını kazanmışlardır. 3 kez de üst
üste kazandığı için de Jules Rimet kupası Brezilya'nın müzesinde
bulunmaktadır.
Geçtiğimiz cumartesi günü de Dünya Kupası çeyrek final maçında
Fransa'yla karşılaşan Latin Futbolunun öncüsü Brezilya, Fransa
karşısında hiç beklenilmedik bir şekilde karşılaşmayı kaybetti.
Futbolda kaybetmek veya kazanmak gayet doğal bir olgudur.
Kazananın tebrik edilmesi, kaybedenin de saygı gösterilmesi
sporun esası için gereklidir.
Ancak Brezilya takımı bu turnuva hem futbolseverler hem de
kendi halkı tarafından saygı görmemiş aksine büyük kızgınlık
ve öfke ile karşı karşıya kalmıştır.
Yıldızları Ronaldinho'nun doğduğu Chapeco kenti meydanındaki
yılın futbolcusu seçilmiş olan Ronaldinho'nun 7 metrelik heykeli
bile yakılırken, bu maçta yaptığı oyuncu değişiklikleri ve
tercihleri nedeni ile büyük eleştiriler alan takımın hocası
Carlos Alberto Parreira Milli takım kafilesi Sao Paolo havalimanına
indiğinde arka kapıdan kaçmak zorunda kalmıştır.
Korkak ve savunma ağırlıklı ve sadece isimlere dayanan bir
kadro ile sahaya çıkan, Parreira her ne kadar "Fransızlara
karşı orta sahayı güçlendirmemiz gerekiyordu ayrıca maç esnasında
aldığım kararlardan dolayı pişmanlık duymuyorum'' diye kendini
savunsa da Almanya'da ki turnuvada Latin duruşunu sergileyememesi,
cevap vermesinin zor olduğu bir konu olacaktır..
Belki bu dünya kupası grup maçlarından sonra savunma anlayışı
ve forvetsiz bir oyun tarzı tekrar gündeme gelecektir...
Özellikle Avrupalılar ve modern futbol ile sonradan tanışan
Asya, Uzak Doğu Avustralya, ABD, Yeni Zelandalılar bu konu
ile ilgili birçok tez ve araştırma yapacaklardır.
Ama Brezilya bu konuların yakınından bile geçmeyecektir.
Çünkü onlar bu dünya kupasında kendi gelenekleri dışında bir
oyun anlayışı taşıyan bir milli takım izlemişlerdir.
Ve hepsi eleneceklerse 1982'de ki gibi kahramanca ve cesurca
kendi anlayışlarını sergileyerek elenmek ve gönüllerin şampiyonu
olmak istemekteydiler.
Dünya
Kupasında Sona Doğru 29 Haziran
2006
Dünya
Kupasından Yansımalar 22
Haziran 2006
Alışık
olmadığımız futbol şöleni 15
Haziran 2006
Şampiyonanın
Baş Aktörleri ve Genç Yıldızları 08
Haziran 2006
Saha
içi etkenler
ve kupanın sahibi ilk eleme turunda belli olurmu?
Dünya Kupası Özel Ana Sayfa
|