yıldırım demirören, 
				galatasaray, Fatih Terim, AKP hükümeti, İsmet Arzuman, Süper 
				Lig, Fenerbahçe, Sinan Engin, bjk, beşiktaş
              
               
 
               
                  
		
		Erkut Tekin
				  
                 
                  
                 12 Kasım 2007
                   
					
					Yıldırım düştü!
					
                  
              
				Gittikçe derinleşen bir krizle karşı 
				karşıyayız. Amma ve lakin ben hala bu krizin suni olduğuna 
				inanmaktayım. 2000 yılında Galatasaray’ın, 2002 yılında da 
				Ulusal Takımın sağladığı başarılardan sonra terse dönen ivmenin 
				sorumluluğunu taşıyamayanlar, bu krizlerin başaktörleri 
				durumundalar. 
				
				Hâlbuki Türkiye, kendisine bilimsel 
				yöntemlerin ışığında bir yol haritası çizmiş olsaydı, şimdilerde 
				mutlaka başka bir yerde olurdu futbolumuz. Federasyon 
				krizlerini, Fatih Terim’i ya da yaşadığımız son derbinin 
				yankılarını düşündüğümüzde, futbol felsefemizin değil gelişmek, 
				tamamıyla kaybolduğunu görüyoruz.
				
				Güncelden vazgeçmeden mevcut büyük resmi çizelim şimdi. Herkesin 
				bildiği gibi futbolun tepesinde kronik bir hastalık var.
				
				Federasyon yönetiminden kaynaklı bu 
				hastalığın çaresi tabii ki seçimdir. Ancak gelinen noktada 
				sorumlu insanların, sorumlulukları dâhilinde seçimi beklemeden 
				görevlerini iade etmeleri, futbolun hem nefes almasını 
				sağlayacaktır hem de demokratikleşmesini hızlandıracaktır. 
				
				Vatan, millet, Sakarya triosuyla 
				gelinebilecek son noktayı da aşan mevcut federasyon, bırakın son 
				2 yılı, sadece Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin sonunda 
				yaşananlarla bile istifa etmeliydi. 
				
				Elbette bütün dert federasyonun istifasıyla bitmiyor. Başta da 
				dediğimiz gibi sağlıklı bir yol haritamızın olmamasıdır problem. 
				Bu haritayı çizecek olanların içinde, federasyonla omuz omuza 
				çalışan kulüpler, o kulüplerin birliği ve hepsini denetleyen 
				devletin ilgili mekanizmaları da vardır. 
				
				Bunların devamında taraftar kitleleri ile 
				spor medyası gelir. Bu öğeleri tek tek ele alırsanız eğer, ne 
				yazık ki her biri ayrı problemdir. Federasyonuyla siyaseten 
				çekişen bir AKP hükümeti, bırakın katkıyı, uluslar arası mecrada 
				köstek durumundadır. Sadece adı birlik olan kulüpler dayanışması 
				ise komedi mi, dram mı siz karar verin. 
				
				Bunlara her yıl onlarca maçın seyircisiz 
				oynanmasına sebebiyet veren taraftarları ve o taraftarları sırf 
				tiraj için gaza getiren spor basınını da eklerseniz büyük resmi 
				tamamlamış oluruz.
				
				Farkındaysanız bu resimdeki karakterlerin hepsi “mağdur” rolü 
				oynar bizim memlekette. Ama aslında en iyi yaptıkları şey 
				haksızlıklara karşı gelmek kisvesi adı altında, “bu durumdan 
				nasıl en karlı çıkarım” şeklinde davranmaktır. 
				
				Lig tarihi boyunca özellikle üç İstanbul 
				kulübünün bunu iyi becerdiği de ayrı bir gerçek. Fakat son 
				birkaç yıldır gerek futboldaki maliyetlerin yükselmesi, gerekse 
				alınabilecek başarılarla kasaların (ceplerin) daha çabuk dolacak 
				olması sebebiyle bu kulüpler gün geçtikçe daha da 
				saldırganlaşıyorlar. 
				
				Cumartesi günkü derbinin öncesinde, enteresan bir hakem atanması 
				gerçekleştirildi. 2,5 yıldır derbi yönetmeyen ve sezon başında 
				FIFA kokartını kendi isteğiyle iade eden İsmet Arzuman, bu maça 
				davet edildi. 
				
				Üstelik altı haftadır Süper Lig’de görev 
				alamamasına rağmen çağırıldı. Doğaldır ki hemen ardından hem 
				basında hem de kulüpler arasında polemikler başladı. 
				
				Bir yandan böylesine önemli bir karşılaşma 
				için tamamen sabotaj kokan bu atamayı tartışırken, diğer yandan 
				da iki kulüp arasından gelişen deklarasyon savaşına da tanık 
				olduk.
				
				Önce Fenerbahçe konuştu. Bu atamanın özellikle üçüncü bir kulübe 
				yarayacağını söyleyerek, bu işin ardında Galatasaray’ın olduğunu 
				ima etti. Sonrasında da Beşiktaş’ın demecini izledik. Nedense 
				Fenerbahçe’nin söylediklerini üzerlerine alıp, giydirmeler 
				yaptılar geçmişe dair.
				
				Maçın bitimiyle birlikte Sinan Engin’in Demirören’den aldığı 
				icazetle açıkladığı PAF takım fikri ise tam bir skandaldı. 
				
				Birikmiş beceriksizliklerinin sonucunda 
				genelde masaya yumruk vururken hatırladığımız Yıldırım Bey 
				bilmelidir ki düşen “Yıldırım” negatif enerjisiyle etrafına 
				sadece zarar verir. Beşiktaş’ın menfaatleri ise düşerek değil, 
				dimdik ayakta kalınarak korunur ancak!
 
				
                
                Özel Malta 
                Milli Maçı Fatih Terim ve Olaylar 
                Özel
               
                
                  ve 
                  Beklenen Dosya; 
                  Fatih Terim Dosyası, Fatih Terim video,
                  Fatih Terim 
                  ile ilgili tüm ayrıntılar..
                  Fatih Terim Dosyası >
               
 
              » 
                 Tekince 
                Anasayfa
            
              
              
             
                
              Yazarlar |  
              Özel Futbol Dosyaları |  
                
              Futbol Videoları
                
               Uydu 
              Maç Yayınları |   
               
              Canlı Radyo Yayını 
              ve Konuşamadıklarımız
                
              Dünya Kupası Özel 
                
              |   
              Çok Özel Röportajlar 
              |   
               Tekinoktay 
              Özel
            
 
				
				
				
              