İkinci Fatih
Terim Dönemi
Hürser Tekinoktay
04 Ağustos
2005
Fış
Fış Kayıkçı !
Yaklaşık bir hafta sonra artık Dünya
Üniversiteler Olimpiyatları diye adlandırılabilen Universiade
2005 Oyunları İzmir'de başlıyor.
Birkaç gün önce de Universiade 2005'e Hazırlık ve Düzenleme
Kurulu Toplantısı yapıldı. Bu toplantı sonrası Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, "İzmir'in Üniversaide
2005'e hazır olduğunu basına açıkladı.
Buraya kadar her şey güzel ama bu oyunlarda
komitemiz tarafından tekvando'nun seçilip Ata sporumuz olan
Binicilik'in tercih edilmemesi ilginç değil mi?
Diğer taraftan Olimpiyatlar için çok
önemli bir branş olan kürek yarışlarının da organizasyona
dahil edilmemesine bir çok kişi hayret etmekte.
Ancak onda da şaşılacak bir şey olmaması
lazım.
Biraz evveline gidersek İstanbul'a
davet edilen Uluslararası Olimpiyat Komitesi denetçilerinin
kendilerine gösterilen Küçük ve Büyük Çekmece göllerindeki
dalga yüksekliklerini öğrendikleri zaman ‘‘bizimle dalga mı
geçiyorsunuz ‘‘dediklerini hatırlarız.
Rahmetli Sinan Erdem'in de kürek parkuru yüzünden ‘'rezil
olduk'' demesi hala kulaklarımızda.
Beyoğlu Belediye Başkanı iken Anakent
Başkanı olduğum gün Haliç'i uluslar arası kürek yarışlarına
açacak parkuru yapacağım diyen Kadir Topbaş'ın projesi ne
durumda bilinmez ama Feshane Kültür Bakanlığına devredildiğinden
beri Haliç'in artık eski sprint parkuru bile kürekçiler tarafından
kullanılamıyor.
Ve Haliç 2 yıldır sadece kayıkçılar tarafından kullanılan
küçük yarışların bile yapılamadığı bir yer haline geldi!
''Futbol Maçları Tehlikeli ve Gidilmesi
Yasaktır''
Önceki gün Futbol Federasyonu Başkanvekili
Şekip Mosturoğlu, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın kendi
aral arında yapacakları maçlara rakip takım seyircilerinin
alınmayacağını açıkladı.
Türkiye'de futbol kalitesi ve çizgisi
zaten giderek düşmektedir. Önceleri Şampiyonlar Ligine 2 takımımız
direk katılırken artık biri ön eleme oynuyor.
UEFA'ya 4 takımımız giderken artık 2 takımımız katılabiliyor.
Futbol maçlarına giderek ilgi azalıyor ve seyirci sayısı düşüyor.
Türkiye Ligindeki 10 maçın seyirci sayısı Avrupa'nın çoğu
liginde sadece 1 maçta elde ediliyor.
Naklen yayın ihalesini alan kuruluş bu işten zarar ediyor.
Futbol maçlarını TV'den seyretmenin maliyetleri diğer ülkelere
göre yüksek.
Futbol kalitesi böyle düşerken stadyumlara
seyirci çekeceğimize futbolseverlere stadyumları yasaklamak
başka hangi ülkede var acaba?
Sorun Kulüpler ve İl Güvenlik Teşkilatlarının
ortak bir güvenlik organizasyonu yapamamaları ve bedava verilen
biletler değil mi?
Yoksa Atatürk Olimpiyat Stadındaki
silah ile vurulan kişiyi rakip takım Everton taraftarları
mı vurdu?
Bu yasaklamayı yapanlara sormak lazım
acaba siz bir Boca Juniors-River Plate veya bir Roma-Lazio
Derbisi seyrettiniz mi?
Böyle bir uygulamadan sonra olaylar
yine olursa ( Ki İnönü stadyumunda olan Cinayet rakip takım
taraftarı tarafından işlenmiş değildi!) Futbol Federasyonunun
reklâmlarındaki Lütfen logosunun yanına ‘'Futbol Maçları Tehlikeli
ve Gidilmesi Yasaktır''diye yazacak mısınız?
II. Fatih Terim Dönemi
Avrupa Futbol Endüstrisinin yıllık
finansal hacmi 2000'li yılların başında 7 Milyar Euro'yu geçmiştir.
490 Milyon Dolar sadece Şampiyonlar
Liginin kulüplere yıllık ödediği gelir dağılımıdır.
Bu hacimden toplam 9 kez katılan Galatasaray,
85 Trilyon Türk Lirası gelir elde etmiştir.
Ama gelinen nokta çok ilginçtir. Yaklaşık
70 Milyon dolar gelirin yarısına yakını II. Fatih Terim'in
döneminde transfere harcanıp gitmiştir.
Hiç bir kaynak yaratılmadan harcanılan dolarlar Felipe, Revivo,
Prates, Christian, Saar, Pinto, Lukunku, Frank De Boer, Liverpool'dan
alınan Xavier'ler ve diğerlerine gitti. Hem de hiç biri paraya
çevrilmeden!
Sonuçta gelinen nokta 150 Milyon dolar
borç ve taksidi ödenemediği için elden kaçan genç yıldız Ribery!
Şimdi de 32 yaşında bir oyuncuya Beşiktaş'ın
4,3 Milyon Doları bonservis olmak üzere 7,6 Milyon Dolar verildiğini
görünce; keşke ulusal kaybımızın II. Fatih Terim'in dönemindeki
miktarda kalsa dememek elde mi?
Fatih
Terim Dosyası
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|