Rıza
Çalımbay.... Kenan Başaran...
Sinan Engin....Yıldırım Demirören....Ertuğrul Sağlam....
Rıza
Çalımbay'dan müthiş açıklamalar...
Referans Gazetesi'nden
değerli gazeteci Kenan Başaran Rıza Çalımbay ile geniş bir
ropörtaj yaptı.
İşte, içinde Rizespor'un da geçtiği bu söyleşinin tamamı;
09 Haziran 2007 Cumartesi 23:08
Kenan Başaran/Referans
Beşiktaş'taki hocalık görevinden istifa ederek ayrılan
Rıza Çalımbay, "Tek hatam Demirören'e inanmaktı"
dedi. Siyah-beyazlı takımın yeni teknik direktörü Ertuğrul
Sağlam'a dışarıdan destek olduğunu belirten Çalımbay, Rıdvan
Dilmen'in de kendisine yalandan destek verdiğini söyledi.
Rıza Çalımbay efsane Beşiktaş
kadorunda sağ kanattan, Ali'ye, Metin'e ve Feyyaz'a yaptığı
ortanın haddi hesabı yoktur.
Üstün bir mücadele gücüne sahip ve çalışkanlığı ile Beşiktaş
takım kaptanlığına yükselmiş ve yıllarca bu görevi başarı
ile yrütmüştür..
Futbolu sadece Beşiktaş’ta
oynadı ve şampiyon olarak bıraktı. Beşiktaş'ın en çok şampiyon
olan, en fazla formasını giyen oyuncusu olarak tarihe geçti
Rıza Çalımbay.
Namı diğer 80'lerin çizgi film kahramanı Atom Karınca.
Futbolu bıraktıktan sonra
teknik direktörlüğe başlayan Çalımbay, özellikle Denizlispor
ile UEFA Kupası'nda 4. tura kadar yükselerek büyük başarı
yaşadı.
Gittiği takımlara damgasını vuran Çalımbay, nihayetinde gözünü
futbola açtığı Beşiktaş’ının başına hoca olarak da geçti.
1995’te “Atom Karınca” olarak ayrıldığı Beşiktaş’a 2004/05
sezonunun ikinci yarısında “Rıza hoca” olarak geri döndü.
Beşiktaş’ın evladı statüsündeki Rıza hoca, Real Madrid’in
evladı sayılan Vicente Del Bosque’nin yerine geldi.
Şampiyonluk iddiası olmayan
Beşiktaş, Çalımbay ile ikinci yarıyı tek bir yenilgiyle kapattı.
Rıza hocalı Beşiktaş, ligin ikinci yarısının lideriydi ama
sezonu 3. bitirdi.
Yine de Rıza hocalı Beşiktaş, bu “ölü sezon”da yıllarca unutulmayacak
bir zafere imza attı: Beşiktaş, Kadıköy’de Fenerbahçe’yi 4-3
yenerken son 15 dakikada kalesini forvet oyuncusu Rumen Daniel
Pancu korudu.
Kaleci Cordoba kırmızı kart görmüş, oyuncu değişiklik hakkı
da dolduğu için maçın son bölümünde Beşiktaş kalesini golcü
Pancu korumuştu.
Kalesinde böylesine büyük bir gedik veren Beşiktaş, Fenerbahçe’yi
4-3 yenerek unutulmaz bir skor kazandı.
Ne var ki yeni sezonun
daha başında “evlat Rıza” ile yollar ayrıldı.
Rıza Çalımbay, hırslı bir sporcuydu ve bu karakter özelliğini
hâlâ daha koruyor.
Şurası muhakkak: Rıza Çalımbay’ın aklı fikri hâlâ Beşiktaş’ta.
Zira o, bir şeyleri yarım bırakmayı kabullenen biri değil.
Hele de başarısız olduğuna inanmadığı halde bir şeyler yarım
kalmışsa..
Rıza Çalımbay ile hem Beşiktaş’taki hocalık dönemini hem de
siyah/beyazlıların çiçeği burnundaki yeni hocası Ertuğrul
Sağlam’ı konuşmak için Ulus Parkı’nda Boğaz’a nazır bir kafede
buluşuyoruz.
Hoca daha bizimle başlama vuruşu yapmadan, telefonda transfer
görüşmeleri yapıyor. Yabancı bir takımdan teklif var ama şartlarını
pek beğenmiyor.
Sohbete buradan kopya
çekerek giriyorum: “Rizespor ile devam etmeyecek misiniz?”
“Valla söz verdiğim için bekliyorum ancak ‘Başkan Irak’ta,
şurada burada’ deyip duruyorlar.
Koşullarım kabul edilmezse gitmem” diyor.
Ertuğrul Sağlam dış
destekli....
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, Rıza Çalımbay
ile yolları ayırdıktan sonra “Bir daha yerli ile çalışmam”
demişti. Oysa atalarımız boşuna “Büyük lokma ye, büyük söz
söyleme" dememiş, değil mi?
Demirören’in bu demecine
Çalımbay çok kızmış: “Niye böyle diyorsun, ben başarısız olmadım
ki. 30 maç oynadım. 17 galibiyet, 7 beraberlik ve 5 yenilgi
aldım. Ben çok başarılıydım.”
Rıza hocanın, “zehir zemberek”
açıklamalarını ilerleyen dakikalara bırakalım ve “Ertuğrul
Sağlam ne yapar?” diyelim evvela.
“Ertuğrul Sağlam’a iki yönlü bakmalı. Bir kere benim gibi
değil. Onun desteği var; hem yönetim destek vermek mecburiyetinde
hem de dışarıdan desteği var.”
Elbette pozisyonu kaçırmıyorum
ve soruyorum: “Nedir bu dış destek; siyasi ve cemaat desteği
falan mı?”
Hoca, politik olmayı bilmediğini
söylüyor fakat politik bir yanıt veriyor: “Ben cemaat olayını
falan anlamam.
Başkalarının yönlendirmesiyle geldiği falan söyleniyor. Yani
Ertuğrul desteksiz değil, belli bir desteği var. Ben ise tek
başıma gittim, kimseden bir şey istemedim. Başarılı olduğum
için oraya geldim.”
Yıldırım
Demirören
dürüst davranmadı...
Söz çabucak dönüp dolaşıp, Demirören-Çalımbay ilişkisine geldi.
Önce bir anı fotoğraflamak
lazım: Çalımbay’ın oyun sistemi homurtulara neden olmaya başlamıştı.
Kendisine verilen desteğin azaldığını gören Çalımbay da UEFA
Kupası’nda Malmö ile oynanan maçın daha yedek kulübesinde
istifa kararı alıyor.
Beşiktaş deplasmanda 4-1 galip gelirken Demirören havaalanında
Rıza Çalımbay’a bir baba gibi sarılarak “Ancak birlikte gideriz,
sonuna kadar arkandayız” der. Lakin sadece 2 maç sonra, “baba”
evde kalırken “evlat” bavullarını toplamıştır bile.
"Neden bıraktınız?"
"Maalesef başkanın tutumu yüzünden bırakmak zorunda kaldım.
Demirören bana dürüst davranmadı.
Yaptığım en büyük hata başkana inanmaktı” diyerek giriş yapan
Çalımbay, sözü şöyle bağlıyor: “İstifa kararından vazgeçirdi.
Fakat inanmadım ‘Maçın havasındandır’ diye düşündüm. Türkiye'ye
döndüğümüzde kendisiyle yine konuştum.
Bana, ‘Benimle geldin, benimle gideceksin. Sonuna kadar beraberiz,
ne olursa olsun’ dedi.
Ve ben de inandım, devam ettik. Ondan sonra da takım kötü
gitmedi. Samsun'u yendik, Kayseri ile de beraber kaldık. Olay
bu.”
Sinan Engin'i aleyhime
konuşturdu ...
"Peki Demirören’in desteği neden çekildi?" Çalımbay,
buna gerekçe olarak tanıdık bir isim veriyor: Futbolculuğuyla
değil de menajerliğiyle 'imparator' unvanını alan tek futbol
adamı Sinan Engin'den başkası değil bu isim.
Top sağ kanatta yine Rıza
hocada: "Başkan Yıldırım Demirören burada Sinan Engin'i
kullandı. Sinan Engin'e telefon etmiş. 'Bir gazetede Rıza
hakkında şunları şunları söyle.
Rıza hoca da gelsin istifa etsin' demiş. Ben bunları duydum
ama inanmadım. Sonra kendisine böyle bir şey yapıp yapmadığını
sordum. 'Yaptım' dedi. Ben de 'O zaman burada benim ne işim
var' dedim ve görevi de orada bıraktım. Bunu da ilk defa size
söylüyorum."
Sinan Engin’i futbolcular
istemedi ...
Futbolculuk döneminde takımın sağ kanadını birlikte kullanan
Sinan Engin ile Rıza Çalımbay’ın arasındaki sorun neydi peki?
“Genç takımdan beri arkadaştık.
Benim bir sorunum yoktu” diyor Çalımbay. “O halde Sinan Engin’in
bir sorunu vardı.” “Onun benimle olmuş olabilir.
Sinan menajerliğe gelmek istedi. Ama yönetimden istemediler.
Fakat ‘Rıza istemiyor’ dediler.
Yöneticiler, Sinan’dan korktukları için benim üstüme attılar.
Halbuki benim alakam yok.
Ne o zamanki takım kaptanı Tayfur Havutçu ne de Futbol Şube
Başkanı Kıvanç Oktay istedi Sinan Engin’i.Ama
Demirören gidip bunu söylemedi; ‘Futbolcular, yöneticiler
seni istemiyor’ diyemedi. ‘Rıza hoca istemiyor’ dedi. Ondan
sonra da Sinan’ın basındaki davranışı değişti.”
Sinan Engin’in Beşiktaş’taki
futbolculuk kariyeri Rıza Çalımbay’ın çok gerisindedir. Futbolcu
olarak siyah-beyazlılarla 1 şampiyonluk yaşayan Engin, 2002/03
sezonundaki 100. yıl şampiyonluğunda ise menajerdi. Ve büyük
bir fiyaskoyla sonuçlanan 2003-04’te de.
Sinan Engin ve Yıldırım
Demirören'in ayrı bir ilişkileri var !
"Sinan Engin bu gücü nereden alıyor?” Çalımbay yine sert
bir orta yapıyor: “Başkanla Sinan’ın ayrı bir ilişkisi var.
Ne olduğunu bilmiyorum ama onların ikisinin ayrı bir ilişkisi
var. Başkan, Sinan’a sormadan bir şey yapamaz, mümkün değil.
Tigana bile giderken Sinan’ı kötülüyor. Ne alakası var ama
kötülüyor.” Sinan Engin’in Beşiktaş’a başkan olmak istediğini
hatırlattığımda ise Çalımbay, “Türkiye’de her şey olabilir,
Sinan da Beşiktaş’a başkan olabilir yani.”
“İyi ama daha menajer
bile olamıyor” dediğimde ise “Bilmiyorum, tek engel olarak
beni görüyorlardı. Ben ayrıldım. Şimdiki Futbol Şubesi Başkanı
Celal Kolot onun çok iyi arkadaşı.
Her an gelebilir. Beşiktaş’ta Demirören varken her şey olabilir”
diyor Çalımbay.
Başkan adayı olacağım...
Sinan Engin’in başkan adaylığına belli ki soğuk bakan Rıza
Çalımbay, bu koltuğa şimdiden adaylığını koyuyor: “Beşiktaş’tan
beyaz bir sayfa ile ayrıldım.
Her şey dürüsttür benim hayatımda. Kimse arkamdan şuna buna
karıştı diyemedi. Futbolcu, antrenör ve teknik adam olarak
hepsinde de beyaz bir sayfa bıraktım arkamadım. Kendime yakışır
bir şekilde görevi de bıraktım ama günün birinde ben oraya
yüzde yüz başkan adayı olacağım. Kesin şekilde ama süper bir
şekilde olacağım, böyle değil.”
Rıdvan Dilmen tutarlı
değil ...
Rıza hoca, Beşiktaş başındayken destek görmediğini ısrarla
vurguluyor. “Kimler hayal kırıklığı yaşattı?”
Öncelikle “Genç takımdan
beri arkadaşımdı” dediği Sinan Engin. “İşin açıkçası en çok
desteği ondan görmek isterdim.
Ama ben hiçbir arkadaşımdan; Sinan olsun, Rıdvan olsun, gerçek
bir destek göremedim. Hepsi yalandan konuştular. Mesela Sinan
televizyonda dedi ki ‘Bana kızacağına, yıllarca beraber yaşadığı
arkadaşına; Rıdvan Dilmen’e kızsın dedi. Bu çok önemli. İkisi
de birbirini anlatıyor.”
“Ama Rıdvan Dilmen, Çaykur
Rize’deki oyun sisteminizden övgüyle bahsetti bu sezon” dediğimde
ise Çalımbay sert giriyor bu topa: “Rıdvan, kendi işine baksın.
Benim için tutarlı biri değil. Sadece iyi çene yapıyor.
Konuşuyor. Bazen iyi anlatıyor. Ben Rıdvan ve Sinan’dan gerekli
desteği görmedim ama zaten onların desteğine de ihtiyacım
yok. Ben buralara hep kendi gücümle geldim” diyerek kırgınlığın
izlerinin silinmediğini açıkça gösteriyor.
Çalımbay’ın Beşiktaş’tayken
futbolcular tarafından sabote edildiği de öne sürülmüştü.
Ancak o, kesin bir dille bunu reddediyor: “Sergen, Tümer,
İbrahim, Tayfur hepsi de çok iyiydi. Futbolcuların hepsi her
şeyini veriyordu. Benim sorunum sadece ve sadece başkanla
oldu.”
Türban kenarda duruyor...
Beşiktaş’ı baba Erdoğan Demirören’in perde arkasından yönettiği
iddialarına da katılmıyor Çalımbay: "Erdoğan Demirören
konuşur ama kulübü yönetme işine falan girmez. Ama ‘Rıza hocaya
destek çıkın’ diyebilirdi. Fakat en yakın arkadaşlarımdan
bile destek görmedim."
Sohbetin sonlarında sözü
yine Ertuğrul Sağlam’a getiriyorum. Hocadan Sağlam’a “sağlam
bir uyarı” geliyor: “Yerli teknik direktörün Beşiktaş’ta işi
her zaman zordur.
Ben eğer oradan istifa ediyorsam herkes istifa eder, çünkü
kimse benim kadar Beşiktaşlı olamaz. Ertuğrul bile. Beşiktaş
her şeyim. Ne Demirören ne o ne de bu benim kadar Beşiktaşlı
olabilir.”
Ertuğrul Sağlam’ın daha
gelmeden yıpratıldığı iddiaları var.
Rıza hoca da Sağlam’ın imza törenindeki açıklamasını yadırgamış:
“Toplantıda ‘Eşimin türbanıyla ilgilenmeyin’ dedi.
Oysa bunu hiç gündeme getirmemeliydi.
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı olduğunda ne konuştu Türkiye?
Eşinin türbanlı oluşunu. Türban gündemde olduğu için Ertuğrul’un
eşinin türbanı da gündeme getirildi.
Bir sürü arkadaşımızın eşi öyleydi. Ama kimse ilgilenmiyordu
ki.
Herkes işine bakmalı.” Sağlam’ın eşinin türbanlı olmasından
Beşiktaş camiasında rahatsızlık duyanların olabileceğini de
söyleyen Çalımbay, yaşadığı tecrübeyi de katarak şu uyarıyı
yapıyor: “Tabii bu olay şöyle bir kenarda tutuluyor; her an
ortaya atılacakmış gibi duruyor.
Oysa hiç ortaya atılmaması gerekiyordu. Benim babam kapıcıydı.
Bunu Fenerbahçe Stadı’nda pankart yapıp astılar. İyi bir şey
değil. Ertuğrul için de yarın bunu kullanırlar. Kapıcı çocuğu
olduğum için gocunmadım.
Bilakis gurur kaynağıdır. Yokluktan geldim.”
Bu söyleşiden bana kalan
en değerli şey; beni çocukluğumun Atom Karıncası Rıza Çalımbay
ile sarmaş dolaş gösteren ve Tolga Aktaş’ın ölümsüzleştirdiği
bir fotoğraf karesi oluyor.
AILTON BAŞKAN’I DİNLEMEDİ
3.5 milyon euroya aldıkları
Ailton’u 350 bin euroya sattılar. Yürüyecek hali yoktu. 2-3
maç ancak götürebildi, ondan sonra oynatmadım. Ailton’u oynatmayarak
iktidar savaşına girmedim. Bir gün Yıldırım Demirören’e dedim
ki “Başkan bir de sen konuş. Antrenmanda bile terlemiyor.”
Demirören gidip konuştu. “Ne oldu başkan dedim” bana “Ya beni
dinlemedi bile, ayağını uzattı duvara baktı” dedi.
DAUM’U İKAZ ETTİM
Christopher Daum’u çok
beğeniyordum. Bana göre mükemmel bir antrenördü. Kişiliği
biraz değişikti. Futbolcuyken beni takımdan kesti. Kendisine
“Ben kaptanım. Sizin yapamayacağınız şeyleri yaparım. Benimle
ters düşme. Oynat oynatma problem değil. Bu tecrübe hocalıkta
bana çok yaradı. Daum Beşiktaş’a 2. gelişinde yarım sezon
yardımcılığını yaptım.
TIGANA’NIN HEYKELİ
DİKİLİRDİ
İnsanlar nankör. Fenerbahçe'yi
ben değil Tigana kalecisiz 4-3 yenseydi, yemin ederim heykelini
dikerlerdi. "Fenerbahçe fatihi" diye gösterirlerdi.
Graeme Souness Fenerbahçe Stadı'na bayrak dikti diye Galatasaraylılar
hala onu konuşuyor. Yabancı ile yerli arasında uçurum var.
KİMSE ADAY OLMUYOR
Kimse başkan olmak istemiyor.
Bence Beşiktaş için en üzücü olay bu. Yıldırım Demirören 3-4
sene şampiyon yapar da aday çıkmaz ama ortada doğru düzgün
bir başarı yok. Beşiktaş 1. sayfalara çıktı ama daha çok borcuyla,
vefasızlığıyla. İlerisi pek iyi gözükmüyor.
FEYYAZ İLE İŞİM OLMAZ
Feyyaz’ın Denizlispor’da
beni bırakıp Beşiktaş’a gitmesini kendisine yakıştıramadım.
Zeki de aynısını yaptı. Küs değilim. Düşmanlıkları unuturum
ama iyilikleri unutmam. Ben onları bir yere getirdim, onların
yaptıkları çok çirkindi. Konuşuyorum ama artık Feyyaz ile
işim olmaz.
TEŞVİK VAR, ŞİKE YOK
Türkiye’de teşvik var
ama şike olduğuna inanmıyorum. Hatır şikesi olur bazen. İddian
yoksa çok fazla hırslı olmazsın. Futbolcuyken hiç hatır şikesi
yapmadım. Tanju’nun “Teşvik primi aldım çatır çatır yedim”
demesi yanlıştı bence.
BEŞİKTAŞ’A GERİ GELECEĞİM
En az 10 yıl daha hocalık
yaparım. Beşiktaş’a döneceğim ama bu yönetimle değil. Hocalıktan
sonra arkadaşlarımızla oturup konuşacağız başkan olmak için.
Futbolun içinden gelenlerden iyi başkan olur. Arkası temiz,
lekesiz insanlardan iyi bir ekip kurmak gerek.
Bu değerli röportajı
yapan Kenan Başaran'ı kutlar kendisini tebrik ederiz.....
Spor Servisi
****
Hatırlanacağı üzere;
17 Mayıs 2007 Tarihinde Jean Tigana
yaptığı basın toplantısında;
"Dönüm
noktası ocak ayında oldu. Etrafımda bir boşluk yaratıldı.
Murat Aksu'nun ayrılmasına çok üzüldüm.
Celal Kolot Beyin ve onun arkasından kendisini tanımadığım
Sinan Engin ile sorunlar yaşadım.
Kulübün içinde bir rahatsızlık meydana geldi ve bunu yönetmek
çok zor oldu"
Diyerek
Beşiktaş Futbol Şubesinden Sorumlu Celal Kolot ve Sinan Engin'i
Beşiktaş'ta ki başarısızlığın hedefi olarak göstermişti.
Geçtiğimiz günlerde Atilla Gökçe'nin de yazısında belirttiği
gibi
Sinan Engin Bazı Beşiktaş
yöneticilerinin kendisinden Tigana''yı eleştirmesini istediğini
ifade etmişVe kendisine
''Ne olur yüklen de Tigana gitsin'' denildiğini ifade etmişti!
****
Ve Beşiktaş Tello'yu
aldı !
30.05.2007 18:47
Kulübümüz, Şili'li futbolcu
Rodrigo Alvaro Tello ile 4 yıllık sözleşme imzaladı. Tello,
imza töreni sonrasında "Beşiktaşlı olmaktan çok mutluyum;
çok kısa bir süre olmasına rağmen büyük bir Camia'ya geldiğimi
hemen anladım" dedi.
****
Ve Tello
Transferinde son durum !
04 Haziran 2007 / Pazartesi Milliyet Gazetesi
600 Euro nasıl 1.4 Milyon Euro olur !
Sporting Lizbon'dan ayrılarak
Beşiktaş'a gelen Rodrigo Tello'ya ödenen para ve menajerinin
aldığı pay, siyah - beyazlıların gündemini meşgul ederken,
Beşiktaş'ın futboldaki en yetkili ismi Celal Kolot konuya
açıklık getirdi.
Kartal'ın Futbol Şube Sorumlusu Kolot, sözü edilen 500 bin
euro komisyonun ve futbolcuya verilen 900 bin euronun tamamının
gerçek olduğunu belirterek, transferin gerçekleşmesi için
bir takım fedakârlıkta bulunduklarını ifade etti. Tello'nun
bonservisinin elinde olması yüzünden bu paranın çok yüksek
olmadığını savunan siyah - beyazlı yönetici, "Bu transferde
bizim adımıza Olgun Peker görev aldı.
Kendisi ne kadar aldı, bizi ilgilendirmez. Biz bu transferde
menajerlere ayrı ayrı para vermedik. Bu transferin bize olan
toplam maliyeti 1 milyon 400 bin eurodur" açıklamasını
yaptı.
'Yükseltmek zorunda kaldık'
Celal Kolot, Sporting Lizbon Başkanı Franco'nun, "Tello
bize 600 bin dolara anlaştığını söylemişti.
Nasıl oldu da 900 bin euroya çıktı bilmiyorum" şeklindeki
demecine de şu yanıtı verdi:
"Toplam 1 milyon 200 bin euroya anlaşmıştık. Fakat Tello
ve menajerleri, Sporting ile tekrar anlaşabileceklerini söyleyince,
yaptığımız pazarlıklarda fiyat yükseltmek zorunda kaldık."
Kaynak Milliyet Gazetesi
04 haziran 2007
Hot
Affiliates Reklamları
|