sin Sulun ile röportaj
Hüseyin Özkök                         12 Kasım 2004
Ersun Yanal

Çoğumuz Ersun Yanal'ı Denizlispor'da tanımaya başladık. Ardından Ankaragücü'nde ve kısa süre sonra da Gençlerbirliği'nde bu tanışıklığımız pekişti.Ersun Yanal oralardayken yıl içinde sadece takımlarının 3 büyükler ile olan maçlarında gündeme geliyordu üzerinde hiç bir baskı yoktu. Birazda arada takımına iyi futbol oynatıyor gibisiden yüzeysel laflar edilip geçiştiriliyordu bazen de spor programlarına konuk oluyordu. Genelde ama övülen bir hocaydı ki buda onu sonunda Milli Takım'a taşıdı. Ama bir milli takım hocası sadece iyi futbol oynatmasıyla mı ülke takımın başına getirilir? Onun kişiliği ağırlığı olaylara yaklaşımı hiç mi rol oynamaz. Ne yazık ki Şenol Güneş'ten bu yana bunlar artık önemini kaybetmeye başladı. Sadece hemşehrilik yada günü kurtarma adına kararlar verilmeye başlandı. Bizim Ersun Yanal'ı o takımlardaki dönemlerinden sadece ad, yüz ve birazda oynattığı futbol açısından tanıdığımız ama aslında onu gerçekte pek tanımadığımız kendisinin Milli Takım Hocası olmasından sonra ortaya çıktı. Çünkü artık ülke gündemindeydi ülkenin takımının başında idi ve olaylar peşi sıra gelişmeye başlamıştı. İşte bu olayların akışı sırasında söylediği sözler, verdiği kararlar, tepkiler ve yaptığı uygulamalar ile kendisini gerçek anlamda tanımaya başladık. Ancak gördük ki Ersun Yanal hiçte bizim tanıdığımız ve beklediğimiz gibi ve yerini de en azından şimdilik dolduracak kapasitede biri değilmiş. Yine gördük ki Türkiye'de sporun içinde olan hemen hemen herkes gibi tribüne oynayan düşüncesini açık açık söylemeyen sıradan özelliklere sahip. Hakan Şükür konusunda sergilediği tutum kendisinin asla şeffaf olmadığını bize gösterdi. Şeffaf olmamasından dolayı Hakan Şükür olayı dallandı budaklandı kimse de tam olarak ne olduğunu anlayamadı tam bir kaos yaşandı. Tuttu yabancı futbolcuları Türk yapıp Milli Takım'da oynatabilmeyi hoş görmemiz gerekir dedi yüz binlerce Türk gencinin önüne engel koydu. Tabiki Türkiye'de yaşayıp türk vatandaşı olmuş ve her türlü anayasal hakkı olan bir yabancı milli takıma alınmalıdır ama bir yabancıyı sadece milli takım için Türk yapmak ayrı birşeydir ve böyle bir şey ancak menfaat karşılığı sağlanabilir. İşte Ersun Yanal o pozisyonda bunun ayrımını yapabilmeliydi. Ersun Yanal aynı zamanda insanların dini ve milli inançlarına oynadığını da gösterdi. Örneğin Ukrayna maçı ile ilgili basın toplantısında daha bayrama 6 gün varken "Yüce İslam Alemi'nin bayramını kutlarım" diyerek söze girmesi bunun güzel bir örneği oldu. Halbuki ona düşen bayramın birinci günü normal şekilde abartmadan tüm vatandaşlarının bayramını kutlamak değil midir? Hemen ardından aynı basın toplantısında çok daha akıl ve mantık almayacak birşey yaptı ve neredeyse futbolcuları ateşe attı, kendide aradan çekildi. "Dinimizin izin verdiği kuralların belirlendiği çerçevede bütün oyuncuların kendi vicdanlarıyla, sorumlu oldukları Milli Takımı da düşünerek, karar vermesinden yanayım" cümlesi hangi mantığa dayandırılabilir ki. Bu insanı dini ve milli duyguları arasında bocalatmaya zorlamak değil midir? Peki Türkiye-Ukrayna maçı hangi gün oynanacak? Ramazan bittikten 4 gün sonra değil mi? Peki ozaman buna böyle bir yorum getirmenin anlamı var mı? Türkiye'de futbolcular çoğunlukla oruç tutmaktadır bu ülke futbolunun gerçeğidir ama zaten bu bizi etkilemez Ramazan 4 gün önce bitmiş olacak demesi gerekmez miydi. Ama Ersun Yanal yine kaş yapayım derken göz çıkarmıştır. Çünkü kafasında sürekli tribüne oynama herkesi hoş tutma modeli vardır. Artık Milli Takım'ın başında sözünü esirgemeyen tribüne oynamayan dobra dobra konuşup düşüncesi neyse onu söyleyebilen şeffaf bir teknik direktör ne zaman göreceğiz ?.

Legal Şike >>>

Tan Sağtürk Dünya Futbolunda Homoseksüellik tartışmaları >>>

Türk Futbol Seyircisi >>>



/p>








 

Search Engine Optimization and Free Submission