Murat
Azakoğlu
ve
Dünya Kupası Görüşleri
Her 4 yılda bir yapılan
en önemli futbol organizasyonu olan Dünya Kupası zamanı geldi
sayılır artık.
Dünyanın her tarafında takımlar ve seyirciler hazırlıklarına
başladılar. Türkiye'deki tekdüze futbol düzeninden sıkılan
insanlar için konuşacak yeni ve çok daha renkli konular başlayacak
yaklaşık 10 gün sonra.
Bakalım bu Kupa neler getirecek, arkasında konuşulacak ve
tartışılacak neler bırakacak? Hepimizin umudu çok zevkli ve
renkli maçlara sahne olacak bir kupa olmasında ama takımları
mercek altına alırsak maçlardan önceki tablo fazla iç açıcı
değil maalesef.
Her Kupa kendisine yeni yıldızlar üretir ve eminim bu Kupa'da
üretecektir.
Buradaki sorun önceden yıldız olarak adlandırılan ve insanların
merakla seyretmeyi beklediği yıldızların bu Kupa'da daha az
olmaları. Şimdi isterseniz biraz takımları incelemeye alalım.
A Grubu:
Kâğıt üzerinde fazla renkli
gözükmemesine rağmen sürprizlere açık bir grup bence. Bahis
şirketlerinin gruptan çıkmak için favori gösterdikleri evsahibi
Almanya ve Polonya daha şanslı gözükseler de 2002'de bizim
grupta son maçta geçebildiğimiz Kosta Rika Polonya'nın yerine
ikinci tur vizesini alırsa hiç şaşırmamak gerekir. Almanya
seyirci desteği ve görünmeyen ev sahibine hakem desteğiyle
her sonuçta gruptan çıkar. Ekvador zaten buraya kadar gelerek
kendi üstlerine düşeni fazlasıyla yaptılar ama unutmamak gerekir
ki Güney Amerika elemelerinde kupanın gediklisi Uruguay'ı
geçen ve yüksek rakımında etkisiyle Brezilya ve Arjantin dahil
bütün takımları yenen Ekvador çok ilginç bir sürpriz yapabilir.
B Grubu:
Bence fazla insanın beklemediği şekilde epey çekişmeli maçlara
sahne olacak bu grup.
Kâğıt üzerinde favoriler İngiltere ve İsveç. Ama hem Wayne
Rooney'in sakatlığı hem de hala Shearer gibi bir forvet bulamamış
olmaları İngilizleri gol yollarında epey zorlayacak gibi duruyor.
Chelsea'de bazen ilk onbire girebilen Joe Cole ve yılın büyük
bölümünü sakat geçiren Michael Owen gol sorununa çare olabilecekler
mi?
Bence çok kolay değil. Bence süper forvet İbrahimoviç ve futbolunun
sonbaharını bile geçmiş olmasına rağmen tecrübesiyle Barcelona'ya
şampiyonlar Ligini aldıran Larsson gruptaki en tehlikeli ikili.
Sürpriz içinse savunmasıyla ön planda olan Paraguay dikkate
alınabilir. Trinidad&Tobago ise 34 yaşındaki Dwight Yorke'dan
başka güvencesi olmayan ve son dakikada oyuncusu sakatlanınca
Almanya 4. liginden oyuncu çağıran kupanın en zayıf takımlarından
birisi. Dikkate almaya gerek yok…
C Grubu:
İşte herkesin ölüm grubu diye adlandırdığı grup. Arjantin
eski Arjantin değil. Uzun zaman sonra bir Kupaya 2. kategori
favori olarak geliyor. Şampiyonlar Liginde kaçırdığı penaltının
üzüntüsünü atlatmış olması gereken Riquelme, Chelsea'nin müzmin
yedeği Crespo ve turnuvanın yeni yıldız adaylarından Messi
en büyük kozları. Messi'nin sezonun son bölümlerini hep sakat
geçirmesi onun için dezavantaj olsa da kendinden beklenen
patlamanın getireceği baskının altında ezilmezse çok başarılı
olacağı şüphesiz. Arjantin'in de buna fazlasıyla ihtiyacı
var. Hollanda bu kupanın en belirsiz takımlarından biri. Son
30 yıldır oynadığı total futbol ile her kupaya renk katan
portakallar bu sefer az yıldızlı ve çok genç bir kadroyla
geldiler. Bu sene Ferguson'la yaşadığı sorunlar yüzünden gollerinde
azalma olan Van Nistelrooy kendine gelirse, Robben'in de katkılarıyla
gençlik aşısı tutabilir. Eski parlak günlerini arayan, gençleri
ve tecrübeli oyuncuları harmanlayan Sırbistan Karadağ tam
bir sürpriz adayı. Her ne kadar eski gücünde olmasa da ne
de olsa Yugoslav ekolünün etkileri devam eden Sırplar ne yaparlarsa
şaşırmamak gerekir. Fildişi Sahilleri bu sene genel inanışa
göre Kamerun ve Senegal'in yaptıklarını tekrarlayabilecek
tek Afrika takımı ama maalesef çok zor bir gruba düştüler.
Ben şahsen kupanın tam bir Dünya Kupası olması için Avrupalılar
yerine Arjantin'le Fildişi Sahillerinin gruptan çıkmasından
yanayım. Umarım temennim tutar ve bu kupanın sürprizlerinden
biri de Afrikalılar olurlar.
D Grubu:
Fenerbahçe eğer Scolari'yi getirecekse biraz beklemesi gerekecek
çünkü Portekiz bu gruptan çıkamazsa ayıp! olur. Portekiz son
10 yılda kullandığı altın çocuklarının son beraber kupasını
Avrupa Şampiyonasında kullanıp, kendi evlerindeki bu kupada
şampiyonluğu kaptırmışlardı. Şimdi milli takımı bırakan Couto,
Rui Costa ve Jorge gibi futbolculardan sonra yeni ve sağlam
adamlarla, Figo'nun geri dönmesiyle gene iddialı bir Portekiz
var karşımızda. Başlarında hücum futbolunu çok seven Scolari
gibi bir antrenör ve Deco, Figo ve Ronaldo gibi muhteşem forvet
arkası hücumcular varken bu grupta Portekiz'i durduracak takım
çıkmaz gibi görünüyor.
Savunma da Chelsea destekli ve epey sağlam, kaledeki Vitor
Baia problemini çözmüşler ve orta sahadaki Maniche bile birçok
takımdaki orta sahalardan daha iyi bir oyuncu. Bu Portekiz'in
favori takımlar bu kadar sorunluyken bu kupada çok iş yapması
gerekir.
Belki de 1966 yılında Eusebio'lu takımın yaptığı gibi bir
yarı final bile olabilir eğer diğer turlarda da gruptaki gibi
şanslı eşleşmeler yaşarlarsa. İkincilik için ise Meksika-İran
maçı çözümleyici olacak gibi görünüyor, tabii eğer Angola
ve Portekiz normal oyunlarını oynarlarsa.
Bence birinci turun en zor ve çekişmeli maçlarından biri olacak
bu maç. Bu maçın biraz politik sosu da var bu arada. Amerika'nın
arka bahçesi Meksika'yla, Ortadoğu'daki belalısı İran arasındaki
maç bir nevi küçük bir savaş olacak!
E Grubu:
Bu grupta işler epey karışık gözüküyor.
Her kupanın favorilerinden olan ama son skandaldan sonra epey
karışan İtalya kafasını kupaya verebilirse yenilediği forvet
hattı ve her zaman çok sağlam olan savunma ve kaleci hattıyla
gene en büyük şampiyonluk adaylarından birisi. En büyük avantajları
Vieri'den nihayet kurtulmaları. İtalya gerçi her turnuvaya
kötü başlayıp sonradan açılıyorsa da bu sefer en başından
yeni takımlarıyla işi sıkı tutarlar gibi geliyor. İkincilik
içinse bence diğer 3 takımında şansı var.
Gana Kuffour, Appiah ve Essien gibi sağlam adamlarla ikinciliği
zorlar. Çek Cumhuriyeti altın kadrosunun son demlerini yaşıyor.
Bu kupa son şansları. ABD ülkesine futbolu sevdirmek için
bu kupada bir şeyler yapmak zorunda, yoksa 1994 kupasında
ufaktan başlayan futbol sevgisi yayılmak için epey bir süre
daha beklemek zorunda kalır.
F Grubu:
İşte bence kupanın ilk turundaki en güzel gruplardan birisi.
Kupanın kesin favorisi olarak gösterilen son 3 Dünya Kupasında
3 final oynayıp 2 şampiyonluk kazanan Sambacılar bu grubunda
kesin favorisi durumunda.
Bütün bahis şirketlerinin beklentisi Brezilya grubu lider
bitirir ve ikincilik için diğer 3 takım yarışır.
2002'in ev sahiplerinden Japonya Zico'yla ve transfer ettiği
Brezilya'lı futbolcularla beraber benimsediği Samba ekolü
ve yetiştirdiği yeni yıldız adaylarıyla ikincilik için iddialı
görünüyor. En meşhur futbolcuları olan Nakata nihayet bir
turnuvada oynamaya niyetlenirse ve Celtic'li Nakamura ve arkadaşları
hızlı futbollarını teknikle de birleştirirlerse epey şanslı
olabilirler.
Güney Amerika takımlarıyla play-off oynayıp yenilme lanetini
nihayet sona erdiren Avustralya, Premier Lige alışık oyuncuları
Viduka, Kewell ve 7 sezondur İtalya liginde oynayan Bresciano
gibi futbolcuları ve de Dünya Kupasının en gedikli teknik
direktörlerinden olan Guus Hiddink'in tecrübesiyle bir sürpriz
yapabilirler.
Ve son olarak Suker, Boban ve Prosinecki'li müthiş takımdan
sonra eski günlerini arayan, ama gene de Kovac,Simunic, Tudor,
Prso ve Klasnic gibi çok tecrübeli ve Avrupa'nın üst düzey
liglerinde oynayan oyunculara sahip Hırvatistan eğer yaratıcı
oyuncu eksikliklerini çözebilirlerse güzel şeyler yapabilirler.
G Grubu:
2002'in en büyük hayal kırıklığı ve en çok takdir toplayan
2 takımından biri (diğeri Türkiye) Fransa ve Güney Kore aynı
grupta buluştular. Elemeleri geçmeleri bile zor olunca ülke
olarak gösteriler düzenleyip, Zidane'ı milli takıma geri çağıran
Fransa, yaratıcılık konusunda kupa sonrası emekliye ayrılacağını
açıklayan Zizu'ya güveniyor. Zayıf rakiplere karşı neyse de,
ilerideki turlarda daha dişli takımlara karşı Zidane ne yapabilir
büyük bir soru işareti. Fransa'nın savunma ve orta sahanın
sağlamlığı konusunda bir sıkıntısı yok ama bakalım geçen kupa
onu hayal kırıklığına uğratan hücum hattı ve yaratıcı futbol
gene önündeki en büyük sorun.
Gerçi Arsenal'le ilk defa Şampiyonlar Liginde finale yükselen
epey iyi bir sezon geçiren Henry ve İtalya'nın şaibeli şampiyonu
Juventus'un forveti Trezeguet ikilisi çok iyi işler de yapabilecek
yetenek ve deneyimde futbolcular.
2002'nin diğer evsahibi Güney
Kore ise Hiddink'ten sonra yine Hollanda ekolüne devam ediyorlar.
Bu sefer o renkli ve ateşli seyirci destekleri daha az olacak
ama yine de benim gruptaki ikinci favorim durumundalar.
Nasıl elendiğimizi hala anlayamadığım
İsviçre ise Togo'yla beraber 3. mücadelesi yapacaklar gibi
görünüyor.
Arsenal'li Adebayor dışında uluslar
arası futbolcusu olmayan Togo ise sürprizden çok uzakta gözüküyor.
H Grubu:
İspanya şu ana kadar her kupaya en rahat gelip, kupada ilk
turda elenen takımdı. Bu sefer farklı olarak elemelerde çok
zorlandılar. O yüzden lanetin ters tepmesi uğuruyla bu sefer
başarılı olabilirler.
Ben bu gruptan çıkacak takımların hiçbirisinin fazla ilerleyebileceklerini
sanmıyorum. İspanya Ligindeki yıldızların genelde yabancı
olmasından dolayı orta karar yıldızlarla kadrosunu oluşturabilen
İspanya gruptan çıkar ama fazla ilerleyemez.
Teknik direktörün karizması ve yeteneğiyle kupaya katılabilen
Shevchenko ve Voronin dışında başka uluslar arası oyuncusu
olmayan Ukrayna ilk iki sıra için şanslı gözüküyor.
Eski Fransa milli takımı sorumlusu Lemerre ve yetenekli oyuncularıyla
Tunus Ukrayna'yı zorlayabilir.
Ama benim gruptaki sürpriz adayım Brezilya genç takımlarıyla
şampiyonluklar yaşamış ve Suudi Liginde 4 şampiyonluğu olan
Brezilyalı Paqueta yönetiminde Brezilyavari futbol oynayan
Suudi Arabistan, kendi bölgesinin en iyi defans oyuncusu diye
adlandırılan Hamad Al-Montashari'nin organize ettiği defansı
ve kıvrak futboluyla bu grupta iş yapabilir.
Yukarıdaki bölümde Dünya Kupasının
ilk tur gruplarının normal görüntülerini inceledik.
Ama futbolun en güzel tarafı hangi takımın hangi neticeyi
alacağının önceden belli olmaması değil mi?
İnşallah bu dünya kupası herkesin futbol hevesini sonuna kadar
doyuracak bir zenginlikte geçer aynı kendisine yetişemeyip
sonra kasetlerden seyrettiğimiz 1970'lerdeki kupalarda oynanan
keyifli maçlar gibi.
Umuyorum ilerleyen turlarda da yorumlarımı zevkle okumaya
devam edebilirsiniz.
Hepinize keyifli maçlar…
Dünya
Kupası Özel Ana Sayfa,
|