|

Hürser
Tekinoktay
03 Şubat 2005 Soyunma
odaları ve Rıza Hoca Vincente
del Bosque'nin gönderilmesi ile, sezon başı Beşiktaş'ın yükünü kaldıramaz denilip
tercih edilmeyen Rıza Çalımbay'ın göreve getirilmesi geçtiğimiz günlerin en çok
konuşulan olayı idi. Pazartesi akşamı CNN Türk'de ki Santra isimli programın
konuğu olan Demirören'in ifadesine göre gönderilme kararını ağlayarak karşılayan;
del Bosque'nin bu dramı Dünya'nın en büyük kulübünde başarılar kazanmış olan bir
antrenörün bile kararları alma ve uygulama konusunda işine başkalarını karıştırıp,
mesleki ilkelerinin sınırını koyamadığı zaman tüm kariyerinin alaşağı edileceğinin
bir göstergesiydi. Sezon başında kadrodan çıkartılıp gönderilen futbolcular için
yöneticiler, 'Bu kararların alınmasının yönetimin ortak kararı' olduğunu bildirmişlerdi! Yine
aynı günlerde del Bosque "Sistemler arasında çok fark yok; 4'lü defansın
büyük kulüp için daha mantıklı ve estetik olduğunu düşündük" diyerek oyun
sistemi hakkında yöneticiler ile yapmış olduğu görüş birlikteliğinden bahsediyordu! Bosque'nin
yapması gereken işin içinde o kadar çok insan olduğu ve o işten hiçbir netice
alınamayacağı gün gibi aşikardı! Demirören'in pazartesi akşamı " Hoca
ile yanlış diyalog kurmuşuz "dediği de bu olsa gerek! Real Madrid'in eski
hocası Türkiye'de işleri böyle yaparken, Sir Ferguson kendisini Aberdeen Kulübü'nden
alıp M.United'ın başına getiren kulübün büyük hisselerine sahip İrlandalı işadamları
J.Magnier ve JP McManus ile yılda bir kez bile görüşmüyordu. Teknik Adamlık
konusunda iş ve ilkelerin önemi sadece del Bosque'nin değil tüm antrenörlerin
yaşadığı önemli bir olgudur. 1990'lı yıllarda Barcelona'nın efsane futbolunu
yaratan J.Cruyff, elinde neredeyse sürekli kupa ile dolaşan Kulüp Başkanı Josep
Nunez'e Barça'daki ilk gününde "soyunma odası sadece bana ve futbolculara
aittir" diyerek Venables'in, Udo Latek'in, Menotti'nin yapamadığını yapıp
başkanı ilk kez yenilgiye uğratan bir hoca olmuştu! İşte o Barcelona aynı M.United
gibi son 50 Yılın en iyi birkaç takımından biriydi ! Rıza Hoca ise Fenerbahçe
maçı için Ümraniye Tesisleri'nde kampta oldukları gün Beşiktaş takımı ile mukavele
yaptı. Takımı Saraçoğlu'na giderken kendisi İnönü Stadı'na gitti. Halbuki içinde
bulunduğu ortam herkesin Fenerbahçe maçına motive ve konsantre olduğu bir ortamdı.
Futbolcular için bundan daha önemli bir maç yoktu. Yılda 1 sefer karşı karşıya
geldikleri bir stattı Şükrü Saraçoğlu. Üstelik Kadıköy'deki en son karşılaşma
Ali Aydın'ın tarihe geçtiği Fenerbahçe'nin normal koşullarda kazanamadığı bir
maç idi! İşte bu ortamdaki karşılaşmayı kazanacak her türlü şart mevcutken, Rıza
yardımcılarının bile kazanabileceği İnönü Stadı'na gitmeyi tercih etti! Yardımcıları
İnönü'ye, kendisi Kadıköy'e gidip kazanacakları galibiyetler ile Fenerbahçe ile
puan farkını geçen sene bu zaman olduğu gibi 11 puana düşürecek, hem de Daum'u
aynı devrede iki kez yenme şansını yakalamış olacaktı. Ayrıca kendisi pazartesi
günü Beşiktaş'taki görevi devir alıp, iş prensiplerinin sadece güçlülerden
yana olmadığını da gösterebilecekti. Oysa yıllarca sporun içine kokaini karıştıran
hoca, Rizespor maçında tribünden telefon ile taktik verdi diye Rıza'ya ahlak
dersi veriyor şimdi! Sevgili Rıza Hoca meşin yuvarlağı hayatında bir kez bile
tepiklememiş insanları; işine, soyunma odasına ve Ümraniye'ye karıştırmazsa çalışkan
yapısı ile başarıyı mutlaka yakalayacaktır. Göreve kerhen getirilmiş gibi "Rıza
Hoca başarısız olursa 10 yıl bu takımın başına Türk Antrenör gelmez "dediklerine
ve sezon başında sana güvenmeyip buçuksuz bir şekilde 4 yıl imza attırmayanlara
da inanma. Dünyanın en iyi hocası geldi de ne oldu !
Konu ile
ilgili yazılar
/p>
|