Beşiktaş, 
			Ergenekon, Gordon Schildenfeld, Anthony Seriç, Matias Delgado, Türk 
			Futbolu, Erdoğan, Başbakan
				
				
               
 
              	
               
                  
		
		Erkut Tekin
				 
			
			27 Ocak 2009
				 
				 
                
 
                  
            
			
			
			Beşiktaş'ın sorunu tamamen psikolojik
			 
			
			 
			
			Sayın Başbakan’ın memlekete yaptığı hizmetler saymakla bitmiyor. 
			Dalga dalga büyüttüğü “Ergenekon” sevdasından tutun da, uzman doktor 
			edasıyda koyduğu teşhislere kadar hepsi ayrı bir değer!
			
			İçlerinden en çok neyi beğendin diye sorarsanız eğer “Hamdolsun, 
			teğet geçti” saptamasını tek geçerim. Ama hakkını vermek gerekiyor, 
			diğerleri de hiç fena sayılmazdı. Örneğin, krizin Türkiye ayağını 
			tespit ederken “Tamamen psikolojik” şeklinde ahkam kesmesi, Sayın 
			Başbakan’ın bilmediğimiz bir yönünü daha öğrenmemize vesile oldu. 
			Meğer koltuğunun altındaki karpuzlardan birisi de 
			“Ruhbilimcilikmiş”. 
			
			Binlerce işçi işinden olmuş, yüzlerce irili ufaklı işletme kepenk 
			indirmek zorunda kalmış ama bunların hepsi psikolojikmiş! Bak sen 
			Allah’ın işine. 
			
			Dahası kendisi verdiği bu tip dersler sayesinde ufkumuzu da açıyor. 
			Başbakan, önderlikte de bir numara yani. Fazla uzatmadan konuyu 
			bağlayayım. Zaman zaman Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün içinde 
			bulunduğu sıkıntıları dilim döndükçe sizlerle paylaşmaya 
			çalışıyorum. Hata sırf bu yüzden kimi okurların “taciz” kokan 
			eleştirilerine bile alıştım diyebilirim.
			
			Ancak kulüple ilgili duyduğum her şey öyle negatif ki; istesem de 
			pek olumlu yazılar yazamıyorum. Sezon başı yaşanan terliksi 
			kaptanların olayı, İbrahim Kaş’ın elden uçması, Gordon Schildenfeld 
			ve akabinde yapılan Anthony Seriç transferleri, Ertuğrul Sağlam’ın 
			yollanıp Mustafa Denizli ile anlaşılması, Sinan Engin’in varlığı, 
			Fulya Projesi'ndeki usulsüzlükler, Yusuf Şimşek transferi için 
			izlenilen yol (Koray Avcı, Burak Yılmaz ve Fahri Tatan’ın köle 
			ticareti yaparcasına yollanılması henüz unutulmamışken şimdi de 
			Aydın Karabulut ve Ayhan Tuna Üzümcü için aynı yolun izlenmesi) ve 
			en son olarak da Matias Delgado’nun sponsor firmadaki haklarının 
			uçuk sayılacak bir para karşılığında geri alınması!
			
			Bakın, bu saydıklarımın hepsi 2008-2009 futbol sezonu içerisinde 
			gerçekleşti. Son 10 sezonda sadece bir şampiyonluk yaşayan (100. yıl 
			da) bu koca camianın uyanışa geçmesi için başına daha ne gelmesi 
			gerekiyor? 
			
			Israrla kötü yönetilen Beşiktaş’ın haklarını korumak için artık 
			Beşiktaşlıların bir şey yapabileceğine ilişkin inancım tamamen yok 
			oldu. Medya içinde Beşiktaşlı olmayan insanlar dahi artık Yıldırım 
			Demirören gitmeli cümlesini yüksek sesle söylerken gerçek 
			Beşiktaşlıların çoğunun 3 maymunu oynamaları sizce de garip değil 
			mi?
			
			Tüm bu yaşananlara rağmen kendisinden başka herkesi suçlayan Başkan 
			Demirören’in büyük resme bir kere daha bakmasını istiyorum. Ve ona 
			şöyle sesleniyorum. Eğer söylediğiniz gibi bu ülkede iki takımlı bir 
			lig yaratılmak isteniyorsa, bunun tek müsebbibi sizsiniz Sayın 
			Başkan! Suçu kendinizde aramanızın zamanı geldi de geçiyor. 
			
			Aksi takdirde geriye kalan tek yolu kabul etmek zorunda kalacağız 
			ki; (Başbakan’ın kulakları çınlasın) o da Beşiktaş’ın sorununun 
			tamamen psikolojik olduğudur. 
			
				
				» 
                 Tekince 
                Anasayfa
				 
            
               
              
					 
					
					
					Yazarlar |
					
					Özel Futbol Dosyaları | 
					
					
					Futbol Videoları 
					| 
					Futbol Haberleri
					
								
 
					
					
					Canlı Radyo 
					Yayını ve Konuşamadıklarımız 
					| 
					
					Dünya Kupası 
					Özel
 
					
					
					Çok Özel Röportajlar 
					
					 
					|  
					
					Tekinoktay Özel |  
                      
						
						
						2007 Yılı Oskarları
						
								
 
					
					
					Uydu Maç Yayınları |
					
					The Best Of
 
				 
                    
					
