|  | 
               
                | 
		
    
		
		Erkut Tekin  
		  
		 08 
		Ağustos 2007 
					Ne Olacak bu Almanya’nın Hali?
  
		 
		TFF
 Öncelikli olarak TFF’nin kurumsal olarak maalesef yeterli düzeye 
		ulaşamadığını söylemek zorundayız. Nike firmasına yaptırılan TFF logosu 
		da bu yetersizliğin sonuçlarından birisi.
 Aynı zamanda Türk Milli 
		Takımının formalarını da yapan bu firma, bir süre önce formaların 
		tanıtımını yapmış ancak görüntülerini basına vermediğinden yeni 
		formaların son şeklinden bizim de fazlaca bilgimiz olmamıştı.
 Sadece 
		klasik Kırmızı-Beyaz’ın yanı sıra Turkuaz renkli formalarında katalogda 
		yer aldığını biliyorduk. Bir diğer bilgi ise Nike’ın formasını yaptığı 
		ülkelerin aynı zamanda logo sponsorluğunu da yapmasıydı.
 Zaten ne 
		olduysa bu yüzden oldu. Logoda ki renklerin Fenerbahçe’nin renkleriyle 
		birebir aynı olması doğal olarak Beşiktaş cephesinden şiddetli bir tepki 
		gördü.
 Aslına bakarsanız bu tepkinin geçen sene ki finalde neden 
		verilmediği de merak konusu olmalı.
 Zira hemen hemen aynı logo geçen 
		senede vardı ama belki de finalistler arasında Fenerbahçe’nin olmayışı 
		böyle bir krizin de olmamasını sağladı.
 
 Şimdi iddiaya göre Nike firması “biz TFF’ ye gerekli bilgiyi verdik” 
		diyor. Federasyon ise “bundan haberimiz yok” demekte.
 Kısaca işveren ve 
		sponsor arasında tam manasıyla iletişimsizlik ve takipsizlik söz konusu. 
		Bu da demektir ki bu yılda yönetsel zaaflarla dolu bir sezona merhaba 
		diyoruz.
 
 SHOW TV
 
 Logo krizini sağır sultan bile duymuşken Show TV’nin hatada ısrar ettiği 
		bir naklen yayın süreci yaşadık Pazar gecesi.
 Federasyonun maç günü 
		yanlıştan çark edip Rhein Energie Stadı'nda ki logoları kalemle 
		boyayarak Beşiktaş’ın maça çıkmasını sağlamasından sonra, maçın canlı 
		yayını esnasında gördük ki Show TV bütün tekrar görüntülerinde krize yol 
		açan logoyu kullandı. Böylesi durumlarda kamu hizmeti veren kuruluşların 
		birinci görevi tansiyonu düşürüp, kaosu ortadan kaldırmak olması 
		gerekirken Show TV’nin bu politikası hiçte şık olmadı.
 
 
		
					 
		
		DELİ İBRAHİM
 
 Takımın ağabeyi, kaptanı ve taraftarın sevdiği Deli İbrahim’de ofsayt’a 
		düşenlerden oldu maalesef.
 Delilik elbette onun takımı için delicesine 
		kendini ortaya koymasından dolayı takılan lakaptı daha düne kadar.
 Ancak 
		yaşanan son olay gösterdi ki İbrahim Üzülmez Beşiktaş takımının 
		kaptanlığını hak etmiyor.
 Belki de bu davranışı Süper Kupa finalinin son 
		dakikalarında kendi kariyerinin de finaliydi. Hem de acıklı bir final 
		oldu onun adına. Tecrübeli oyuncunun 2–1 geriye düştükleri dakikalarda Kezman’ın sözde profesyonelce zaman çalmak adına yaptığı numaraya Polat 
		Alemdar tadında el koyması ve daha oyun bile durmamışken yerdeki 
		rakibine saldırması gerçek delilik haliydi.
 Üstüne üstlük bir de kırmızı 
		kart sonrası sahayı terk ederken alenen defalarca küfretmesi 
		kaptanlığına da hiç yakışmadı.
 Kaldı ki geçen sene de bir top toplayıcı 
		çocuğa ettiği küfürler yüzünden basın karşısında herkesten özür dileyen 
		Üzülmez “beni bir daha böyle olaylar içinde görmeyeceksiniz” diyerek bir 
		nevi söz vermişti.
 Beşiktaş kulübünün bu olayların sonrasında Üzülmez’i 
		bir müddet dinlendirip, en kısa süre içinde de onun yerine yeni bir 
		kaptan yaratması kaçınılmaz bir gerçek gibi duruyor.
 
 FIRAT AYDINUS
 
 Elbette gerilimi böylesine yüksek olan maçlar bütün hakemler için 
		zordur. Ancak bunun daha kötüsü, zor maçlarda adil ve doğru olan kararı 
		uygulayamamaktır.
 Maçın henüz başı sayılan dakikalarda Fenerbahçe Deivit 
		ile öne geçmişti ki bu oyuncu golün sevinci içinde korner bayrağını 
		söküp malum hareketi yaptı.
 Evrensel bir hareketti yaptığı ve dünyanın 
		hangi hakemine sorarsanız sorun kırmızı karttır cezası. Eğer Fırat Aydınus, Deivit’i oyundan atabilme cesaretini gösterebilseydi, bugün 
		maçtan ziyade bir hakemin zor bir maçta ki doğru kararını alkışlıyor 
		olacaktık.
 
 TARAFTARLAR
 
 Federasyon bu kupanın Almanya’da oynanmasına karar verdiğinden bu yana 
		bu karara en çok sevinenler kuşkusuz gurbetçilerimizdi.
 Hasretini 
		çektikleri takımlarını izleyip destekleme şansı onlar için kesinlikle 
		çok özel bir duygu. Ancak maç içinde gördük ki gurbetçilerimizde 
		Türkiye’de ki taraftar tiplemelerinden farklı bir görüntü çizemediler.
 Yasak olmasına ve sürekli Türkçe anonslar yapılmasına rağmen defalarca 
		meşaleler yakıp zaman zamanda saha içine attılar. Bir kez daha anladık 
		ki sorun içerde de dışarıda da aynı, yani malzeme bu!
 
 Şimdi okuyucularımız, bu kadar sevimsiz şeyin arasında hiç mi iyi bir 
		şey yoktu diye soracaklardır doğal olarak.
 Olmaz mı? Böylesine olumsuz 
		yaşanan ve sezonun başlamasına beş gün kala dayatılan bu angarya maçın 
		Türkiye’den binlerce kilometre ötede yapılmasından daha güzel ne 
		olabilirdi ki? Tabii Almanlar için bunu söylemek biraz zor. Hakikaten ne 
		olacak bu Almanya’nın hali?
 
 
 
					
					 
 |  | 
 |