|
Hürser Tekinoktay
18 Kasım 2004
Ersun
Yanal'ın Yanılgısı !
Öncelikle işin temelinde Ersun
Hoca Milli takımın çok geniş tabanlı ve çok değişik özelliklerde
lisanslı futbolculara sahip olduğunu düşünmüyor !
Milli Takım Teknik Direktörü ve Kulüp takımları teknik direktörleri
arasında çok önemli bir fark vardır .
Azımsanmayacak bütçe ve oyuncu
seçim hakkı bunların en önemli farklarıdır.
Kendisi hala orta çaplı bir kulübün
kısıtlı imkanları ile dar bir kadro içinde çalışmadığının
farkına varamamış gözüküyor.
Ve ilk işinin "takım olma olgusu"
yaratmaya çalışmak olduğunu zannediyor.
(Deplasmandaki Yunanistan-Danimarka
maçları ne ise içerdeki Kazakistan ve Ukrayna maçlarını aynı
strateji ve aynı oyuncular ile oynaması bunun belirgin bir
örneğidir,)
Oysaki kaybedilmemesi gereken
maçlar ile mutlaka kazanılması gereken maçlar arasında stratejik
farklılıklar olmalıdır.Bu farklar da öncelikle oyuncu seçimi
ve oyun anlayışı değişimidir.!) Ama Ramazan bittikten tam
4 gün sonra oynanacak maç için bile oruç konusunda milli vicdandan
bahsedecek kadar da çelişkiye düşüyor !
Aynı zamanda Ersun Hoca'nın işin
temellerinde bir yanılgısı daha futbol oyununun basketbole
benzetme karmaşasıdır.
Konuşmalarında ara ara bunlara
değinen Ersun Hoca Dünya Futbolu incelediklerini artık gollerin
1.5 pas ile atıldıklarını sıkça ifade etmektedir.
Oysaki Futbolda büyük takımların
ve ülkelerin tüm stratejileri artık oyunun kontrolünü eline
almak üzerinedir.
Brezilya Milli Takımı, Barcelona
ve Arsenal gibi takımlar 15 pas ortalaması ile oynamaktadırlar
!
Ersun Hoca nedense bu takımları
incelememektedir !
Ayrıca temel yanılgılarından
bir tanesi de saha dışındaki yaptığı işler ile ön plana çıkmak
istemesidir.
Bu da takımı ve kendisine güvenenleri
sıkça hayal kırıklığına uğratıp takımın motivasyonunu 10'larca
günlük kamplara rağmen oluşturamamakla ortaya çıkmaktadır.
Şimdi Ukrayna maçına teknik yönden
baktığımızda;
Rakip takımın yapısı ve oyun
öncesi planların iyi analiz edilmediğini görüyoruz.
Her şeyden önce rakip takımın
önceki maçları bazı şeyleri çok net gösteriyordu.
Ukrayna arkada kalacak oyunu
kendi yarı sahasında kabul edecek ve karşı ataklarla sonuca
gitmek isteyecekti.Bu anlayıştaki bir takım ile içerde oynamak
kolay olmayacaktı.
Kaldı ki dünyanın en etkili santrforlarından
olan Shevchenko ve Leverkusen'in hızlı forveti Voronin ile
merkezden karşı atağa geçeceklerdi.
İtalya liginde 20 gol üzeri ortalama
ile oynayan Shevchenko'ya Milan maçlarında her takımın özel
önlem almaya çalıştığını zaten bilmekteydik.
Ersun Hoca ise liberosuz çizgi
savunmada kendi fiziksel ve motorik özeliklerine çok aykırı
Servet'i Shevchenko ile karşı karşıya getirmesi , manevra
kabiliyetleri eşit olmayan bu oyuncuların eşleşmesini sağlamak
Servet için büyük haksızlık idi.
Savunmanın merkezini gerek arka,
gerek ise ön boşlukta kontrole almayı düşünmek gerekmekteydi.
Savunmanın sağ ve sol bekine
de ters kademelere çabuk girecek hızlı adamları tercih etmeliydi.
Liberosuz oynanan dörtlü savunmanın
asıl önemli yeri alan savunmasını iyi yapacak manevra kabiliyeti
yüksek ve hızlı oyunculardan en aşağı 4 tanesini oynatmak
kaçınılmaz olmalıydı.,
Real Madrit'de Salgado ve Roberto
Carlos'un neden yan beklerde oynadığı bunun bariz göstergesi
değilmiydi ?
Aynı Arsenal'deki Asley Cole
ve Lourent gibi !
Hadi bunları düşünemiyorsa ,
Fenerbahçe'nin Avrupa maçlarında 3 maçta 13 gol yiyen savunma
kurgusu lap topunda kayıtlı değilmiydi?
Yoksa Hoca lap topunu açmamışdı
!
Zaten oyunun 20. dakikasında
savunmanın göbeğinden bir oyuncuyu değiştirmek zorunda kalıyorsanız
, o oyuncuyu soyunma odasında eşortmanları ile bırakmanız
anlamına gelmektedir !
Orta alanda ise topu rakibe çabuk
kaptırmayacak, rakibin merkezden gelişine müsaade etmeyecek,
oyunun kontrolünü elinde tutacak becerideki oyunculardan kurması
gerekmekteydi.Oysa burda tam tersi oldu !
Oyun başladıktan sonra yapılmış
olan 3 değişik doğru idi ancak maçın şekline ve stratejisine
uymayan oyuncular oyuncuların başta seçilmemiş olması gerekmekteydi.
Ama sonradan oyuna giren futbolcuların
oluşturduğu takımı, ilk on bir olarak on kez maç öncesi yazsa
Ersun hoca 1'inde bile bulundurmayacağı aşikardı ,
Okan Buruk'u Sağbek, Necati'yi
Ön libero olarak oynatmak ne yazık ki Türkiye Ligi'nin kalitesini
yükseltemeyeceği gibi maçı da çeviremeyip oyunun sadece karambolden
öteye götürmeyecekti.
İşin en ilginci savunmada kapanacak
takıma karşı bir sürü korner kazanılacaktı. Ersun Yanal'da
böyle olabileceğini maç öncesi düşündüğünü açıklıyordu .
Ama bu tip oyunda minimum 14-15
korner kazanılacağı ve Hakan Şükür polemiğinin onu zaten yeteri
kadar sıkıntıya karşılaştırdığı da çok netti.
O halde bu kadar kornerin hepsini
uzun kullanmak neyin nesiydi buda çok ilginç idi '
Hemen Hakan'ı anımsatacak bu
ölü topları yerden ve kısa kullanmak içinde bulunduğu koşulların
tümü için farzdı !
Aslına bakarsanız uzunluğu tartışılan
10 günlük kampa rağmen maçtan 4 saat önce toplanmış bir gurup
gibi idi milli takımımız ! Ersun Hoca'da bu kampta 10 gün
boyunca Şike konuşmuş ise bu mağlubiyette onun hiç mi hiç
kusuru yok !

Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|