Hürser Tekinoktay                             26 Mayıs 2005
Sınıfta Kaldık !

Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Finalinin 50.sinin İstanbul'da yapılması Ülkemiz için tarihi bir fırsattı.
Yeşil saha üzerindeki heyecanı yaşayıp paylaşmak her sporsever için hoş bir anı olacaktı.
Üstelik yarım asırdır yapılan bu organizasyonun 'altın final'ini yerinde seyredenler için.
Ancak bu tarihi fırsat sadece Liverpool ve A.C.Milan'ın arasındaki ilginç maç ile sınırlı kalmamalıydı.
Ülkemizdeki böyle bir organizasyonun bize kazandıracağı çok şeyler olmalıydı.
Bunlardan bir tanesi; CIES (Centre International D'Etude du Sport - Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi), Neuchâtel Üniversitesi ile Galatasaray Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen 3. Spor Hukuku Kolokyumu" idi.
Şampiyonlar Ligi sabahı Galatasaray Üniversitesinde düzenlenen Spor Hukuku Kolokyumu'na birçok yerli, yabancı bilim ve hukuk adamı katıldılar.
Konular sadece spor hukuku ile sınırlı olmayıp UEFA'nın Rekabet Hukuku, Sportif yarışmaların çelişik kavramı, Futbolcuların serbest dolaşım hakları, Dopingle mücadelede kullanılan yöntemler ile Alman Disiplin Hukuku ve Türk Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararlarını da içermekteydi.
Böyle konuların başındaki kişilerin olduğu bir Kolokyuma gitmek için dünya kadar yol harcayıp gitmeye gerek olmadan Şampiyonlar Ligi Finali vasıtası ile bu kişiler Ortaköy'e kadar gelmişti.
Ama Ortaköy'ü sadece kahve arası futbol sohbetlerinin yapıldığı bir mesire yeri olarak bilenler ne yazık ki buraya da gelmediler.
Oysa Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mert YAŞAR yüzlerce gazetecinin ve futbol adamının bizzat davet edildiğini söylüyordu.
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Duygun Yarsuvat Hoca da açılış konuşmasında 'Görünümü kurtarmak için çıkıp beyanat verenlerin, adeta olanlardan memnun oldukları' sitemini yapıyordu.
Tabi az bile söylüyordu. Televizyonlarda Hukuksuzluğa ve Adaletsizliğe Lütfen diyenler yapılan bu çalışmalara en ufak bir katkıda bulunmuyorlardı. Yabancı bilim adamları boş koltukların arasındaki az sayıdaki gerçek spor ruhuna sahip kişiler ile deneyimlerini paylaşıyorlardı.
Medyadan TRT, Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı görevlileri dışında gazetemiz Birgün ve Spor Ekonomisi üzerine çalışmalar yapan Tuğrul Akşar'dan başka birisi yoktu!
İşin diğer ilginç tarafı bütçeleri birçok Avrupa Kulübünü aşan spor kulüplerimizin bir tek temsilcisi bile yoktu.
Hepsinin borç batağında oluşu bu modern yönetim şekillerinden olsa gerek!

Biletler ortaya çıktı !

Birkaç gün önce 1000 € üzerine çıkan biletler maç günü ve maçtan bir gün önce 60 €
lara kadar geriledi.
Taksim'de bazı öğrenciler 10 € fark yüzünden böyle bir finali seyretme fırsatını kaçırdılar.
Turizm Bakanlığına bağlı TURSAB'a Bilet satma yetkisi verilmedi.
Dolayısıyla üyeleri olan Turizmciler seyahat bütçesi 10.000'lerce dolar olan kişileri Ülkemize getiremediler.
Sonuçta biz bir birimize karaborsa yaparken 200 Milyar Dolar borcu olan Ülkemize dövizi en verimli şekilde sokma fırsatını da kaçırdık.
Biletix'e verilip Tursab'a verilmeyen bu yetkinin maksadı nedir bilinmez.
Ama Federasyon yetkilisi Gülseren Yazıcı'nın 'efendim bunu UEFA'ya sorun' biz bilmeyiz UEFA bilir demesi de hiç tatmin edici bir durum değildir
Yani UEFA resmi bir kurumu muhatap almayacak, aksine adı sürekli bilet spekülasyonuna karışan özel firmaları dikkate alacak!
Peki UEFA, Futbol Federasyonumuza TURSAB Başkanı tarafından UEFA 2. Başkanı Şenez Erzik'e Turizm'e yaptığı katkılardan ötürü verdiği onur şiltinin törenine de mi katılma dedi?
Yoksa sadece TURSAB Başkanının soyadı Ulusoy olduğu için mi bu törene Federasyon katılmadı?

Birgün Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar