Transfer haberlerinin tavan yaptığı şu son günlerde
kimin eli kimin cebinde bilene aşk olsun! Hani iş
sadece iç transferle kalsa bir nebze eyvallah
diyeceğim ama bizim acar muhabirlerimiz sağ
olsunlar, Avrupa’nın da altını üstüne
getirdiklerinden artık bu haberler için sağlam mide
gerekiyor. Öyle ki; bir zamanlar Andriy
Shevchenko’nun güzeller güzeli eşi Kristen Pazik’in
“Hadi Sheva, bizi İstanbul’a götür” şeklindeki
yalvarış haberlerini bile arar olduk!
Yaklaşan ara transfer döneminin etkisindendir,
geçelim bir kalem diyeceğim ama gerçek olan şu ki;
bizde her mevsim bahar. Bir de, Anadolu’dan bir
takım biraz palazlandı mı eyvah eyvah! Okuduğunuz
haberlere inanacak olsanız, bütün takımın İstanbul’a
taşınması an meselesi sanırsınız. Misal, Sivasspor.
2 senedir takımın yarısını İstanbul takımlarına
yakıştırdılar, hala da yakıştırıyorlar. Nafile, çivi
bile sökemedi kimse.
Malum, bizim memlekette işler kötü gitmeye
başladığında senaryolar hazırdır. “O gidecek, bu
gelecek” kabilinden şeyler bunlar. Mesela bu
haberler vesilesiyle Skibbe tam 30 kere gönderildi
Galatasaray’dan! Keza, Aragones de bir o kadar bavul
toplamıştır Samandıra’da… Mustafa hoca dua etsin,
Sayın Demirören’in Luce aşkı bu günler pek
depreşmiyor. Yoksa daha dün geldi filan anlamaz
koyar kapının önüne (Tazminatıyla değil mi
kardeşim?).
Neyse, bu konu çok su kaldırır, ben yine öze
döneyim. Geçtiğimiz günlerde Morgan De Sanctis
hakkında bilgi isteyen birisiyle tanıştım. Kendisi
Carlos Yagüe adında İspanyol bir gazeteci.
Galatasaray’ın Sevilla’dan kiraladığı İtalyan kaleci
için kulüplerden pek bilgi alamayınca en iyisi
Türkiye’den bir gazeteciyle konuşayım deyip benimle
irtibat kurmuş. Ben de bildiğim kadarıyla konuyu
anlattım ve daha detaylı bilgi alabileceği bir
adresle temasa geçmesini sağladım. Bu arada
kendisini yakalamışken bazı transfer bombalarını(!)
da sormadan edemedim. O’na, ilk önce Türkiye’de uzun
zamandır konuşulan, zaman zaman da medyada yer bulan
Nihat Kahveci-Daniel Güiza takasını sordum. Cevap
çok net oldu. “Kesinlikle YALAN”. Nihat’ın
Villarreal’den ayrılmasının şimdilik imkânsız
olduğunu, çünkü O’nun orada fantastik bir hava
yakaladığını anlattı. Ayrıca her geçen sene üzerine
koyarak oynayan bir oyuncunun İspanya’yı terk
etmesinin hiç de mantıklı olmayacağını söyledi. Yani
anlaşılan, Nihat’ı Türkiye’de görmek isteyenlerin
birkaç sezon daha beklemesi gerekiyor. Zaten Selçuk
Manav’ın Nihat’la yaptığı söyleşide de bu açıkça
anlaşılıyordu. (Carlos ile konuşmamız daha önceydi
ancak yazmak bir türlü kısmet olmadı)
Peki ya Aragones dedim? O’nun da İspanya’ya, hatta
Real Madrid’e döneceği söyleniyordu deyince epeyce
güldü. Real’in Aragones’i hiçbir zaman düşünmediğini
çünkü Atletico Madrid’li olan birisinin kolay kolay
Real Madrid’e kabul edilmeyeceğini söyledi. Her ne
kadar futbolculuğu döneminde Real’de top oynamış
olsa da aradaki rekabet Aragones’in bu transferini
imkânsız kılıyordu. Bizim bunları konuştuğumuzda
Real Madrid henüz Schuster’i kovmamıştı. Buna rağmen
Carlos, “Schuster bugün yarın evine döner, yerine
gelecek kişi ise mutlaka bir İspanyol olacaktır. Bu
isim, ya Benfica’nın hocası Quique Sanchez olur ya
da Tottenham Hutspur’dan Juande Ramos.” dedi ve
söyledikleri aynen çıktı.
**********
Türlü türlü transfer haberlerinin yapıldı bugünlerde
size şöyle ağız tadıyla bir transfer haberi
veremediğimin farkındayım. Ama onun yerine yurt
dışında haber yapmak isteyen bir gazetecinin nasıl
davrandığını anlattığım için mutluyum. Umarım
hepimizin kulağına küpe olur. En çokta gazetelerin
spor müdürlerine…