Adnan Polat, Galatasaray SK, Kurtlar Vadisi, Özhan Canaydın, Ali 
				Sami, Galatasaray Lisesi Mezunları, İspanya, Prensa ajansı, 
				Camilo Rueda Navarro
				
               
 
              	
               
                  
		
		Erkut Tekin
				  
                 
                  
                 05 Nisan 2008
 
				 
				
				Adnan Polat'a Düşen Zor Görev
					
                  
               
				
				 
				
				
				
				Nihayet Galatasaray SK, olağan kongresini tamamlayarak 33. 
				başkanını Adnan Polat olarak ibra etti.
				
				Kongrenin sonuçlanmasıyla birlikte, birkaç yazı önce kaleme 
				aldığım “Kurtlar Vadisi…Galatasaray” başlıklı yazıya istinaden, 
				bazı dikkatli okurlarımız mail yoluyla sorular sormuşlar bana.
				
				Haklı olarak, “Hani Adnan Polat, Galatasaray’a başkan olamazdı?” 
				diyorlar.
				
				Evet, teorik olarak yanıldığım doğrudur. Lakin yazının bütününe 
				baktığınızda, bunun kongre öncesi yaşanan “Bizans Entrikalarına” 
				dayanarak üretilmiş bir fikir olduğunu anlamanız gerekirdi.
				
				Yazıda değerli delegelere, “Maşa olmaktansa, görevinizin hakkını 
				veren üyeler olun” dediğim de doğrudur. 
				 
				
				
				
				Ama bunu yaparken ne bir adayın ismini parlattım ne de 
				karaladım. Sadece Adnan Polat da bu işi en az Özhan Canaydın 
				kadar iyi yapabilir dedim!
				
				Şimdi başkan Adnan Polat’tır ve tüm Galatasaraylılar bu minvalle 
				takımına sahip çıkmalıdır.
				
				Bu sahip çıkma, şakşaktan farklı olarak, eksikleri kapatma ve 
				hataları düzeltmede yol gösterme şeklinde olmalı ki amacına 
				ulaşsın.
				
				Ben, Galatasaray’daki sıkıntının ekonomik bazdan ziyade, 
				kurumsal yapıdaki statükocu zihniyette olduğuna inanıyorum. 
				
				Hakikaten de öyle. Hala ısrarla aynı şeyi söylüyorum. 
				Galatasaray’ı kitlelere sevdiren Galatasaray Lisesi değildir. 
				 
				
				
				
				O lisenin bir sınıfında, Ali Sami Bey’in kurduğu Galatasaray SK 
				ve de özellikle Galatasaray Futbol Takımıdır.
				
				Ancak statükocu her yapıda olduğu gibi Galatasaray’da bunun 
				sancılarını çekiyor. Mevcut tüzüğü gereği milyonların sevgilisi 
				olan bir kulüp, kendini Galatasaray’a ait hissedenlerden çok, 
				“özel bir azınlığa” açık olduğundan, ister istemez birçok 
				eleştiriye maruz kalıyor.
				
				Ne mutlu ki, seçimden bir gün önce Galatasaray Lisesi Mezunları 
				Derneğindeki toplantıda bir grup genç liseli, yaptıkları 
				çalışmada “Galatasaray herkesindir” demeyi bildiler. Güzel bir 
				gelişme bu.
				
				Şimdi başkan Polat, ivedilikle tüzükteki bu ayrımcılığı 
				gidermenin peşine düşmelidir. 
				
				Çünkü bunun yansımaları öyle olumsuz ki, alaylı diye tabir 
				edilen Galatasaraylıları derinden yaralıyor.
				
				Hemen bir kaç örnek vereyim. 
				
				Geçen yıl İspanya’nın Prensa ajansı, yaptığı bir araştırmayla, 
				“Galatasaray, aristokratların ve zenginlerin kulübüdür, 
				Fenerbahçe ise alçak gönüllülerin ve halkın takımıdır” şeklinde 
				bir sonuç yayınlanmıştı. 
				 
				
				
				
				Bu araştırmayı yapan Camilo Rueda Navarro, bir şehir efsanesini 
				ete kemiğe büründürerek, Galatasaray’ın belli bir özetini 
				çıkarsa da, günümüzde böyle bir sınıfsal farkın kalmadığını 
				herkes biliyor. 
				
				Yine başka bir önemli kaynak olan, www.footballderbies.com adlı 
				site ise Galatasaray-Fenerbahçe derbisini şu anda 8,6 puan ile 
				dünyanın en önemli şehir derbisi olarak ilan etmiş durumda. 
				 
				
				
				
				Bu sadece iki takım taraftarlarını değil tüm futbol severleri 
				memnun eden bir rekabet. 
				 
				
				
				
				Ancak iç linklerde, takımların 
				profillerini özetlerken tıpkı Camilo Rueda Navarro’nun 
				söylediklerine benzer şeyler kullanılmış olması, Galatasaray 
				taraftarlarının hiç ama hiç hoşuna gitmiyor.
				
				Bu ve benzer yorumları yerli ve yabancı birçok kaynakta bulmak 
				mümkün. 
				
				Yani mevcut statüko öyle bir hal almış ki, futbolun 
				sosyolojisiyle ilgilenenler dahi, Galatasaray’ın tabanıyla olan 
				ilişkisini sorgular hale gelmişler.
				
				Oysa gerçek bu mu? Galatasaray’daki aristokrat ve zengin kesimin 
				sayısı, kendini Galatasaray’a ait hissedenlerin içinde çoğunluğu 
				oluşturabilir mi?
				
				Elbette hayır, Aklıselim tüm sarı kırmızılılar bilirler ki, lise 
				ve aristokrasi Galatasaray’ın zenginliğidir. 
				
				Ama sadece bu kadardır. Daha ötesi olduğunda, şimdiki durum 
				ortaya çıkar ve bu da fevkalade sakıncalıdır.
				
				Kulübün kapıları taraftarlarına açılmadan, bu sıkıntıyı ortadan 
				kaldırmanın imkânı yok.
				
				Şimdi Rönesans öncesi tartışılan klasik soruyu günümüze 
				uyarlayıp, cevabını verme zamanıdır.
				
				Galatasaray, aristokrasi için midir, yoksa Galatasaray, halk 
				için midir?
				
 
		
		
		
		
		Bu konu ile ilgili yorum 
		yapmak için tıklayın.
				
				
                
                Özel 
				Malta Milli Maçı Fatih Terim ve Olaylar 
                Özel
               
                
                  ve 
                  Beklenen Dosya; 
                  Fatih Terim Dosyası, Fatih Terim video,
                  Fatih Terim 
                  ile ilgili tüm ayrıntılar..
                  Fatih Terim Dosyası 
				>
               
 
              » 
                 Tekince 
                Anasayfa
				
              
               
             
             
              
					 
					
					
					Yazarlar |
					
					Özel Futbol Dosyaları | 
					
					
					Futbol Videoları 
					| 
					Futbol Haberleri
					
								
 
					
					
					Canlı Radyo 
					Yayını ve Konuşamadıklarımız 
					| 
					
					Dünya Kupası 
					Özel
 
					
					
					Çok Özel Röportajlar 
					
					 
					|  
					
					Tekinoktay Özel |  
                      
						
						
						2007 Yılı Oskarları
						
								
 
					
					
					Uydu Maç Yayınları |
					
					The Best Of
 
					 
				
