Hani hep 
							söylenir ya, “İnsan ömrü denilen şey kısacıktır” 
							diye, Hasan Doğan’ınki işte aynen öyle oldu… 
							Sadece 143 gün…
							
							Yaşadığı 52 yılın kısalığından bile kısa kaldı 
							aramızda. Daha ağız tadıyla övemeden, ya da kızıp, 
							eleştiremeden göçtü ve gitti…
							
							Yaşasaydı eğer, muhtemelen ikinci şıkkı seçecektik 
							sert yazılarımızda. Kızıp, eleştirecektik 
							mürekkebimiz yettiğince. Oysa hazırda beklettiğimiz 
							yazıları, daha kalemlerimizin şarjörlerine bile 
							sürememiştik!
							
							Futbolun “Siyasal ağabeyi” vermedi o fırsatı 
							bizlere…
							
							AKP ile ilişkisini, Ramsey ile olan akrabalığını, 
							Terim’in yüksek kontratını, bilet yolsuzluğunu ve 
							hatta abartılı primleri dökemedik kâğıtlara.
							
							Hani Fatih Terim demişti ya bizlere, “70. dakikadan 
							sonra yazılarınızı yırtıp attınız” diye, bu da aynen 
							ona benzedi galiba.
							
							143. günden sonra yırttık attık yazılarımızı!
							
							Böyle bir günde, bunları yazmanın ne âlemi var diye 
							sormayın bana.
							
							Makul bir sebebim var kendimce…
							
							Ölümlerin ardından dahi dürüst olmayı bilmek lazım.
							
							Eminim yaşasaydı eğer, başkan da böyle olmamızı 
							isterdi.
							
							Yoksa diğeri çok kolay…
							
							Satır araları ve kulislerde bel altından 
							çalışanların, cenazede akıttıkları gözyaşlarına 
							aldanmayın siz.
							
							Onların birçoğu, yapış yapış olmuş medyanın yalancı 
							yüzüydü.
							
							Bir cenaze…
							
							Bir “Maskeli balo”…
							
							Demek istiyorum ki; maskeler ağlamaz, insanlar 
							ağlar!
							
							AKP, Ramsey, Terim’in kontratı, bilet yolsuzluğu ve 
							primler…
							
							Hepsini çöpe attım gitti.
							
							Attım, çünkü Hasan Doğan, sadece bunlarla 
							özetlenebilecek bir insan değildi.
							
							O, projeleriyle, kurmayı istediği Futbol 
							Okullarıyla, sponsorlardan aktardığı gelirleriyle ve 
							belki de hepsinden önemlisi, çok uzun zamandır 
							özlediğimiz yönetim tarzıyla, yerine en çok 
							yakışanlardan biriydi.
							
							Umarım ki; Hasan Doğan’ı alıp giden bu ölüm, yerine 
							koyduğu şeylerle bizlere iyi insanlar olmak için bir 
							şans daha verir!
							
							O’da öyle olsun isterdi…
							
							Yaşam ve ölüm kardeşmiş.
							
							Başımız sağolsun…
 





 
 
              	

 
 
            