Spor Ahlakı bu kadar mı ucuzladı . . .

Bu yılın başlarında Şubat ayında Alman futbol federasyonuna bir ihbar gelir. Bu ihbarda 25 yaşındaki hakem Robert Hoyzer'in bahis oyunlarıyla ilgili olarak maçları yönlendirdiği ve bundan da kazanç elde ettiği söylenmektedir.

Bu ihbarın üzerine Alman Futbol Federasyonu (DFB) olayı hemen, gençtir hata yapmış demeden, değerlendirmeye alır ve savcılığa suç duyurusunda bulunur.

Savcılığın olaya el koymasından sonra da yapılanlar birbiri ardına ortaya çıkmaya başlar.

İlk aşama da olayı inkar eden Robert Hoyzer daha sonra suçunu itiraf eder ve bir çok maçta Hırvat mafyası ile birlikte hareket ettiğini ve maç başına belli bir kazanç elde ettiğini görevli savcıya anlatır.

Hoyzer özellikle 2004 ağustosunda maçtan sonra çok konuşulan o dönem bölgesel küme takımı Paderborn ile Hamburg'un Almanya Kupası maçında Hamburg öne geçtikten sonra ikinci yarıda Hamburg aleyhine olmayan 2 penaltı yaratıp hak edilmeyen bir kırmızı kart göstermiş ve Hamburg'un 4-2 kaybetmesini sağlamıştı.

Hatta bu maç Hamburg teknik direktörü Klaus Topmöller'in gönderilmesine bile neden olmuştu.

Robert Hoyzer'n deşifre olmasından sonra anlaşıldı ki bu maçta Hamburg resmen hakem tarafından elenmiş.
(DFB daha sonra Hamburg'a 2 Milyon Avro tazminat ödedi) Bu maçta ayrıca Paderbornlu bazı futbolcuların da işin içinde olduğu anlaşılmıştı. Çünkü ilk yarıda Hamburg'un galip olup ikinci yarıda Paderborn'un maçı galip bitirdiği bir bahis müthiş para kazandırımaktadır dolayısıyla Paderborn'un ilk yarıdan yenik ayrılmasının garanti edilmesi gerekmektedir.
İşte bütün bu olayların açığa çıkmasından sonra Almanya'da uzun ve derin bir soruşturma süreci başladı.

İlk aşamada Robert Hoyzer'i DFB ömür boyu men cezası ile federasyondan uzaklaştırdı. Üyesi olduğu Herta Berlin kulüple ilişkisini kesti. Hoyzer hapse girdi ve daha sonra kefaletle serbest kaldı. Kısacası büyük bir kararlılıkla bu olayın üzerine gidildi. Ve soruşturma sonucunda geçtiğimiz günlerde yapılan mahkeme sonucunda Robert Hoyzer 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve adalet yerini buldu en önemlisi spor ahlakının dışında iş yapanlara cezaları ile birlikte gerekli göz dağı da verildi.

Yine bu yıl içinde Türkiye'de de yukarıda saydıklarımıza paralellik gösteren bir olay ortaya çıktı. Bunda da aynı yaşlarda ligimizde oynayan bir futbolcunun başka futbolcuları da organize ederek bahis şikesi yaptığı ortaya çıktı.

Yukarıda bahsedilen olayda hakem mafyanın maşası olup maç başına 5-6 bin Avro kazanırken bizde bu bahsi geçen futbolcu tamamen kendi organizasyonu çok büyük paralar kazanmayı hedefleyerek yapmış ve çok daha ağır bir suç işlemişken bizim ülkemizde buna hem kanun bazında hem de toplum bazında tepkimiz ne yazık ki çok ama çok düşük olmuştur.

Bu futbolcunun bahis şikesi yaptığı ayyuka çıkmışken kendisi ödül verilirmişçesine teknik direktör tarafından Milli Takım'a alınmış, federasyon 2. başkanınca olur böyle hatalar gençtir diyerek olay geçiştirmeye çalışılmış, kulübü tarafından en ufak tepki ile karşılaşmamış, medyada bazı yazarlarca korunma altına alınmıştır.

Şimdi de okuyoruz ki Tahkim Kurulu bu futbolcunun cezasını kaldıracak ve kendisi yeniden oynamaya başlayacakmış.

Bütün bu olanlara futbolun adaleti ahlakı açısından yazıklar olsun diyorum. Almanya'da aynı olayı yaratan birinin hayatı ibret-i alem için karartılırken ülkemizde her zaman olduğu gibi yapanın yaptıkları yanına kar olarak kalmaktadır. Artık Almanya'da bir hakem bahis şikesine cesaret edebilir mi? Ama Türkiye'de cezası maç 3 ay oynamama olan bir ortamda futbolcular buna rahatlıkla cesaret edebilir.

Kulüp olarak kötü günler geçirebilirsiniz hatta küme bile düşersiniz ama kulübünüzün eğer ahlakı varsa şerefi varsa şike yapmış futbolcuyu daha o gün kapının önüne koyarsınız. Futbolun örnek kurumu olması gereken federasyon olarak çatınız altında bulunan lisans verdiğiniz futbolcuyu değil Milli Takım'a almak kurumunuzun ahlakını ve şerefini korumak, bu kavramlara dokundurtmamak adına onun anında lisansını iptal eder ve hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunursunuz.

Ancak İsviçre maçlarında gelişen olaylar gösterdi ki Futbol Federasyonu ve onun çatısı altındakilere göre başarılı olmak için "yapılması gereken ne varsa yapılmıştır!!" ve yapılacaktır.

Türkiye'de ne yazık ki galibiyete giden yolda (buna içinde spor ahlakına etiğine uymamak dahil) her şey mubahtır sözü hala geçerliliğini çok yalın biçimde korumaktadır ve korumaya da devam edecektir. Görünen köy kılavuz istememektedir.

Spor ahlakı artık Türkiye'de işportaya düşmüştür.

Not: Bu yazı yazıldıktan sonra tahkim kurulu futbolcunun cezasını 6 aya indirmiştir. Yine de yazıklar olsun.


Hüseyin Tarık Özkök'ün
Birgün Gazetesi ve hurserTekinoktay.com için yazdığı yazılarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.


Hüseyin Tarık Özkök'ün yazıları