İsviçre,
İsviçre Kafilesi, Atatürk Hava Limanı,
Türkiye İsviçre Maçı, Fatih Terim, İsviçre Savaşları,
Hürser
Tekinoktay
17 Kasım 2005
Vatan
Gönüllüleri
. . .
Sismik açıdan Dünyanın
en hareketli bölgelerinin birinde bulunan ülkemiz nüfusunun
% 71’i riskli bölgelerde yaşıyor. Geçmişte yaşanan depremler
sonucunda 100.000’den fazla can kaybı olmuştur.
Afet sonrası kurtulanlar ilk 72 saat
zarfında çevreden yetişenlerin yardımı ile olmaktadır. Ancak
konu üzerinde gerekli eğitim ve donanım ülkemizde yıllarca
verilmemiştir.
17 Ağustos Depreminde de afet sonrası gerekli müdahale eksikliklerinden
dolayı birçok vatandaşımız can vermiştir.
İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Dairesi’nin
Türkiye’deki uzantısı olan İsviçre Ofisi 1999 Kasım’ından
hemen sonra Afet merkezin de ilk ofisini açmış ve ulusal afet
yönetiminin vazgeçilemez unsuru kabul edilen Afet Gönüllüleri(MAG)sisteminin
hayata geçirilmesi için proje çalışmalarını başlatmıştır.
Yani anlaşılacağı üzere vatanımızda
yaşadığımız bu olayın acısını paylaşmak ile kalmayıp çok uzun
yıllardır ülkemizde eksik olan bir yapının başlangıcına el
uzatan da İsviçreli gönüllüler olmuştur.
İsviçre
Kafilesine Sarı domatesli omlet !
Biz ise yeşil sahada aldığımız bir
yenilgi sonrası, konunun sorumlusu ve baş mimarı bir teknik
yönetici ve eski Teknik Direktör ile içtikleri su ayrı gitmeyen
resmi sıfatı olan bir üst düzey yönetici tarafından hiç de
hoş olmayan bir ortam yarattık.
Bunun sonucunda Türkiye’ye gelen İsviçre kafilesine hem Tophane’de
hem de Çırağan Palace Hotel’nin kapısında yumurtalar, domatesler
ve ayranlar attık.
Atan kişiler neredeyse bir araba dolusu
kadar azdı. Ama eylem de Avrupa basınının manşetlerine çıkacak
kadar büyüktü!
Havalimanına aynı saatlerde inen tüm
yolcular gümrükten 5 dakikada çıkar iken, İsviçre kafilesinin
2,5 saat sırada bekletilmesi sonucu o gün yapacakları idmanı
bile gerçekleştirememiş olan takımın hocası Fatih Terim olsaydı
acaba ne olurdu?
Oysa Spordan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin, ‘’İsviçre’de yaşanan olayların arkasına
kimsenin sığınmamasını, bunu gerekçe göstererek mağlubiyetin
normal bir sonuç gibi gösterilmemesi gerektiğini’’ söylüyordu.
Öte yandan Bodrum’da yaptığı anlaşma ile 5 yılda Devletin
yaklaşık olarak 10 Milyon Dolarını alacak Teknik Direktörü
ise değil bahane aramak, neredeyse iki ülke arasında kriz
çıkartacak derecede yeşil sahanın dışındaki karşılaşmada oynamak
istiyor.
Federasyon Başkanı ise TV kameraları
önünde İstanbul’da yaşananlar üzerine ’Futbolseverlerden,
tahriklere kapılmamalarını’’ isterken, hemen arkasından Milli
Takımlardan sorumlu hiyerarşide altı olan Davut Dişli ‘’Taciz
edelim onları’’ diyor.
Birkaç saniye sonra Milletvekillerinin önünde Devlet bakanının
‘’pisliği pislikle temizleyemezsiniz’’ dediğini yine milyonlar
görüyor ve duyuyor!
Şimdi bu ortadaki olanlara bakınca,
insanlar bu memleketi ve sporu kim yönetiyor demezler mi?
Şimdi ne olacak?
Bu yazının kaleme alındığı günün akşamı
Türkiye-İsviçre karşısında mutlak kazanmak zorunda olduğu
bu karşılaşmayı muhtemelen kazanacak.
Tabii ki Trabzonspor’un hocası Vahid
Halilhodziç’in ilk maç sonrası ‘’İsviçre günümüzün modern
futbolunu, Türkiye ise 20 yıl öncesinin futbolunu oynadı’’
demecini tekrarlatacak bir sürü yanlışlar zincirinin, Fatih
Terim ve ekibi tarafından bir kez daha yapılmaması kaydı ile.
Yoksa Türk Milli takımında İspanya’da
Ronaldo ve Zidane’lı ligde teknik adamlar tarafından en değerli
oyuncu seçilmiş bir Nihat Kahveci, Almanya’da modern futbolun
öncüleri sayılan Altıntop kardeşler, Dortmund’lu futbolseverlerin
bize Tanrı’nın armağanı dedikleri Nuri Şahin, yine Bundesliga’da
kendi mevkisinin en önemli 3 oyuncusundan biri olan Yıldıray
Baştürk ve bunlardan eksiği olmayan diğer sporcularımızın
varlığı Vahid hoca tarafından da bilinmektedir.
Dolayısıyla takımımız teknik ekibin bir daha hata yapmaması
şartı ile bu maçı kazanacaktır.
Ancak hatırlatmak isterim, 1999–2000
sezonunda Chelsea-Galatasaray karşılaşmasından sonra gerilen
İngiliz hattı 0–5 lik bir hezimetle son bulmuştu.
Ve hemen arkasından henüz bu gerilimin üzerinden 5 ay sonra
İstanbul’da oynanan Leeds United karşılaşmasının, İngilizler
ile rövanşa çevrilmesi sonucu Taksim’de 2 Leeds taraftarı
bıçaklanarak öldürülmüştü.
Anlaşılan o gün ‘’Keşke iki kişi ölmeseydi de biz maçı kaybetseydik’’diyenlerin
gözyaşları aynı Timsah’ın ki gibi damla damla akıyormuş!
Not; Bu yazı Türkiye-İsviçre
maçı sabahı yazılmıştır.
13.Hikaye;
Medya
Sansür Kararı Aldı !
12 Kasım Cumartesi
günü Zürich hava alanına uçağımız indiğinde pasaport kontrolünden
hiçbir zorlukla karşılaşmadan geçtik sonra da otobüsümüze
binip Bern'e hareket ettik >>
17 Kasım 2005
Davud
Dişli, Fatih Terim, Medya
ve
Fatih
Terim Dosyası Ana Sayfa
Birgün
Gazetesinde yayinlanan diger yazilar
|