Toplumsal yapı ve altyapı gerçeği
Dünya'da gelişmiş ülkelerdeki spor
yapılanmalarını incelediğimiz zaman spor alt yapılarının
toplumsal gerçek yapısının içine yerleşmiş bir bölüm
olduğunu görüyoruz. Amacın öncelikle tüm sosyal etkilere
cevap veren bir insan yetiştirilmesidir. Eğitim ve spor bir
bütün halinde hareket etmektedir. Kişilere hiçbir şekilde
iki unsurdan birinin seçilmesini gerektirecek olumsuz
şartlar öne sürülmemektedir. Amaç, her yönüyle önce insan
sonra sporcu yetiştirmektir.
Ülkemizde ise ciddi bir kavram ve yapı kargaşası yaşanmaktadır. Bunun
başlıca sebebi, devletin kendine ait bir spor politikasının oluşmamasıdır.
Diğer bir sebep ise, tüm branşları incelediğimiz zaman toplumsal ve fiziksel
yapımızı ortaya koyan bir ekolün bulunmamasıdır.
En popüler spor olan ( Tüm az gelişmiş ülkelerde toplumsal tepkimeyi izole
eden spor olduğu için ) futbolu kendi yapımız ise bir bütün olarak değil,
klüpler içinde bile farklılık göstermektedir. Her oluşum kendine özgü
doğrular ortaya koyarak onun doğru olduğuna inanmakta hatta yeni bir buluş
gibi pazarlamaktadır. Acı olan ise, bu yapılanmaların hepsinin toplumsal
gerçekler ve sosyal etkilerden uzak, bilimsel değerleri kendi içinde
barındırmayan popülist yapıya sahip olmalarıdır.
En büyük sorun ise mevcut eğitim sistemimiz ile sporcu yetiştirmemiz
arasındaki çelişkilerdir. 16 yaşına gelen sporcunun eğitim ile spor arasında
tercihe zorlanması gerçekte toplumsal bir sorundur. İşte burada devreye
Anayasal güvencede olan eğitim hakkının spor yapmak ve meslek olarak sporu
seçmek isteyenlerin devlet tarafından güvenceye alınması zorunluluğudur.
Yani devletin spor politikası içinde olması gereken yasal güvencedir.