Politikacılar
ve Futbol . . .
13.05.2006
Haliç Üniversitesi'nin 8-9 Mayıs tarihlerinde
düzenlediği "Türk Futboluna Yapısal Bakış" adlı
sempozyumla ilgili olarak Hürser Tekinoktay Perşembe günkü
yazısında sizlere bazı bilgiler verdi.
Ben de burada bir kez daha Haliç Üniversitesi değerli yöneticilerine
Futbola "bilim adamı ayağı" değmesini sağladıkları
için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten de bu sempozyumdan çıkan
sonuçlardan katılanlar olarak hepimiz yeni şeyler öğrenerek
ayrıldık ve biz kendi adımıza doğru yolda olduğumuzun teyidini
de böylece almış olduk.
Oturumun ilk gününde Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı
Togay Bayatlı engin deneyimleriyle Türk Futbolu'nun yönetim
yapısını ve dış güçlerin etkisini incelerken politikacıların
her daim futbolun içine girmek yada en azından futboldan çıkar
sağlamak peşinde olduklarının altını çizdi.
Gerçekten de daha hemen ertesi günü politikacılar yine futbola
burunlarını soktular ve Turkcell Super Lig'den bu yıl düşmenin
kaldırılmasını önermeye başladılar.
Dünyada herhalde Türkiye kadar popülizmin doruklarında dolaşılan
bir ülke daha yoktur.
Tabii ki büyük kitleleri bu kadar ilgilendiren bir spor olayının
yer üstü ve yer altı bir takım bu spora ait olmayan unsurların
ağzını sulandırmaması beklenemez.
İngiliz gazeteci Simon Kuper'in dünyada şimdiye kadar yayınlanmış
en iyi futbol kitabı olan "Futbol asla sadece futbol
değildir" adlı kitabını okuduğumda bunun dünyada da bu
şekilde olduğunu çeşitli örneklerde görüp anlamıştım.
Ancak tüm dünyada özellikle politikacıların etkisi FIFA yaptırımları
ile git gide azalırken Türkiye'de ise politikacılar bu tutumlarından
en ufak bir taviz vermek istememektedirler.
Son yapılan Federasyon seçimlerinde bunu bariz şekilde gördükten
sonra şimdide lig sonunda yaklaşmakta olan seçim dönemini
dikkate alan politikacılar düşme kaldırılsın teziyle aniden
ortaya çıkıverdiler.
Bir Grup milletvekili Diyarbakırspor'un düşmesi ile ilgili
olarak şehrin insanının tek zaman geçirebileceği eğlencesinin
futbol olduğunu belirtiyor. Tam anlamı ile komik söyledikleri.
Yani Süper Lig'den düşünce takımlar artık futbol oynayamıyor
da insanların eğlencesi sona mı eriyor?
2. Lig A grubunda da çok çekişmeli maçlar oynanıyor futbolu
seven insan 2. ligde de bundan zevk alır ve Diyarbakırspor
taraftarının desteği ile Süper Lig'e yeniden çıkar.
Peki Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a
ne demeli? Atatürk'ün kurmuş olduğu koskoca CHP'nin Türkiye'yi
yönetmeye talip genel başkanı da aynı şekilde Samsun ve Diyarbakır
Lig'de kalmalıdır buyurdular, hem de her türlü kuralı hiçe
sayarak. "Konumu gereği" başbakan olabilecek bir
insan olarak Sayın Baykal uluslar arası futbol kurallarının
politik kararları reddettiğini ve bunun ülkenin futbolunun
başına büyük dertler açabileceğini bilmiyor mu acaba? Pek
ala çok iyi biliyor bence, ama onun da derdi Diyarbakır halkını
bu çıkışı ile avucun içine almaya çalışmak.
Çünkü yakında seçimler var.
Ey politikacılar lütfen ucuz oy hesaplarınızı futbol üzerinden
yapmayın ve zaten can çekişmekte olan Türk Futbolu'nu LÜTFEN
rahat bırakın…
CORDOBA VE GÖKDENİZ
Bu haftanın en çok konuşulan konularının başında Beşiktaş'ta
kaleci Cordoba'nın yaptığı hata sonucunda yediği gol ve akabinde
uğradığı haksızlık gelmekteydi. İlk önce fikrimi söyleyeyim.
Bu maçı İnönü Stadı'nda numaralı tribünden şeref tribününün
sol alt kısmında izledim. Yani top Sabri'ye geldiğinde neredeyse
önümüzde idi bu futbolcu.
Cordoba ise aslında topu Sabri'nin tam arkasında bulunan şimdi
kimdi hatırlamadığım bir futbolcuya atmaya çalıştı ve top
kısa düşüp Sabri'de kaldı.
Futboldan iyi anlayanlar bilir. Riskli atılan her pasın hata
olasılığı fazladır. Ama o paslar yerini bulduğunda da hem
çok güzel hem de tehlike yaratan paslar olurlar. İşte Cordoba
sıkça yaptığı bir olayı maçın sonunda yine yapmayı denedi
ama bu defa top istediği yere gitmedi.
Olayın özü kesinlikle budur. Ancak dedikoduların her zaman
ayyuka çıktığı futbol dünyamızda sanki Cordoba bu pası bilinçli
vermiş gibi dedikodular üretilmeye başlandı ve bunun sonucunda
bir kısım insanlar kaleciyi maçı satmış konumunda değerlendirmeye
başladılar.
Düşünün ortada kanıt yok hiç bir şey yok üstelik Cordoba bu
tip paslardan başarılı başarısız yüzlercesini atmış. Yani
ilk defa atmayı deneyip kaptırmış falan da değil. Ve ne yazık
ki bu efendi ve medeni futbolcu kovulurcasına Türkiye'den
gitmek zorunda kalıyor.
Ama diğer yanda şike yaptığı belgelenmiş Gökdeniz Karadeniz
ödül olarak Milli Takım'a alınıyor, gençtir hata yapmıştır
kılıfı uydurularak olay unutturuluyor ve kulübü tüm manevi
değerlerini hiçe sayarak bu futbolcuyu ufak hesaplarla kulüpte
tutuyor.
İşte bu nedenle Cordoba'ya yapılanların adı insafsızlık ve
tam anlamı ile bir rezilliktir. Ben bu rezil futbol düzenine
lanet olsun diyorum.
Güle Güle Oscar Cordoba seni bu ligde seyretmiş olmak bir
zevkti. Yolun açık olsun…
Hüseyin
Tarık Özkök'ün
Birgün Gazetesi ve hurserTekinoktay.com
için yazdığı yazılarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Hüseyin
Tarık Özkök'ün yazıları
|