tufad, tüfad, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği, Pedagojik
formasyon, UEFA Lisansı antrenör kursları, B Lisans antrenörlük
kursu, Teknik Direktörlük kursu, A Lisans antrenörlük kursu, Milli
Takımlar Teknik Direktörü
Müslüm Kemal Gülhan
22 Haziran 2007
TÜFAD'ın Açılımı
Açılım, bakış açısı ile beraber tam olarak
geniş, bütün anlamı ifade eder. İfade ettiğim üzere bakış açısı ile
beraber... TÜFAD açılım olarak Türkiye Futbol Antrenörleri
Derneği'dir.
İfade olarak; antrenörlerin kendini ifade etme bütünlüğü ve
arkalarında bir güç hissetme güvenidir. Bu güven, seçim ile ifade
edilmelidir.
Seçilenler de davranış anlamında ve hukuki anlamda meslek
kriterlerine ve ahlakına uygun davranmalıdır. Bu bir beklentidir.
Bu güven, antrenörlerin çalışma koşullarını engellememeli, aksine
kesintisiz olmasını sağlamalıdır.
Yapılan tüm hamlelerin muhakkak ahlaki, demokratik ve şeffaf
açıklaması olmalıdır. EğerTÜFAD antrenörlerin gelişim programında
söz sahibi ise bunun dayanağı tarafsız, bilimsel ve ülkedeki
futbolun gelişimine katkı sağlayacak evrensel futbol kuralları
olmalıdır.
Türkiye'de yapısı çok kuvvetli olan 'bizden' anlayışı terk
edilmelidir.
TÜFAD'a güvenin temelini üyelerini farklı kurumlara karşı,
yanlışlıklara karşı, koruması oluşturmalıdır, aksi kavram
kargaşasına neden olur.
Şimdi 'bunlar nereden çıktı?' diyebilirsiniz. Tabiî ki ortaya çıkan
gelişmeler ve bunların oluşturduğu soru işaretleri dayanak
oluşturmuştur.
1- UEFA - B ve A Lisans antrenörlük kurs eğitmeni olarak Milli
Takımlar Teknik Direktörü tarafından belirlenen 19 kişinin
belirlenme koşulları neye göre oluşturulmuştur?
2- TÜFAD'ın belirleme sürecinde etkisi ve yaptırımı var mıdır?
3- Yok ise nasıl bir girişimi olmuştur?
4- Eğer bu sonucu sadece Milli Takımlar Teknik Direktörü belirledi
ise kıstasları ne olmuştur?
5- Seçilen aday eğitmenlerin eğitici olabilme formasyonları var
mıdır?
a) Pedagojik formasyon
b) Eğitim teknikleri ve bilgisi 6-Kaç kişi üniversite mezunu? 7-Kaç
kişi yabancı dil biliyor? 8- Kaçı kursta başarılı oldu?
İkinci süreçte ise TÜFAD'ın antrenörlerin çalışabilmesi için
uyguladığı iki yılda bir yapılan günlük gelişim seminerlerin
sonuçlarıdır.
İlk olarak seminere katılım amacı aidatların toplanmasıdır, fakat
acı olan verilen günlük seminerlerin konu seçimi ve anlatım
teknikleridir.
En önemlisi, eğer katılamazsanız iki sene çalışamıyor olmanızdır. Bu
nasıl bir haktır, nasıl bir demokratik ve meslek yaptırımıdır?
Amaç insanların meslek hayatlarını sürdürmesi ve ailesinin yaşamının
devamını sağlayacak ekonomik kazançtan mahrum bırakılma-masıdır.
Üstelik düzenli bilgi akışı sağlanmamasına rağmen (Kurs günü ve
saatinin üyelere bildirilmemesi).
Bilgi akışının neye dayandırıldığı da sanırım hukuki açıdan
dayanaksızdır.
Şimdi TÜFAD'ın meslek kuruluşu olarak nerede durduğu konusunda
kendini sorgulaması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Çünkü antrenörlerin haklarını koruması için belki federasyonla bile
ters düşebilecek davranış sorumluluğu alması gerekirken, kendi
üyelerinin çalıştırılmaması üzerine rahatlıkla karar alabilmektedir.