Hürser
Tekinoktay
26 Ocak 2006
Kahraman Robin,
Akatlar'a karşı!
Türkiye'nin gündemini
oldukça meşgul eden Futbol federasyonu seçimlerini geçtiğimiz
hafta Haluk Ulusoy'un kazanması, hem siyasi iradeye hem de
federasyonun son yönetim kurulu üyelerine karşı alınmış önemli
bir galibiyet oldu.
İlk 5 sandıkta Ayhan Bermek üstünlüğüne rağmen taban birlikleri
adı altında çoğunluğu antrenörlerin bulunduğu 6. ve son sandıktaki
oylar Haluk Ulusoy'u başkan yaptı.
Ayhan Bermek Başkan olduğu takdirde Fatih Terim ile çalışacağını
söylemesine rağmen, 7 oy ileride iken, antrenörlerin oluşturduğu
28 oyun sadece yedisini andığı 6.sandık da hezimete uğradı!
Seçim öncesi Fatih Terim'in de etkili desteğini alan Ayhan
Bermek kendisine yapılan uyarılara kulak asmayıp Fatih Terim
isminin seçimi kaybettireceğini hiç düşünmedi.
Oysa aradaki 7 oy farkın sadece 4'ünü alabilmiş olsaydı önceleri
kendinin bile inanmadığı Başkanlık koltuğuna oturabilirdi.
Sonuçta son sözü sporun gerçeği olan Fair Play ruhuna inananlar
ile baskılara ve adaletsizliğe karşı tepkisi olanlar söyledi.
Seçim sonrası gelişmeler hızla başladı. MHK Başkanı Ufuk Özertem
"adam gibi geldik adam gibi gideriz" derken,
' Federasyonun önünü açmak için istifa ederiz' diyen Fatih
Terim'in politik ziyaretlere başlaması, kendisine inanmaya
devam eden az sayıdaki taraftarı için trajik bir hal oluşturuyor.
1997 federasyon başkanlık seçimlerinde Fatih Terim'in kadim
dostu Mehmet Ağar'ın seçimin yapıldığı Ankara Sheraton oteline
Emekli Yarbay Korkut Eken'i göndererek Ulusoy'un başkan seçilmesinde
ki etkisini hatırlayanlar şimdi Ulusoy'un kararını merak ile
bekliyorlar!
Derin Değişim Şart
İşin derin değişim olması gereken bir diğer konusu siyasetin
artık futboldan yalıtılmasıdır.
Spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in düştüğü
durum hoş değildir.
Bir sürü mücadeleyle kamuya doğru mesajlar vermeye çalışan
Bakan'ın federasyon seçimlerinden sonraki durumu siyasetin
spordan ayrılması için bir milat olmalıdır.
Aslında Hasan Doğan'ın Star TV'de Melih Gökçek için söyledikleri
ise siyaseti spora, sporu siyasete karıştıranlara bile bir
ders niteliğindeydi.
Küçük hesaplar ile bazı getiriler olsa da sonuçta kaybedeceksiniz.
Spora siyasetin karışması tüm gençliğin ve Türk sporunun geleceğini
tehlikeye sokar.
Kolay oy uğruna yapılan bu hareketler Türk sporunu, futbolumuzu
ve çocuklarımızın istikbalini ipotek altına alır.
Robin'ler çekin elinizi…
Belediye Kanunu 5272 sayılı kanunun 37 bendine göre Belediye
başkanı, görevinin devamı süresince profesyonel spor kulüplerinin
başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.
Ama bakıyoruz ki 2. ve 3. ligde birçok kulüp kamu görevlileri
hülle yolu ile bunu yapıyor. Ankara Belediye Başkanı Melih
Gökçek bu çarpıklığa en güzel örnek.
Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediyesi takımına 2.ligde
bir sürü kaynak aktarmış bununla da kalmayıp süper lige çıktıktan
sonra milyon dolar transfer bütçeleri yaratmış.
Kendisi Onursal, oğul Ahmet Gökçek'de sanal Başkan.
Benzeri bu durum diğer birçok kulübümüz de böyle.
Profesyoneller el üstünde tutulurken, futbolun tabanı sayılan
amatör kulüplerin durumu içler acısı.
Lisans çıkartacak paraları zar zor denkleştiriyor, federasyona
yatırıyor, malzemeyi kıt kanat alıyorlar sonrada mahallenin
çocuklarına spor yaptırmaya çalışıyorlar.
Ancak nihayetinde "sağlam kafa sağlam vücutta bulunura"
inanan azınlıktan öteye gidemiyorlar.
Bu azınlıklardan biride Beşiktaş ilçesinde amatör futbol faaliyetleri
gösteren Akatlar Spor.
İstanbul'da mağduriyetleri bilinen yüzlerce amatör kulüp varken
neden Akatlarspor kulübü adını kullandım?
Birincisi; uzun yıllardır Beşiktaş'ta ikamet etmekteyim.
İkincisi; Beşiktaş'ta görev yaptığım geçmiş yıllarda Akatlarspor'u
pilot takım olarak kullanmış idik.
Geçenlerde Fanatik gazetesindeki köşesinde Metin Tükenmez'in
Akat Mahallesi ve Akatlarspor ile ilgili yazısını okuyunca
merak edip eski kulübümüzü ziyaret ettim.
Futbol eğitimi adına çok önemli gelişmeler sağlanmış. Aynı
gün bir de "sigara ile savaş konulu" uzman kişi
nezaretinde söyleşi düzenlemişlerdi.
150'si lisanslı 150'si futbol okulunda olmak üzere 300 üzerinde
6 ila 16 yaş arasındaki çocuğa malzeme alıp her türlü üst
düzey eğitimi veriyor, lisans işlemleri için milyarlarca lira
Federasyona para yatırıyorlar. Ne için tabi kendi bildikleri
doğruları için.
Anayasa hükümlerine göre yardım alması gerekirken üzerine
bir de paralar ödüyorlar!
Ödenen paralar ile de hem federasyon hem de Belediye birilerine
sürekli keyif yaşatıyorlar.
Kahraman Robin Hood'u herkes bilir zenginden alıp fakire verir.
Futbolumuzun da Robin Hood'lara ihtiyacı var.
Ama bizde Robin'ler ne yazık ki fakirden alıp zengine verenler…
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|