Metalar;Festus Okey, Nijeryalı, Nijerya, Nijeryalı futbolcular,
Nijerya Milli Futbolcular, ırkçılık,
Müslüm Kemal Gülhan
07 Eylül 2007
Festus Okey
Yaşam bizi bazen irademiz dışındaki
koşullarda yaşamaya zorlar.
Hayatımız doğumumuzdan itibaren bizim istemimiz dışındaki
seviyelerde devam edecek, bizden habersiz bize sunulan bir
armağandır.
Armağanın ağırlığı bazen insana varolmanın dayanılmaz hafifliğini
yaşatırken bazen de armağanın ağırlığının altında ezilme duygusundan
başka bir şey yaşatmaz.
İster istemez bu zorluklar bizi içinizde veya dışınızda bir sürgün
hayatına yollar.
İnsan gibi yaşamak için…
Dünyadaki diğer insanlarla aynı seviyede olmanın umudu için…
Sevgileri, beklentileri ve paylaşımları yaşamak için…
Bir gerçek var ki sahip olduğumuz din, dil, ırk ve rengimiz bize
sunulacak hayatın veya sürgünün koşullarını belirleyici faktörler
olmaktadır.
Varolan bir gerçek; zenci olmak ile insan olmak arasındaki
farksızlığı farklılık olarak benimseyecek ve onlara benimsetecek
koşulların yaratılması insanlık adına asıl sorunu ortaya
koymaktadır.
Festus Okey gibi hayatının sürgün macerasını Türkiye’de yaşamak
istemiş ve her Nijeryalı erkek gibi sürgün koşullarını futbol içinde
umuda dönüştürmeyi amaçlamamış, aslında içindeki sıkıştırılmışlığı
parçalamayı başarmak için, daha doğrusu insan olmanın rantını
yaşamak için Türkiye’yi seçmiştir.
Bu bir onur mu yoksa onursuzluk mu kıyaslamaya kimsenin gücü yetmez
hatta kimse buna cesaret bile edemez.
Böyle global bir soysuzluk içinde yaşarken Festus Okey’in çıkış
yolunu bizde bulmaya çalışması aslında bizim için bir şanstı.
Türk kültüründe ırkçılıkla ilgili bir kavram hiçbir zaman
olmamıştır.
Ama yaşadığımız küçük olaylar bizi tedirgin etmektedir.
Aklıma ister istemez şu soru geliyor: Bizde ırkçılığın oluşmamasının
asıl sebebi acaba zenci vatandaşımız olmaması mıdır?
Bu bizim için ne ifade eder bilemem ama siyah renkli insanlar için
bir şans olduğu açıktır.
Festus Okey yaşamın kıyısında dolanan bir dünya vatandaşıydı.
Sahip olduğu değerlerin ve koşulların hiçbir önemi yoktu.
Ama biz bu yaşamın sırat köprüsündeki kişiyi kurtarmak yerine yok
olması tercih ettik. Sanırım bu ayıp hepimize yeter.