TFF, istanbul, futbolcu, yedek futbolcu, Barcelona,
Samuel Eto, Javier Saviola, Fenerbahçe, U21 dünya şampiyonu, u21
Erkut Tekin
22
Ağustos 2007
Yabancı Sınırı Değil Yönetici Sınırı Gerekli
Futbolu üç büyük İstanbul kulübünden ibaret sanan zihniyetler maalesef
senelerdir kalitesizliği önümüze kader olarak sundular. Vasatı aşamayan
bir yerli oyuncunun bile milyon dolarlardan kapıyı açtığı günümüzde
vasıflı yabancıları sınırlamak saçmalık.
BİA (İstanbul) - Geçen hafta verdiğimiz sözü tutarak yabancı oyuncu
sayısı hakkındaki düşüncelerimize devam edelim. Bildiğiniz gibi Türkiye
Futbol Federasyonu ( TFF ) 6+1 diyerek yedek kulübesi için yeni bir
kontenjan açtı.
Elbette "total futbol" anlayışında as futbolcu-yedek futbolcu ayrımı
yapmak doğru değil ancak futbolun değişmez gerçeklerinden biride ilk
11'de oynayanların en iyiler olduğudur. Eğer bir takımın yedek kulübesi
sahadaki 11'den daha kaliteliyse o zaman antrenörü eleştirmek gerekir.
Ülkemizdeki takımların yedek kulübelerine baktığımızda verdiğim bu
örneğin geçersiz olduğu ortada ama Avrupa'daki bazı "A sınıfı"
takımlarda zaman zaman bunu görebilmek mümkün. Tabii bunun da başlıca
sebebi antrenör-oyuncu uyuşmazlığıdır.
Örneğin geçen sezon Barcelona'da Samuel Eto'o ve Javier Saviola'nın bir
dönem kulübeye mahkum kalmaları bu yüzden oldu. Kısacası, iyi oyuncu
yerli de yabancı da olsa sahada olandır, yedek kulübesinde değil. Kaldı
ki özellikle üç büyüklerin "+1" olarak alacağı oyuncunun maliyeti sahada
oynayan arkadaşlarından da daha fazla olacaktır.
Geçtiğimiz yazıda bu konuyu işlerken 6+1 kararına başta Fenerbahçe olmak
üzere tüm kulüplerin itiraz etmeleri gerekir demiştim. Ancak geçen süre
zarfında birkaç cılız serzenişten öte açıklama gelmedi. Bunun adı
samimiyetsizliktir.
Özellikle Fenerbahçe'nin bu karar sonrasındaki tepkisinin büyük ve doğru
olacağını düşünüyordum. Çünkü son iki yıldır ne zaman biraz tökezleseler
ilk söyledikleri şey federasyonun yabancı kısıtlamasıydı. Taraftarlarını
ve Fenerbahçe medyasını kullanarak bu konuyu toplantı masalarına kadar
getirdikten sonra çıkan bu güdük karara göz yummak kendini inkârdan
başka bir şey değil.
Bu saatten sonra bunun eleştirisi bizlerden ziyade kulüplerinin her
açıklamasına sahip çıkan taraftar ve kongre üyelerine düşüyor.
Avrupa'da nasıl?
Hollanda: Sınırsız. Buna rağmen iki yıldır üst üste U21 dünya şampiyonu
oldular. Tam bir altyapı fabrikası gibi çalışıp her yıl Avrupa'nın en
iyi takımlarına oyuncular yolluyorlar.
İngiltere: Avrupa Birliği (AB) pasaportu taşıyanlar için bir sınırlama
yok ancak birlik dışından gelenler için son iki yılın milli takımlarında
yüzde 75 oranında oynamış olma şartı aranıyor.
İspanya: AB pasaportu taşıyanlar için bir sınırlama yok. Birlik dışından
ise kadroda üç oyuncu bulundurulabiliyor ve bu üç oyuncudan ikisi ilk
11'de oynatılabiliyor.
İtalya: AB pasaportu taşıyanlar için bir sınırlama yok. Birlik dışından
ise bir takım bir sezonda mevcut kadrosuna ilave sadece bir oyuncu
transfer edebiliyor. Karşılığında kadrodan bir AB statüsü dışında
oyuncuyu göndermek zorunda. İlk 11'de ise yabancı limiti bulunmuyor.
Almanya: AB dışından beş oyuncu transfer edilebiliyor. Bunların üçü ilk
11'de oynama hakkına sahip. Almanya'da UEFA üyesi ülke futbolcularının
ülkelerinin AB'ye üye olmamaları halinde bile AB statüsünde sayılıyor.
Çözüm
Yıllardır AB diyerek, Kopenhag Kriterlerini gözümüze sokup duranlar
demek ki gözlerimizi kör etmişler. Madem bu kadar önemliler, o zaman
futbolda da aynı kriterler uygulanabilir.
Yani AB pasaportu taşıyan oyuncular yabancı statüsünden çıkartılabilir.
Ayrıca en azından U21 şartı aranırsa kalite sorunu da çözümlenmiş olur
(bkz. İngiltere). Bunların dışında kalan ama en az bunlar kadar önemli
olan bir diğer sorun ise altyapı.
Doğru yatırımlar ve bilimsel müdahaleler yapılarak yetiştirilecek olan
gençlerimizin gelecek olan yabancılardan hiçbir eksiği olmayacağı
aşikar. Zaten yıllardır izlediğimiz Almanya kökenli Türk futbolcuların
Türkiye'deki meslektaşlarından farkı da bu değil mi?
Futbolu üç büyük İstanbul kulübünden ibaret sanan zihniyetler maalesef
senelerdir kalitesizliği önümüze kader olarak sundular. Vasatı aşamayan
bir yerli oyuncunun bile milyon dolarlardan kapıyı açtığı günümüzde
vasıflı yabancıları sınırlamak kader değil saçmalıktır.
Eğer futbolda bir sınırlama getirilecekse bu bence oyunculara değil
yöneticilere olmalıdır. Sezon boyunca saçma sapan demeçler verip,
futbolu çirkinleştiren ve taraftarları kışkırtan yöneticilere
getirilecek bir sınırlama belki de Türk futboluna yapılacak en iyi
hizmet olacak!(ET/EÜ)
|