fenerbahçe, galatasaray, Fortis Türkiye Kupası, bursaspor, uefa, 
				fatih terim, tromsö, maradona, lippi, cuper, mourinho, Karl 
				Heinz Feldkamp, hasan kabze, şükür
				
               
 
              	
               
                  
		
		Erkut Tekin
				  
                 
                  
                 01 Şubat 2008
 
				 
				
				Şakacı İhtiyar
					
                  
               
				
				
				
				Birkaç yıl önce yine bir kupa çeyrek finalinde gruplarından 
				birinci ve ikinci olarak çıkan Fenerbahçe ile Galatasaray 
				eşleşmesi birilerini rahatsız ettiğinden statü değiştirilmiş ve 
				şimdiki halini almıştı. 
				 
				
				
				
				Yani ilk ikinin bir öneminin olmadığı serbest torba sistemine 
				geçilmişti. 
				 
				
				
				
				Amaç bu iki takımın mümkün olduğunca geç karşılaşmasını 
				sağlamaktı. 
				 
				
				
				
				Her kimin fikri ise ayakta alkışlamak lazım ancak futbolu 
				pazarlayanların kısmeti öyle kapalı ki bu yılda çeyrek finalin 
				adı Fenerbahçe-Galatasaray oldu. 
				
				Duruma Fenerbahçe cephesinden baktığımızda ortalık gayet 
				sütliman. Para deseniz var, stat deseniz var, yıldız oyuncu 
				deseniz gırla var. 
				 
				
				
				
				E yönetim de işine vakıf olunca onlara düşen maç saatini 
				beklemek oluyor. 
				 
				
				
				
				Peki, sezon başında Kalli ile yola koyulan sarı kırmızılılar ne 
				âlemde?
				
				Aslında hiçte fena değiller. 
				 
				
				
				
				Daha materyalist yaklaşmak gerekirse, elle tutulur sonuçlara 
				bakarak çok iyi durumdalar demek bile mümkün. 
				 
				
				
				
				“Bir kısım” medyaya göre bu durumu farklı yorumlamak gerekiyor. 
				Onlara göre kaba tabiriyle “ballı” takım şu Galatasaray. 
				 
				
				
				
				Çünkü Fortis Türkiye Kupası'nda Bursaspor’un, UEFA’da da 
				Bordeaux’nun yardımlarıyla ayakta duruyordu Kalli’nin takımı.
				 
				
				
				
				Diğer gruptaki meslektaşlarımızda “bilinçli” diyorlar Kalli ve 
				yönetim için. 
				 
				
				
				
				İddialarına göre de, yapılan her atraksiyon tecrübeli 
				çalıştırıcının haklılığını doğrularcasına takımın sürekli 
				kazanmasına yol açıyordu. 
				
				Ben ortada kaldım. Zira Galatasaray’ın sezon başından bu yana 
				izlediği rotayı yorumlamak için benzetmelerden hangisini 
				seçersem seçeyim, diğer seçenek sürekli kafamı kurcalayacaktır. 
				 
				
				
				
				Olumlu tarafından bakarsanız eğer sezona 5 maçlık seyircisiz 
				oynama cezasıyla başlayan Galatasaray, 20. haftanın sonunda 
				lider durumda. 
				 
				
				
				
				Ligde en çok gol atan takım, en az gol yiyen takım, en çok şut 
				çeken takım, en çok kanat ortası yapan takım ve en önemlisi de 
				tüm bunların hepsini en çok ve en uzun süreli sakatlıklar 
				yaşayarak yapan takım konumundalar. 
				 
				
				
				
				Üstüne üstlük bir de kangren olmuş stat projesini hayata 
				geçirmek var işin içinde. 
				 
				
				
				
				Yani resme bu açıdan bakıldığında hiçte küçümsenmemesi gereken 
				bir performans Galatasaray’ınki.
				
				Ama ya diğer açı? UEFA kupası sarhoşluğundan sonra iyice ayyuka 
				çıkan ve 2. Terim dönemiyle tavan yapan ekonomik kaos, yaklaşık 
				7 sezon boyunca parası, stadı ve yıldız oyuncusu olmayan bir 
				Galatasaray’ı izlememize neden olmuştu. 
				 
				
				
				
				Bu süreci 6–0 hezimeti, Tromsö elenişi, Riberry vakası, geciken 
				stat ve verilen ama tutulamayan sözlerle tüketti Galatasaray 
				camiası.
				 
				
				
				
				Teknik adam kıyımı da cabası oldu. 
				 
				
				
				
				Önce şampiyon Lucescu, ardından da gönüllerin teknik direktörü 
				Fatih Terim kovuldu kibarca. 
				 
				
				
				
				Terim’den sonra sıra Karpatlar’ın Maradona’sı Hagi’de idi. O da 
				bu kıyımdan nasibini aldı almasına ama en azından 6-0’ın yerine 
				5-1’i koyup gitmişti Galatasaray’dan. 
				 
				
				
				
				Derken Gerets geldi ve kimine göre mucize, kimine göre de şaka 
				gibi bir şampiyonluk yaşadıktan bir sezon sonra kovulanlar 
				kervanında yerini alarak çekildi sahalarımızdan. 
				
				Yeni sezon için gazetelerde Lippi, ve Cuper isimleri anılmaya 
				başlanmıştı ki (utanmasalar Mourinho bile geliyor diyeceklerdi) 
				Florya’nın kapısından Karl Heinz Feldkamp girdi. 
				 
				
				
				
				Tanıdık Alman, geçmişiyle anılacağını umarak geldiği Türkiye’de 
				kendisine sorulacak ilk sorunun “kaç yaşındasınız?” olacağını 
				bilmiyordu elbette. 
				 
				
				
				
				Buna rağmen Kalli Galatasaray’da farkını hemen hissettirdi. 
				 
				
				
				
				Sezon hazırlıkların sırasında Necati, Emre, Orhan, Tomas, 
				Mondragon ve H.Kabze gibi sembol oyuncuları yollamakla başladı 
				görevine.
				 
				
				
				
				Yedinci haftaya gelindiğinde ise Lincoln ve Şükür’ü kadro dışı 
				bıraktı aniden. Sebep disiplindi. 
				 
				
				
				
				Bugün bile tartışılan bu olayı sanırım her iki oyuncu da kolay 
				kolay unutmayacaklardır. 
				 
				
				
				
				İlk yarının sonlarına doğru yaşlı adam hastalandığında “bıraktı, 
				kaçtı, gidiyor, dönmeyecek” çığlıkları atan spor medyası, o geri 
				geldiğinde “eski topraktır, çalışır” diyecek kadar dürüstü! 
				
				En son geçen Cuma günü yaptığı basın toplantısında yine tüm 
				gözleri kendisine çevirmeyi becerdi Herr Kalli. 
				 
				
				
				
				31 Ocak gününe kadar 4 transfer yapılmazsa istifa edebileceğini 
				söyledi bizlere o toplantıda. 
				 
				
				
				
				Hemen ardından da ekledi, “Gelenlerin yerine gidenler olacak” 
				diye. 
				 
				
				
				
				Çok geçmeden yönetim şok bir kararla Sabri’nin takımdan 
				uzaklaştırıldığını deklare etti. 
				 
				
				
				
				Yani yönetim ve Kalli, ortak irade sahibi olduklarını destekler 
				biçimde yapmışlardı açıklamalarını. 
				 
				
				
				
				Ama asıl bomba 2 gün sonra patladı Florya’da. 
				 
				
				
				
				Önce Kalli istifa konusunda “şaka” yapmıştım dedi, ardından da 
				yönetim “Sabri’nin affedilmesini düşünüyoruz” açıklaması yaptı. 
				 
				
				
				
				Sorumlu insanların sorumsuz beyanatlarıydı aslında bunların 
				hepsi. 
				
				Şimdi Pazar günü oynanacak maç için şakacı ihtiyarın planlarını 
				merak ediyorum ben de herkes gibi. 
				 
				
				
				
				Bal mı, bilinç mi bu maçta ortaya çıkar umarım?
				 
		
		
		
		
		Bu konu ile ilgili yorum 
		yapmak için tıklayın.
				
				
                
                Özel Malta 
                Milli Maçı Fatih Terim ve Olaylar 
                Özel
               
                
                  ve 
                  Beklenen Dosya; 
                  Fatih Terim Dosyası, Fatih Terim video,
                  Fatih Terim 
                  ile ilgili tüm ayrıntılar..
                  Fatih Terim Dosyası >
               
 
              » 
                 Tekince 
                Anasayfa
            
              
              
             
                
              Yazarlar |  
              Özel Futbol Dosyaları |  
                
              Futbol Videoları
                
               Uydu 
              Maç Yayınları |   
               
              Canlı Radyo Yayını 
              ve Konuşamadıklarımız
                
              Dünya Kupası Özel 
                
              |   
              Çok Özel Röportajlar 
              |   
               Tekinoktay 
              Özel
            
 
              
				
