Fatih
Terim, Şifo mehmet, Mehmet özdilek,
Mehmet Demir, Yaşar Saygı, Hanzade doğan
Metin Tükenmez
Fatih
Terim Ya istifa etmeli ... Ya da...
Gazeteciler ya da şimdiki adıyla
medya mensupları tarihin müsfettesini yazar.
Bir başka deyişle medya mensupları, ülkelerinin kültür güncesini
tutar...
Bunu yaparken de kullandıkları araç gazeteler, televizyonlar,
radyolar ve diğer kitle iletişim araçlarıdır.
Ülkelerin yazarları, şairleri, bilim adamları ve diğer uzmanları
müsfetteyi temize geçer.
Böylece o ülkenin kültürel tarihi ortaya çıkar, medeniyetin
neresinde yer aldığı da belirlenir bir bakıma.
Ulusal Takım'ın ısviçre ile giriştiği zorlu mücadelelerin
ikinci ayağında, maçın bitiminde bir gazete tarihe ve geleceğe
ışık tutmuştur. Bu gazetenin adı Fanatik'tir.
Fanatik tarihin müsfettesini temize geçenlere iş bırakmamıştır.
Sevgili
Yaşar Saygı'nın objektifinden FANATıK'in birinci sayfasında
yer bulan fotoğraf karelerinin ilkinde Mehmet Özdilek'in
koşan rakiplerine çelme taktığı açık seçik görülmektedir.
Not: (
Şifo Mehmet'in tekme fotoğrafı
kareleyen değerli gazeteci Haydar Tanışan tarafından
çekilmiş olan fotoğraf TGC'den
(Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) 2005 yılı övgüye değer
ödülünü almıştır. )
Ben çelme diyorum, belki de tekme atıyor Şifo (!).
Bu fotoğrafı çeken Yaşar Saygı ülkenin en büyük fotoğraf
ödülüne layık görülmelidir.
Bu fotoğrafı gazeteye koyan cesur öneticilerimiz ve editörlerimiz
ise kurumsal olarak ödüllendirilmelidir.
Sayın Mehmet Ali Yalçındağ Beyefendi'den ve Sayın Hanzade
Doğan Hanımefendi'den bu satırlar aracılığıyla rica ediyorum;
biz ne kaybettikse, birilerine yaranmak duygusu içerisinde
hareket etmek yüzünden kaybettik.
Öyle bir hale geldik ki, normalde görevini yapan insanlar
ya cesur sayılmaya başlandı ya da aptal!..
Sayın Doğan ve Yalçındağ...
Yaşar Saygı'nın fotoğrafını sayfaya koyanlar normalde görevlerini
yapmıştır.
Ama öyle bir hale geldik ki, bunu bile bir övünç meselesi
yapıyoruz.
Bu övünülesi sayfalar destek görmedikçe, karanlıktan aydınlığa
nasıl çıkarız?
Baş aktör Fatih Terim'dir
Ülke futbolu aydınlanmaya doğru yol
almışken resmen karanlığa itilmiştir.
Bu karanlık ortamı hazırlayanların başında Futbol Federasyonu
ve Fatih
Terim gelse
de asıl sorgulanması gereken Terim'dir. Bizler Fatih Hoca'nın
futbol uygulamalarına sayısız eleştiri getirebiliriz. ılk
maç ölçü alındığında, yaptığı onlarca hata, o maçın sonunda
görevden alınması için yeterli olan nedenleri Türk kamuoyunun
gözleri önüne sermiştir.
Ama buna karşın Terim'e karşı yapılması gereken, eleştiriden
öteye gitmemeliydi ki, genelde öyle oldu.
Ancak, şu Kadıköy'deki maç var ya... Bizi bütün dünyaya
rezil etti. Bu rezaletin baş aktörü Fatih
Terim'dir.
Bir hoca koşullar ne olursa olsun, insanlık durumlarından
dışarı çıkamaz.
Herkes
kendini kaybetse bile hoca sağlam durmalıdır. Adı üstünde
'HOCA'. Türkiye her iki ısviçre maçında da hocanın 'duruşu'
yanında ve arkasında olmadan mücadele etmiştir.
Bu mücadelenin, futbol kuralları içerisinde kazanılamayacağı
bilindiği için takım tam bir 'kabadayılar mangası'na dönüştürülmüştür.
Acar Baltaş'tan psikolojik yardım alındığı mesajı gösteriş
olsun diye kamuoyuna verilmiş ama geceler boyunca futbolcular
bileylenmiştir.
Dahası, Fatih Hoca yanına yöresine futbolcu değil kabadayı
topluyormuş sanki.
Ne olursak olalım; iyiyiz, kötüyüz, fakiriz, sevdalıyız,
tutkuluyuz, birlikteyiz, değiliz...
Ama bu toprakların sahibiyiz, koruyucusuyuz. Mevlana'nın,
Hacı Bektaş Veli'nin, Pir Sultan Abdal'ın, Yunus'un, şeyh
Bedrettin'in, Edebali'nin ve büyük Atatürk'ün büyük insanlık
felsefelerinin kırıntıları da kalsa bugün bu topraklarda
yaşayan 70 milyon insan kabadayılara teslim edilemez.
Bu kabadayılık gösterilerinin kaçıncısı ey halkım.
Birkaç yıl önce yine Kadıköy'de Alman ümitlerini de aynı
şekilde kovalamadı mı bizim sözde ümitlerimiz! Bugünkü teknik
direktör Bulgar futbolcuyu sahada hırpalamadı mı?
Mehmet özdilek bile...
Peki biz nereye gidiyoruz? Mehmet
Özdilek gibi, futbol oynadığı yıllarda rakiplerine faul
bile yapmayan, pırıl pırıl bir futbolcu, teknik adamlığında
olayların başlaması için benzine alev topunu atıyorsa, bundan
sonrası için nasıl umutlu olabiliriz.
İsviçre'de oynanan ilk maçı, kendi hatalarımız için kullanıyorsak,
nasıl bu rekabetin içinde sağlıklı olabiliriz.
Bu kasıtlı ve bilinçli anti propaganda
feryatlarını edenler çok büyük olasılıkla bilgi çağında
insanları enayi yerine koyuyorlar.
Cenevre'de
yaşayan elektrik mühendisi Mehmet Demir kardeşimden aldığım
bilgiye göre ilk maçın izlenme oranı sadece yüzde 50. ızleyenlerin
de büyük çoğunluğu pozisyonları anımsamıyor.
Bizim ısviçre için hayat mamat meselesi olduğunu söylediğimiz
maçın izlenme oranı ve izleyenlerin ilgisinin genelde başka
yerde olduğu bilinen bir maçta, nasıl oluyor da insanlık
dışı davranışlarla karşı karşıya kalınıyor.
Burada bir yanlışlık, daha fazla da hedef saptırma vardır.
Tek alkış Eser Özaltındere'ye
Hedefinden sapmış insanların yalpalanması,
düşünsel olarak dalgalanma yaşayıp işi fizik güce dökmesi
normal midir bilemiyorum.
Ama uluslararası bir maçta rakibi hastanelik edecek kadar
yoldan çıkmış görevlilerle bu işler yürümez. ınsan dünyanın
her yerinde insandır.
Yapılan kışkırtma ile İsviçrelilerdi savunma yapmak durumunda
bırakmışızdır. Maçın bitimindeki kaçış da bir savunma biçimidir
özünde.
Saldırıya uğrayan insanlar, kendini savunmak zorunda kalır.
Sorarım size, Alpay kimleri, ne için kovalıyordu?
Giriş tünelinde boynuna sarılıp dana bağı çekmek istediği
ısviçreli futbolcu ile neyi paylaşamıyordu?
Mehmet Özdilek rakibe çelme takarken, arkadan gelen ısviçreli'nin
tekmesini hak etmedi mi?
Televizyonlardaki ve gazetelerdeki bütün görüntüler Mehmet
Özdilek'in yediği tekmeyi gösteriyordu.
Ve çok büyük olasılıkla bu ülkenin okullarındaki bütün çocuklar
hocalarının, yani Mehmet özdilek'in mağdur olmasının hesabını
ertesi gün öretmenlerinden soruyordur.
O karmaşanın içinde bizim için olumlu sayılabilecek tek
görüntü beyaz saçlı adamın olayları önlemeye çalışmasıydı.
Bu beyaz saçlı adam Eser özaltındere'ydi.
Okumuş, iki üniversite bitirmiş bir terbiyeli adam.
Peki memleketin okumuş adamları derslerde örencilerine nasıl
hesap verecekti?
Bu işin bu yanını düşünemeyenler ya istifa etmeli ya da
görevden alınmalı. Bunu düşünmek yetisinden yoksun, maçtan
önce savaş çığlıkları atanların da eline kalem verilmemeli...
Not: Şifo Mehmet'in tekme fotoğrafı kareleyen değerli
gazeteci Haydar Tanışan tarafından çekilmiş olan fotoğraf
TGC'den (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) 2005 yılı övgüye
değer ödülünü almıştır.
Orjinali elimize geçmesiyle kendisinin ödül alan fotoğrafı
sizlerle paylaşılacaktır....
Konu İle ilgili yazılar
Özel
Malta Milli Maçı Fatih Terim ve Olaylar
Özel
ve
Beklenen Dosya;
Fatih Terim Dosyası, Fatih Terim video,
Fatih Terim
ile ilgili tüm ayrıntılar..
Fatih Terim Dosyası >
Yazarlar
|
Özel Futbol Dosyaları |
Futbol Videoları
Uydu
Maç Yayınları |
Canlı Radyo
Yayını ve Konuşamadıklarımız
Dünya Kupası
Özel
|
Çok Özel Röportajlar
|
Tekinoktay Özel
Metin Tükenmez'in
diğer yazıları
Süleyman
Seba ve Yöneticilerimiz
Salonda
Kontrollü Futbol
Zoru
Aşabilmek
Marcel
Desaily'den, Kaptan Bülent'e
Bizim
Antrenörlerimiz
Özkan
Sümer kararı
İngiltere'yi
Aşağılamanın Mantığı