Galatasaray,Fenerbahçe, Emre 
				Belözoğlu, UEFA Şampiyonluğu, FIFA, 2008 Avrupa Şampiyonası, 
				Grup Elemeleri
				
               
 
              	
               
                  
		
		Erkut Tekin
				  
                 
                  
                 05 Haziran 2008
 
				 
				
				Babası da Fenerliymiş
				  
				
				
				
				Flaş, flaş, flaş…
				
				Duyduk duymadık demeyin. Eski Galatasaraylı, yeni Fenerbahçeli 
				Emre Belözoğlu’nun aslında Fenerbahçeli olduğu ortala çıktı. Vay 
				anasını Sayın Okurlar!
				
				Desenize, Galatasaray camiası olarak yıllarca koynumuzda bir 
				yılan beslemişiz. Aslında bunun böyle olacağı belliydi. Hep 
				söylüyorum, Galatasaray alt yapısında acayip bir vurdumduymazlık 
				var.
				 
				
				
				
				Zamanında oyuncuların genetik yapısı incelenmezse, kafa çapı 
				ölçülmezse, bilekten kan alınıp sarı kırmızı mı diye bakılmazsa 
				böyle olur işte!
				
				Hadi, hiç bir şey bilmiyorsunuz, açın pipisine bakın en azından 
				(Fanatik gazetesinin reklâmlarında öyle anlaşılıyordu). 
				 
				
				
				
				Üstüne üstlük Emre’nin babası da Fenerbahçeliymiş. Rıdvan Dilmen 
				ve antu.com’un yorumlarına göre, transferin en özel tarafı da bu 
				olsa gerek.
				
				***
				
				Belözoğlu transferinin ardından yazılanların derinliğine bakar 
				mısınız? Yok, babası şu takımı tutuyormuş, yok kendisi beşikten 
				Fenerliymiş.
				
				Emre Belezoğlu, Galatasaray’dan ayrılalı yedi yıl olmuş. 16 
				yaşındayken A takıma yükselen, dört lig ve bir UEFA şampiyonluğu 
				gören bu genç adam, İtalya ve İngiltere liglerinde top 
				koşturduktan sonra şimdi de Fenerbahçe forması giyecek. İşin 
				bütün özeti budur.
				
				Lakin, böyle önemli bir transferi sırf tiraj ve intikam 
				mantığıyla süzenlerin klasik tavrını izliyoruz yine. 
				 
				
				
				
				Hem de en aklı başında geçinenler dahi bu yanlışa düşüyorlar. 
				Taraftar forumları alev almış gidiyor. Hem Galatasaray, hem de 
				Fenerbahçe tarafı ne söyleyeceğini şaşırmış durumda.
				
				Kabul etmeliyiz ki Emre çok iyi bir futbolcu. Her ne kadar, yurt 
				dışında geçirdiği yedi yılda hayal kırıklığı yaratsa da, o hala 
				gerçek bir yetenek. Oyun zekâsı, çabuk düşünmesi, yaratıcılığı 
				onun artıları. Ama ya eksileri?
				
				Ekmeğini gazetecilikten yiyenler, bu oyuncunun sülâlesinin hangi 
				takımı tuttuğunu yazacaklarına, daha düne kadar topyekûn 
				eleştirdikleri tavırlarını haber yapmalıydılar.
				
				Özellikle İsviçre maçından sonra yaptıkları, Emre’nin 
				Türkiye’deki sempatisinin hızla azalmasını sağlamıştı. 
				 
				
				
				
				Bu olay sonrası, FIFA tarafından sorguya çekilmesinin hemen 
				üzerinden bu seferde Everton maçında ırkçı söylemlerde bulunduğu 
				iddiasıyla İngiltere Futbol Federasyonu tarafından sorgulandı.
				 
				
				
				
				İlkinden altı maç ceza alan Emre, diğer sorgulamada kanıt 
				yetersizliğinden zor belâ paçayı sıyırabildi.
				
				Belözoğlu’nun vukuatları bunlarla da kalmadı. 2008 Avrupa 
				Şampiyonası Grup Elemelerinde karşılaştığımız Macaristan maçı 
				sonrası, basın tribününe doğru yaptığı malûm hareket, zaten 
				azalan Emre sevgisini bir anda sıfıra indiriverdi.
				
				Spor kamuoyunun, bu olay sonrası ortak kanısı Emre’nin ceza 
				alması yönündeydi ama O’nu bir sonraki maça kaptanlık bandıyla 
				görenler, medyanın da kimi zaman mağlup olabileceğini anlamış 
				oldular. 
				 
				
				
				
				Çünkü süregelen alışkanlıklardan birisi de meydanın 
				gündemi dilediği gibi şekillendirmesiydi. 
				 
				
				
				
				Ama olmadı. Hem de bu “mahalle baskısı” ilk defa bu kadar 
				doğruyken olmadı ve biz yenildik. Aslında bu mağlûbiyet Emre’ye 
				karşı alınmamıştı. Asıl galip gelen “manevi babam” dediği Fatih 
				Terim’di!
				
				Ne gariptir ki; Emre’nin Fenerbahçe’ye transferindeki kilit 
				isimlerden biri de yine Fatih Terim oldu. Zaten hemen ardından 
				da haber bültenlerimize “Terim, Kadıköy yolunda” şeklinde 
				bilgiler düşmeye başladı. 
				 
				
				
				
				Bana göre bu söylentiler hiçte asparagas değil. Sayın Terim ve 
				Başkan Yıldırım bu söylentileri kesin bir dille reddetseler de, 
				Fenerbahçe camiası bu yakınlaşmanın kritiğini yapmaya çoktan 
				başladı.
				
				Gelelim işin taraftar boyutuna. Emre’nin Galatasaraylıların 
				gönlündeki yeri çok özeldi. Her ne kadar Inter’e gidişi 
				esnasında bedelsiz ayrılması çok tartışılsa da ve adı sık sık 
				“Fettullah’cı” olarak anılsa da, aradaki sevgi bağı bir şekilde 
				var olmaya devam etmişti. 
				 
				
				
				
				O yüzden kimse bu transferin hemen 
				hazmedilmesini beklemesin. Duyulan kızgınlık ancak zamanla 
				hafifleyecektir.
				
				Herkes bilmelidir ki; bu tip yer değiştirmeler hep vardı ve hep 
				var olacak. Zaten Emre’de Fenerbahçe’ye Galatasaray’dan gitmedi. 
				O sadece, Galatasaray forması giydikten sonra Fenerbahçe’ye 
				geçen 30. futbolcu olarak tarihteki yerini aldı o kadar.
				
				Şimdi, büyük bir takımdan, bir başka büyük takıma geçerek yoluna 
				devam edecek. Umarım o yolda bütün sporseverleri mutlu edecek 
				işler çıkartır.
				
				NOT: Emre Belözoğlu, hepimizin yaşayabileceği talihsiz bir kaza 
				sonucu bir insanın ölümüne neden olmuştu. 
				 
				
				
				
				Bu olayın ardından 
				tribünlerden “Katil Emre” diye bağırıp, pankart açan kimi 
				Fenerbahçe seyircisi, bakalım Emre’yi şimdi nasıl bağırlarına 
				basacaklar?
				
 
				
				» 
                 Tekince 
                Anasayfa
				 
            
               
              
					 
					
					
					Yazarlar |
					
					Özel Futbol Dosyaları | 
					
					
					Futbol Videoları 
					| 
					Futbol Haberleri
					
								
 
					
					
					Canlı Radyo 
					Yayını ve Konuşamadıklarımız 
					| 
					
					Dünya Kupası 
					Özel
 
					
					
					Çok Özel Röportajlar 
					
					 
					|  
					
					Tekinoktay Özel |  
                      
						
						
						2007 Yılı Oskarları
						
								
 
					
					
					Uydu Maç Yayınları |
					
					The Best Of
 
				 
              
				
