Hürser Tekinoktay
14 Temmuz
2005
Narin
oğlanlar!
Birkaç gün önce eski Galatasaraylı
Brezilyalı yıldız Flavio Conçeciao'nun Atina'ya gidişinin
haberi Yunan medyası tarafından manşetlerden verildi.
Galatasaraylı yöneticilerin Gheorghe Hagi'yi içinde bulunduğu tüm olumsuz koşullara
rağmen başarısız gibi görüp göndermesinin ardından anlaşma yaptığı yeni hocası
Eric Gerets'in görevi başına henüz geçmeden takım yapmaya başlamaları Türkiye'deki
yöneticilerin kifayetsizliğinin en güzel örneklerinden biri oldu!
Hocasız olan takıma hemen müdahale
edip kendisinden çok şey bekledikleri ama kendi futbol
bilgilerine göre hiçbir şey bulamadıkları Flavio Conçeicao'ya
derhal kendine takım bul dediler.
Ancak yeni hoca Gerets bunu duyunca Flavio'yonun tekrar geri dönmesi için yöneticiler
ile uzun süren görüşmeler yaptı.
Bu esnada Ergun Gürsoy Flavio Conçeicao'yu biz gönderdik şimdide geri almak
istiyoruz' bu ne biçim iştir diye söylenmekten de kaçınmadı!
Bahsi geçen Flavio Conçeicao 1994–1995
yıllarında Palmerias 'ta,
1996–2000 yılları arasında Deportivo
la Coruna 'da 2000-2002'de
Madrid'de defalarca forma
giymişti.
Geçirdiği sakatlıktan sonra Borussia Dortmund'a kiralanan Flavio, Real Madrid'e
21,6 Milyon dolar transfer olmuş 70 e yakın kez Brezilya Milli Takım formasını
giymiş bir futbolcudur.
Bu kariyere sahip bir oyuncu bile Türkiye'deki anlayış karşısında dikiş tutturamayarak
ülkemiz futbolundan kaçmıştır.
Şimdi Yunan Basınının manşetlerinden inmemektedir.
Ve tüm zorlamalara rağmen Ergun Gürsoy'un da dediği gibi
kişilikli yapısı ile son görüşmeyi Eric Gerets ile Hollanda
da yapıp Türkiye'de oynamayı bir daha düşünmediğini söylemiştir.
Ve sonunda Eric Gerets geldiği ilk
günden beri Conçeicao'nun iyi futbolcu olduğu ve bu oyuncunun
kesinlikle kadroda kalması gerektiği konusunda yönetimi
ikna etmesine rağmen Conçeicao'nun Galatasaray'a dönmesini
sağlayamamıştır!
Aslında Eric Gerets ve Flavio Conçeicao'nun
bu yaşadıkları sadece Galatasaray'a özgü değildir.
Bu yaşanılanlar Üniversiteleri, liseleri ve sosyo- kültürel
yapısı Galatasaray gibi olmayan onlarca, yüzlerce takımda
daha da vahim olarak yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda dövülen ve sövülen futbolcuları bolca
işittik. Kulüplerini, Türk Futbolunu ve sporcusunu bir nebze
olsun düşünmeyen günümüz spor yöneticileri aslen Türk gençlerinin
geleceğini ipotek altına almaktadırlar.
Brezilya'nın spor kültürünün Brezilyalı gençleri nerelere
getirdiklerine bakmak için sadece Chelsea'nin Ronaldinho'ya
önerdiği 155 Milyon usd. Her şeyi açıklamaya yetmiyor mu?
Türkiye'de işinin ne olduğunu bilmeyen ve yönetici kervanına
katılan son takım olan Galatasaray yönetimi Gheorghe Hagi
ile uğraşacağına yapması gerekenleri yapmış olsaydı herhalde
Ribery bugün Marsilya'da olmazdı!
UEFA vitrininde Avrupa'ya daha değerli olarak pazarlayacağı
bir Ribery Galatasaray takımında oynayan diğer futbolcular
için de bir şans olabilirdi.
Kulüplerini kötü yöneten kişilerin öncelikle bulunduğu camiaların var olan
değerlerini sosyal ve ekonomik olarak yükseltmeleri gerekirken, geleceğini
daha da karanlığa sokacak bir gidişat içinde olduklarını Futbol Federasyonunun
görmemesi mümkün mü?
Havuz meselesi ile çıkan tartışmaları yaşayan Federasyonun
ortada dönen yaklaşık 450 Milyon dolarlık hacmin hareketini
incelemesi aslen her şeyden önemlidir.
Ancak onlar da hoca değişikleri ile günü kurtarıp gelecek
adına hiçbir şey yapmamaktadırlar.
Böylece de özellikle orta halli ve yoksul halkın eğlencesi olan Futbol günümüzde
zengin aile çocuklarının hayatı boyunca topu dürtmemelerinin verdiği kompleks
ile tatlı bir oyuncağı olup çıkmaktadır.
Topu dürtmek isterken habire incinip sakatlanan bu kişilere
Oscar Wilde'in şu sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim'' Futbol
sert kızlar için çok iyi bir oyun olabilir; ama narin oğlanlara
pek uygun olmaz''

Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|