T

sin Sulun ile röportaj
Hürser Tekinoktay                           17 Haziran 2004
EURO 2004, Seul
ve Van Hoojdonk

Portekiz'de yapılan Avrupa Şampiyonasında biz yokuz. Ama bizim Pierre'in varlığı hiç yoktan iyi sayılır !
Futbol adamlarımız Güney Kore'nin 4. olduğu Dünya Kupasında Üçüncülüğünün sarhoşluğunu hala yaşarken , transfer konusundaki uzman kadrolarımızda ancak Van Hoojdonk ile teselli bulabilirdi Euro 2004 'de !
Birinci karşılaşmaların sonucunda ilginç ve zevkli maçlar izledik. Aynı zamanda takımların birbirine çok yakın bir seviyede olduğunu gördük.
Dengenin bozulduğu bir tek İsveç-Bulgaristan maçında görüldü.
Bulgaristan takımı çok iyi futbolculardan oluşmasına rağmen futbolcuların performanslarını takımı için değil kendileri için ortaya koymaları yüzünden farklı bir mağlubiyet ile karşılaştılar.
Gerçi İsveç mükemmel bir futbol oynadı. Özellikle savunmadan karşı atağa çok hızlı çıktılar, basit ve çabuk oynayarak takım oyununu çok iyi uyguladılar.
Forvette İbrahimoviç ve Larsson müthiş bir ikili oluşturmuşlar.
Arkalarında oynayan Arsenal'li Ljungberg'de çok etkili.
İtalya-İsveç maçı C gurubunun en ilginç maçı olacak.
Fransa ve İngiltere unutulmazlar arasına giren maçtan sonra B Gurubundan beraber çıkacakları fikrini verdi.
Zidane ve Rooney maçın iki silahşörü gibiydi.İngiltere takımının artık daha kişilikli oynaması lazım.
Çünkü Ericson'un elinde ki kadro büyük takım kadrosu.
En ilginç gurup belki de Çek Cumhuriyeti,Hollanda ve Almanya'nın ki olacak !
Şayet Hollanda elemelerde 3-1 yenildiği Çek'lere bir daha mağlup olursa elenecek !
Ve turnuva sonunda sadece Van Nistelrooy'ü Real Madrid'e göndermekle yetinecek !
Çek takımının Nedved, Poborsky ve Milan Baros gibi önemli oyuncuları var.
Gary Lineker'in "bir futbol maçı 90 dakika ise ,her zaman Almanlar kazanır" sözü burada geçerli olacak mı onu da göreceğiz .
Ev sahibi Portekiz ilk maçında Scolari ile beraber büyük hayal kırıklığı yaratırken.
Otto Rehhagel'in takımı Yunanistan bize kabus olabilecek gibiydi.
Felipe Scolari'nin Nuno Gomez, Ronaldo ve Şampiyonlar Liginin kazanılmasında büyük pay sahibi olmuş Deco'yu oynatmaması çok ilginç idi.
Her ne kadar Pauleta son vuruşları iyi yapan bir forvetse de ileride tek başına oynayacak bir santrafor muydu ? Onu çok düşünmek gerekliydi ! Üstelik Nuno Gomez var iken !
İspanya ise savunma zaafları olmasına rağmen rakibin üstüne çok iyi gidiyor.
Ayrıca Rusya maçının son bölümünde 1984 doğumlu Fernando Torres'i önümüzdeki günlerde dünya futboluna yıldız olarak vereceklerini gösterdiler.
Keşke Şenol Hoca'da performansının en iyi döneminde ki Okan Koç'u Seul'de kadroya alıp sahaya sürebilseydi!
Dünya Futboluna yıldızlar hep19-20 yaşlarında büyük şampiyonalarda oynatılarak hediye edilmemiş miydi?

Birgün Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar