Çok değil,
daha bir sezon öncesine kadar Beşiktaş Futbol
Takımı’nın üçte birinden fazlasını İbrahimler
oluştururdu.
Sağda İbrahim, solda İbrahim, ortada İbrahim,
ileride İbrahim. Bir nevi İbrahim enflasyonu.
Hani elinizde iki tane filan olsa büyük-küçük diye
adlandırabilirsiniz ama kadroda dört tane İbrahim
olunca tarifi çok zor oluyor.
70′li yıllarda benzer bir sıkıntıyı Bursaspor da
yaşamıştı. Takımda bulunan iki Sedat’ın üzerine bir
üçüncüsü olan Sedat Özden (Sedat 3) gelince, çareyi
rakamlara dökmek yoluyla bulmuştu yeşil-beyazlı
ekip.
Artık devir değişti ve en sonunda futbolumuz soyadı
gerçeğini kabul etti.
Cumhuriyet devrimlerinin en önemlilerinden birisini
bunca yıl görmezlikten gelen, elbette futbolun
kendisi olamazdı.
Belki bir türlü geliştiremediğimiz birey-toplum
ilişkisi, belki de o zamanlar adı henüz endüstriyel
futbol köleliğine çıkmamış olan “topçuluk” kavramı,
Sedat Özden’e Sedat 3, Mehmet Oğuz’a da Büyük Mehmet
dedirtmişti bizlere…
Neyse ki; bu sınıflandırmalar son zamanlarda
unutuldu. Artık oyuncuları soyadıyla anmaktan
gocunmuyoruz. Bu vesile ile Kazım Kanat ağabeyime de
saygılar olsun…
Beşiktaş’a geri dönelim dilerseniz.
İbrahimler dörtlüsü içinden ayrılık şarabını ilk
içen İbrahim Akın olmuştu geçen sene. Futbolcu
olmadan evvel İstanbul Belediyesinde kadrolu olarak
işe girmek ister miydi bilmem ama kader O’nu bir
şekilde Belediye emekçisi yapıvermişti.
Ardından da “Sözleşme yenilemeyi unuttukları”
İbrahim Kaş’ı yitirdi Beşiktaş kulübü! Hem de öyle
Belediye takımlarından biriyle değil, La Liga’nın
Getafe takımıyla anlaştı İboların en genci.
Olsun varsın, zararı yoktu bu gidişlerin. Zira, daha
elinde iki tane kapı gibi İbrahim’i vardı Kara
Kartal’ın.
Üstelik her ikisi de kaptan olmuşlardı 105 yıllık bu
ulu çınarda…
Tarih onlara bu sayede Şeref Beylerin, Şair
Kazımların, Baba Hakkıların, Şükrü Gülesinlerin
“futbol makamlarına” ortak olma şansı tanımıştı.
Derken bir gün duyduk ki; artık Beşiktaş’ta İbo
kalmamış!
Sebep?
Terlik vakası… Komik ama maalesef gerçeğin adı bu.
105 yıllık geleneğin kaptanları, bir çift terlik
yüzünden birbirlerini öldüresiye dövmeye kalkmışlar.
Bütün takımın önünde, hatta yöneticilerin yanında
oluyor bütün bunlar.
Konu hakkında çok şey yazıldı. Kimine göre yönetim
haklı, kimine göre ise olay fazla abartıldı.
Artık takdir Beşiktaş camiasınındır.
Özellikle son yıllara damgasını vuran(!) Yıldırım
Demirören ve ekürisi Sinan Engin Beyler, böylesine
bir cezayı uygun gördüklerine göre mutlaka bir
bildikleri vardır.
Bu saatten sonra gidenlerin geri dönmeyeceğini
varsayarak, her iki İbrahim’e de naçizane birkaç
önerim olacak.
1- En iyi dostluklar, büyük kavgalarla başlarmış
geyiğinden yola çıkarak, ailecek sizin TV’lerde
öpüşüp barışmanızı bekliyoruz.
2- Bu devirde marka olmak kolay şey değil. Madem
Beşiktaş gibi bir kulüple marka olamadınız, en
azından bu terlik vakasını iyi değerlendirin. Ortak
sermayeyle üreteceğiniz bir terlik eminim çok
satacaktır. (Parmak arası fena revaçta)
3- İlk araklama sloganınız da benden olsun bari.
“Çifter çifter İbo giyin”