|
TMOK, Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi, Spor Hukuku, Pekin Olimpiyatları, Togay
Bayatlı, WADA, Steven Spilberg, TBMM, Sami Çölgeçen, Küba,
Rusya, Doktor Kocasakal, Roma
Hürser Tekinoktay
01 Aralık 2008
Kel Başa Şimşir Tarak
15 Kasım 2008 tarihinde Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) düzenlediği ‘Spor Hukukunda
Güncel Gelişmeler ve Sorunlar’ konusunun ele alındığı
Sempozyum geçtiğimiz günlerde Ataköy Olimpiyat evinde
yapıldı.
Aralarında çok değerli spor adamlarının da dinleyici olarak
katıldığı bu bilgi sunumunda Pekin Olimpiyatlarında devşirme
rekoru kıran ülkenin Olimpiyat Komitesi Başkanı olan Togay
Bayatlı’nın açılış konuşmasıyla sempozyum başladı.
T.Bayatlı Dünya Anti-Doping Ajansı WADA’nın Türkiye’yi ikaz
ettiğini şayet Türkiye Doping Ajansı’nın kurulması gecikirse
Londra Olimpiyatlarına katılamayacağımızın tehlikesiyle
karşı karşıya olduğumuzu belirterek konuşmasının girişini
yaptı.
Aslında kaygısının nereden kaynaklandığı veya oluşan bir
sitem içerdiği bu girişte pek anlaşılamadı.
Ama giriş aynı yayılmacı yönetmen Steven Spilberg gibiydi…
Korku, tehlike, endişe!
Netice de endişe edilecek bir durum yoktu kanun tasarısı
2008 Mart Ayında TBMM’ce kabul edilmiş ve işler
yürümekteydi!
Yürümeyen onca iş varken yürüyen bu konu acaba
Olimpiyatlardaki devşirme politikasına uyumun bir gizlenmesi
miydi?
Benim gözlerim bu politikaya ‘uyum sağlayan durumu’ protesto
edip 25 yıllık onur madalyasını bırakan TMOK üyesi Sami
Çölgeçen’in kendisini veya Başkanı tarafından bir çift
takdir bekleyen sözleri aradı durdu…
Ama nafile!
Girişten sonraki bölüm daha da ilgi çekici bir hal alıp
Togay Bayatlı’nın spor modelimizin dünyada bir tek Küba ve
Rusya gibi ülkelerde olduğunu örnekleyerek sürdü!
Netice de onlar sporun bir yaşam ve kültür biçimi olduğunu
hala direten ve sporun sadece para için yapıldığını kabul
etmeyen kör cahil ülkelerdi!
Kas hırsızlığı yapmadan aldıkları değersiz (!) madalyaları
saymazsak tabi…
Tabi çok kültürlü yayılmacı uluslarında 150 yıl önceki
ekonomik ve politik durumu tartışmaya başlaması da Togay
Bayatlı için ayrı bir ironi kaynağı olsa gerek!
İlk perde bahsi müşterek oyunların bireysel sporlara da
girmesi gerekliliğinin üstü kapalı bir şeklide geçilerek
kapanmasıyla son buldu!
Hani onca hukukçu varken bu ‘bahsi müştereklerin’ para
hareketini çok iyi takip eden sisteme sahip ülkelerin bile
zorlandıklarını,
Bizim milli takım oyuncularımız ve antrenörlerimizin bile
bazılarının bu işlere karıştığını telefon konuşmalarının
ancak DGM dinleme kayıtlarına takılmasıyla fark edildiğini
söyleyecek bir tane kişi bile çıkmadı!
Sadece TMOK üyesi değerli büyüğümüz Tekin Bilge’nin bir çift
anlamlı bakışları gözlerime takıldı, kaldı!
Ve arkasından ikinci bölüm Galatasaray Üniversitesi Doç.Dr.
Ümit Kocasakal’ın ‘Sporda Şiddetin Önlenmesi’ konusunu ele
aldığı sunumuyla başladı.
Doktor Kocasakal konuşmasının hemen başında Boks, Judo,
Karate, Eskrim gibi saygı uyandıran spor dallarının
kelimelerini ‘şiddet’ kelimesiyle aynı hizada kullanması
sanırım kendisi için unutulmaz bir girişi oldu!
Gerçi daha sonra soru cevap kısmında sadece benim
‘algılamamın yetersiz olduğunu’ söylese de Sempozyuma
katılan tekvando sporuyla da uğraşan sonrasında hukuk
fakültesi bitiren eski Beşiktaşlı futbolcu olan şimdiyse
hukuk adamı olan sevgili sporcum Serkan’da benim gibi
algılamıştı.
Hem de bu sözlerin geçtiği anda yanındaki hukukçu dostuna
gülümseyerek!
Doktor Kocasakal konuşmasına asıl ilginin arttığı nokta ise
taraftarların kötü davranışlarından ötürü kulüplerin aldığı
cezanın yakışık olmadığı ‘Başkasının fiilinden sorumlu
tutulmanın’ yasayla uyuşmadığını bunları yapanların
kameralarla izlenip en ağır cezalar verilmesiyle ilgili
sözleriydi!
Netice de bedava biletlerle çetelerin oluşmasını sağlayan
düzenin ne kabahati vardı ki?
Üstelik vücut dilinin hareketlendiği anlar cezaların
artmasıyla ilgili olan anlardı!
Verin stadyum çevresinde içki içene şu kadar ceza… Alkış…
Verin stadyuma içkili girene şu kadar yıl ceza… Alkış…
Alkış…
Verin stadyum da bunu yapana 15 yıl ceza daha da coşkulu
alkış… Alkış…
Tabi hapishanelerde de global kriz var! Doldurun… Boş
kalmasın… Nasıl olsa arkamızda IMF var…
Evet, gerçekten bu Profesyonel Olimpiyat sempozyumunda en
çok alkışı dalının‘ağır ceza hukuku’ olduğunu sonradan
öğrendiğim Doktor Kocasakal aldı
Alkışların tüm şiddetiyle devam ettiği anda kendimi
Roma’daki 80.000 kişilik Flavian Amfi tiyatrosunda sandım.
Ama gladyatörlerin neresinde olacağımı da düşünüp şaşırmadım
desem yalan olur!
Yaklaşık 1 aydır İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin
seçimlere yetiştirmesi için otoban üzerindeki metro
inşaatında sabaha kadar dayanılmaz bir gürültüyle çalışan
dozer ve delicilerin sesleri Valiliğin 150’numaralı hattına
şikâyet eden vatandaşın…
Mahallenin uykusuzluktan artık hastayız ölüyoruz durumunu
anlatan sözleri üzerine 112’i arayın o zaman deyip suratına
kapatılan telefon aklıma geldi…
TMOK Hukukunu ve Hukukun sporuna şöyle bir bakıp yazıya
başladım;
‘Kel başa şimşir tarak’ …
hurser@hursertekinoktay.com
Yazarlar |
Özel Futbol Dosyaları |
Futbol Videoları
|
Futbol Haberleri
Canlı Radyo
Yayını ve Konuşamadıklarımız
|
Dünya Kupası
Özel
Çok Özel Röportajlar
|
Tekinoktay Özel |
2007 Yılı Oskarları
Uydu Maç Yayınları |
The Best Of
|
|