Endüstriyel Futbol, Ankaraspor, Kayserispor, Beşiktaş
Müslüm Kemal Gülhan
19 Eylül 2007
Nasipse Yeneriz
Futbolun kendi süreci içindeki devinimi onun
bilimsel metotlar ile iç içe geçmesine ve gelişim düzeyinin
endüstriyel yapı içinde anlaşılmasına neden olmuştur.
Futbolcuların antrenman metotları bilimsel deneyler ile
geliştirilerek futbolcuların daha tempolu ve daha kolay oynamasını
sağlamıştır.
Eskiden 6–7 km koşan bir futbolcu bugün maç içinde 12–13 km
koşabilmektedir. Bunun dayanağı futbolda bilimsel çalışmalardır.
Futbolcuların kullandıkları malzemeler, saha zemini gibi bir takım
yardımcı öğeler yapılan araştırmalar ile teknolojik anlamda en
kaliteli şekilde üretilerek futbolun daha çabuk, daha dinamik
oynanmasına yardımcı olmuştur.
"Endüstriyel Futbol"un mali portföyünün büyümesi ile kullanılan
metotlar, artık şansa ya da ilahi dogmalara bırakılmayacak kadar
önem arz etmeye başlamıştır.
Galip gelmenin temel dayanağı hata payını en aza indirerek teknik ve
taktik metotların kullanılmasıyla sağlanmıştır.
Bu ise teknik direktörün bilgisi ve donanımıyla doğru orantılı
olarak ortaya çıkar.
Günümüz futbolu oynanan futbolu kenardaki teknik adamın bilgisi ve
yetenekleri kadar olduğu unutulmamalıdır.
İşte asıl ironi burada kendini göstermektedir. Kenar yönetimi
dayanakları "nasip, kısmet ve inşallah" kadarsa oynanan futbol da
"tanrı yardımcı olsun" düzeyinde kalır.
Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'ın hâlâ taktiksel olarak temel
prensiplerini oluşturmadığını görmekteyiz. Ankaraspor ve Marsilya
maçlarında oynanan oyun; sadece saha dizilişinin düşünüldüğü ve
defansif yapının biraz oturtulmaya çalışılan fakat genel ve
özellikle hücum organizasyonu için hiçbir grup veya takım taktiğinin
oluşmadığı ortadadır.
Şimdi bu kadar eksik varken ve bunların giderilmesi ise tamamen
çalışmayı ve temel prensiplerin takıma kazandırılması gerekirken
bazı dogmatik söylemler ile maçın skoru hakkında yorum yapamazsınız.
"3 puan nasip değilmiş" gibi söylemler Türkiye'de kendine taraf
bulabilir ve Ertuğrul Sağlam da bundan dolayı zaman kazanabilir ama
Avrupa'da kimse bu söylemleri ciddiye almaz.
Aksi takdirde tıpış tıpış evinize dönersiniz.
Ertuğrul Hoca için kriterin "Kayserispor'u aşmak" olmadığını asıl
sorunun "Beşiktaş'ı aşabilmesi" olduğunu daha evvel belirtmiştim.
Ertuğrul Sağlam'ın teknik adamlığının önüne kendine ait bir takım
değerleri koyup kendini tartışma konusu yapmaması gerekir.
Beşiktaş bir cemaat yapılanması içindeki kulüp değildir.
Birçok branşı içinde barındıran bir spor kulübüdür ve tüm
formatlarını Dünya'da tüm ülkeler tarafından kabul edilen sporun
evrensel değerleriyle donatmalıdır.
Bunun unutulmamasında yarar olduğu kanısındayım.
Konu ile
ilgilli bazı yazılara
aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.