2008 Ulusal
Takım, Fatih terim, Müslüm Gülhan, Müslüm Kemal Gülhan
Müslüm Kemal Gülhan
09 Temmuz 2008
Organize İşler
Yaşadığımız toplumdaki yaşama dair tek gerçeklik; koşulları bizim
dışımızda belirlenmiş olan organize edilmiş hayattır.
Organize edilmiş siyaset.
Organize edilmiş ekonomi.
Organize edilmiş sağlık.
Organize edilmiş sevgi.
Organize edilmiş iletişim.
Aslında sıralama bitmeyecek kadar uzun. Gerçekten de bitmez… Sporu
oraya yazmadım. Nedeni ise mesleğim olduğundan kendime yediremedim
herhalde.
Hele hele futbol… nasıl anlatmalı da organize edilmişliğe
inandırmalı yurdumu, güzel ve masum insanlarını. 2008′i nasıl
anlatmalı, tüm gerçekliği ile saf, temiz ve doğru olarak. En
önemlisi mesleğimin tüm detayları ile…
Sanırım sesim geliyordur oralara sevgili insanlarım; biz 2008′de
Ulusal Takım’ın hedefleri doğrultusunda oynamadık.
Ulusal Takım Fatih Terim’in hedef ve amaçları doğrultusunda
oynamıştır.
23 kişilik kadro Fatih Terim’in hedef ve amaçları doğrultusunda
seçilmiştir; kenarda ‘Kutsal Ağabeyin’ varlığını kabul edecek ve ona
itaat edecek, yeri geldiğinde ‘Gladyatör’ olacak oyunculardan
seçilmiş 23 kişi. Herhalde tamamlayıcı unsur olarak da Amerikalı
kondisyonerler seçilmişti.
Gerçi sistematik sakatlıklar oldu 20 günlük yüklemeden sonra. Olsun
onlar da iş kazası, Tuzla ölümlerine inat.
Fatih Terim ‘kendimizi hissettirmeye’ gidiyoruz demişti. Aslında
kendi varlığının tamam veya devam olacağı mücadeleye gidiyordu Fatih
Terim. Milan’dan sonra, Galatasaray’dan sonra tükenmişliğini, yaşama
çevirmeye gidiyordu Fatih Terim.
O işlem öyle organize oldu ki İspanya’nın şampiyonluğuna ‘Hadi canım
sen de’ diyebilecek duruma geldik. Final oynamamız gerekirken,
yarıfinal başarısını bulunmaz ‘Hint kumaşı’ haline getirdik ve tüm
aşağılık kompleksinden kaynaklanan egolarımızı tatmin ettik, ama
öyle böyle değil.
Nasıl bir futbol oynadığımızı kimse anlamadan yarıfinal oynadık. Her
maçı final havasında oynayarak gerçek finale ulaşamadık ama teknik
direktörümüz final maçı oynanmadan turnuvanın en başarılı teknik
direktörü seçildi. Gerçi İngiliz menajerlik şirketinin katkısı var
diyorlar, varsın olsun.
Bizim oyun taktiğimizi bir tek İsveçli spor yorumcu anlamış ve
bizden daha iyi yorumlamış ‘ÇOK İYİ ORGANİZE OLMUŞ BİR KAOS SİSTEMİ’
olarak açıklamış. Allah aşkına bundan iyi nasıl anlatılırdı
oyunumuz.
Her şey organize olmuş kaos içerisinde gelişti ve bitti. Ama ortada,
turnuvada bizim adımıza tek gerçek vardı o da Hamit Altıntop idi.
Her şeyi ile vardı… Futbolculuğu ile, adamlığı ile, yüreği ile
vardı. Benim adıma da önemliydi Hamit Altıntop.