|
Hürser Tekinoktay
24 Ocak 2005
Zaman Aşımında ki Yen-Al
Kampanyası Önceki
gün F. Federasyonu Başkanı Levent Bıçakcı Ali Kırca'ya "Türk Futbolu bizden
önceki dönem kirlenmişti"diyerek cesur ve sorumluluk dolu bir açıklama yaptı
! Sadece Levent Bıçakçı değil sokaktaki insanlardan, süper ligde görev yapan
Teknik adamlara kadar uzun bir süredir herkes bunu biliyor ve yaşıyordu. Futbolseverler
de her platformda artık futboldan uzaklaştıklarını dile getiriyorlardı. Futbol
sektörü içinde kalması gereken dürüst insanlar bu sektörden kaçmaya ve görev almamaya
başlamışlardı. Uzun zamandır var olan bu çirkinliklere Ersun Yanal'ın adı da
nihayet karıştırıldı. Pazar akşamı Telegol Programında Ersun Yanal'ın ses dinleme
alışkanlıklarından tutun da, yüklü miktarda vergi kaçırmasına ve teşvik primi
dağıtmasına kadar bu işlerin içinde olduğu haberleri verildi. Gündemdeki çirkinlikler
ve teşviklerin hepsi neredeyse Ersun Hocaya mal edilmek üzere! Aynı daha önce
Aykut Hocanın İstanbulspor'una olduğu gibi ! Oysa DGM bant kayıtlarında salya
sümük hakem dilenip şike konuşmalarının baş aktörü hocalar şimdi aslanlar gibi
görevlerinin başında! Üstelik spor haberlerinde ve sayfalarında bir tek manşet
ve haber olmadan.Olanlar ile olmayanların arasında ufak bir fark var tabi. Birinde
Ersun Yanal ve Aykut Kocaman Hoca gibi arkaları boş olanlar, diğerlerinde ise
arkalarında etkili güçler olanlar ! İşin tuhafı haftalar önce Gençlerbirliği
Başkanının "Teşvik Primini" teşvik edip meşru kılmasına , gazetemiz
ve birkaç kişi dışında hiç kimse ses bile çıkarmadı ! Oysa şimdi Yen-Al kampanyası
bir coşkudur gidiyor ! Bir diğer ilginç taraf da DGM bant kayıtlarındaki salya
sümük ağlayan hocaların ve teşvik hareketlerinin neredeyse bir çoğunda merkez
üssün Ankara olması ! Bu da sanırız Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Haluk
İpek'in işini inşallah kolaylaştırır. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in "Soruşturmalar
sonunda çıkan netice kamuoyunu tatmin etmez ise o zaman Başbakanlık Teftiş Kurulunu
devreye sokarız"diyor.Ama insanları öncelikle F. Federasyonunun 67. maddesinin
değişmesi tatmin edecektir. Yoksa 67. maddenin dediği gibi "cezayı gerektiren
hallerin" zaman aşımı durumunun başlangıç tarihi; OLAYIN ORTAYA ÇIKTIĞI GÜN
değil, başladığı gün olursa ; aynı , 2003 yılı son haftasında oynanan İstanbulspor-Altay
karşılaşmasında bazı futbolcuların (isimleri rapor kayıtlarında vardır) takımları
dışında maddi menfaat temin ettiklerini Şike Tahkik Kurulu tarafından belirlenip
saptandıktan sonra dönemin Futbol Federasyonu tarafından "Hasır Altı"
edildiği gibi şike ve çirkin olaylar sürekli zaman aşımlarına uğratılıp gidecektir
! Biraz da Futbol Fenerbahçe bugün oynanacağı maç UEFA kupasında yoluna
devam etmek için son şansı. Şayet Christoph Daum bugüne kadar kendi oynattığı
sistemin çözemediği sistemsizliğini keşfeder ise Real Zaragoza maçı, Fenerbahçe
için UEFA kupasındaki son maçı olmayabilir. İyi takip edenler bilecektir ki
Christoph Daum meşhur 3-5-2 sinden ilk kez Fenerbahçe teknik direktörlüğünde vazgeçerek
liberosuz alan savunmasına geçmiştir.Daum bu değişikliği Güney Amerika'daki tatiline
borçlu olduğunu söylemiş ve Brezilya'daki 4-4-2 sistem anlayışını futbol vizyonuna
bu tatilde eklemiştir.Ancak Brezilya Futboluna özgü olan, orta alanın "baklava
şeklindeki" yayılışını kullanmak istemesine karşın oyunun merkezini kontrol
etmesi gereken üç kişinin ikisini çizgide kullanmaktadır. Ve merkezin yükü
bir tek Aurelio'ya dadır.Aurelio olmadığı zaman da burada Selçuk tek başına didinip
durmaktadır. Tuncay-Serhat ve Mehmet Yozgatlı oyunun merkezinde değil sürekli
kenarlarında kalan ofansif özelliklere sahip oyunculardır. C.Daum'un Brezilya
gezisinde keşfedemediği şey kanatları orta üçlünün kenarları değil ,4'lü savunmanın
bekleri kullanmaktadır. Aynı Cafu ve Roberto Carlos gibi ! Bu anlayış İstanbul'da
oynanan Zaragoza karşılaşmasında orta alanın kontrolünü sürekli İspanyollara bırakılıp,
sahanın her yerinde rakibin sanki fazla oyuncu ile oynuyormuş gibi bir görüntü
çıkmasına neden olmuştur. Oysa Zaragoza hafife alınacak bir takım olmadığını
daha birkaç ay önce Real Madrit'i Madrit'de 3-2 yenip Kral Kupasının alarak göstermişti. İspanyollara
karşı oyunun merkezinde tek kişi oynarken Kayserispor'a karşı Ümit Ozan'ı da Aurelio'nun
yanına monte edip merkezi kuvvetlendirmeye çalışması acaba sıkıntıyı çözmüş olmasından
mı kaynaklanmış..yoksa başka şeylerden mi bilinmez ! Teknik anlamda bilinecek
şeylerden biri Real Zaragoza gibi takımların 1-0 lık deplasman galibiyetleri bu
tip maçlarda avantaj sağlamayacak tehlikeli bir skordur. Ve Fenerbahçe'nin
her türlü galibiyeti, kendisini kupanın içinde bırakacaktır !
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar |