|
Hürser
Tekinoktay
28 Aralık 2005
Kritik Kriterler . . .
Açık adı Avrupa
Futbol Federasyonları Birliği olan UEFA Dünya üzerindeki en
büyük özerk kuruluşlardan biridir.
Bu kuruluşa üye olan ülkeler ve takımları UEFA'nın düzenlediği
organizasyonlara katılıp belirli ödenekler alır. Planlanan
yarışma ortamına girerken de giderek büyüyen ve şirketleşen
kulüplerin Futbol yönetimi için konulan kurallarına da uymanız
gerekmektedir.
İlk olarak 1954 Yılında İsviçre'de kurulan bu birlik aradan
geçen süre içindeki bu gelişimde futbolun endüstri olarak
ortaya çıkmasına temel olmuştur.
Doğal olarak da özelikle maddi hacim büyüdükçe ''futbol olgusu''
artık amaçları dışında kullanılmaya çok uygun bir ortama girmektedir.
Bu duruma bir anlamda vesile olan UEFA belirli önlem paketleri
ile üye federasyonlara ve kulüpler yol göstermektedir.
Önceleri tavsiye tarzı olarak başlayan öneriler bundan böyle
önemli yaptırımlar ile sürecek.
2004-2005 sezonundan itibaren kademeli olarak uygulanmaya
başlanan UEFA kriterleri yönetsel açıdan zaafı olan kulüpler
ve federasyonlar için ciddi bir tehlike oluşturacaktır.
Ana başlıkları Sportif, Tesis, Mali ve Hukuki olan kriterler
belirli konulara açıklık getirmiş ve ne şekilde uygulanması
gerektikleri bildirilmiştir.
Öngörülen şeklin dışında kalınması halinde UEFA muhataba karşı
ihtar ile başlayıp küme düşürmeye kadar gidecek bir yaptırımın
olacağını ülke federasyonlarına tebliğ etmiştir.
Stadyumlarda ki koltuk rahatlıklarından tutun da, antrenman
sahaları ile ilgili belirlemelere, yemekhanelerine kadar bir
kulübün tesislerinin nasıl olması gerektiği bilgisini, yol
gösterircesine veren ve bunların kademeli olarak uygulama
zorunluluğunu getiren kriterler aslına bakıldığında düzgün
anlayışa sahip olan yöneticiler için ideal bir ortam sağlamaktalar.
Kriterler incelendiğinde yöneticilere ayrıntılı bir şekilde
formül verildiği görülmekte.
Bunların uygulanması ile birlikte kulüpler hem sportif hem
de ekonomik anlamda
rekabet gücünü artırabilecek ve en önemlisi daha çok insanı
futbol oynamaya ve seyretmeye teşvik edeceklerdir.
Sonuç olarak oyun imajının pozitif anlamda geliştirilmesi
ile birlikte seyirci davranışları iyileştirilerek maç atmosferinin
arzu edilen ortama gelmesi bu kriterlerin amacına ulaşmasını
sağlayacaktır.
Bu gelişmelere bakıp bir anlamda ülkemizdeki eski tip vasıfsız
yönetim alışkanlıklarımız artık son bulacak derken şu anki
görüntü içler acısı.
Futbolcuların paralarını ödeyemeyen kulüpler, sürekli cari
hesap açığı veren yapıları, mafya-şike-bahis ilişkileri ve
nihayetinde uluslar arası platformda birbiri ardına gelen
hezimetler.
Galatasaray ve Trabzonspor'un elendiği takımlar, Beşiktaş'ın
başarısızlığı, Fenerbahçe'nin her türlü imkana rağmen katıldığı
şampiyonlar Liginin en başarısız ekibi olması bunlara iyi
bir örnek.
Tabi ki İsviçre ile yapılan karşılaşmalar sonucunda sportif
başarısızlığın yanı sıra ahlaki boyutun da geldiği nokta aslında
bardağın taştığı nokta olması gerekirken hiçbir şey olmamış
gibi her şey aynı monoton çizgide devam edip gidiyor.
Tabi bu gidişata dur diyeceklerden bir tanesi de medya. Ama
onlara da baktığınızda düzenden çok memnun görünüyorlar!
Üst yönetenlere baktığımızda onların da siyaseti iyice karıştırmaktan
başka hiçbir şey yapmadıklarını görüyoruz.
Bir de biz tribünden geldik diyen alt yönetimler var ki onların
durumu daha da vahim.
Ne yaptıklarını bilmeden sadece çocukluklarında beceremedikleri
futbol oyunundan intikam alır gibiler!
Daha alttaki memurlara bakıldığında ise, onlar içinde bulundukları
onca sportif
başarısızlığa bir de kontrol edilemez cari işlem açığını eklemişler.
Ancak buna karşın ülke sınırları ötesinde sağladıkları gelir
imkanı ile son derece mutlular.
Müşteri olarak stadyuma gelen taraftarın bazı kesimleri ise
oluşumuna alet oldukları düzenek ile kulüpleri ve takımları
müşteri haline getirmişler!
Diğer taraftan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik hizmetleri
ve gelecek kaygısı içindeki vatandaşa bir nebze olsun çocukluğunda
büyük keyif ile peşinden koştuğu futbol ve onunla bütünleştirdiği
anları yaşaması bile artık çok görülüyor.
Umarız ki yeni yılda şeffaflık içinde kurumsallaşma sağlanması
gerektiği, öte yandan ekonomik ve mali kapasitelerin artırılarak
futbolu tekrar sevdirmeye başlanmak zorunda kalınacağı birileri
tarafından hatırlanır.

Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar 
|