| 
		
    
		
		Erkut Tekin  
		  
		 28 Temmuz 2007 
					Onun Adı Kazım Kanat___
  
		 
		
		Yıllardır renkli kişiliği ve iflah olmaz 
		Beşiktaşlılığıyla hayatımda ki en önemli spor yazarlarından birisidir 
		Kazım Kanat. 
 Çoğu zaman ekran başındakileri çileden çıkartan adam olmasına rağmen onu 
		Türk spor basınında farklı kılan birçok özellik vardır.
 Bunların içinden beni en çok etkileyen tarafı lirik bir spor adamı 
		olmasıydı.
 
 Daha doksanlı yılların ortalarına kadar futbolcuların sadece 
		isimleriyle tanındığı spor medyasında ısrarla soy isimleri kullanan tek 
		kişiydi kendisi.
 
 Hatta bu ısrarıyla dalga geçenler bile şimdi aynı yöntemi kullanıyorlar.
 
 Seneler önce katıldığı bir TV programında kendisine “bunu neden 
		yapıyorsunuz” diye soran sunucuya “İnsanlara izledikleri oyuncuları soy 
		isimleri ile tanıtmamak hem o oyunculara hem de izleyenlere yapılan en 
		büyük saygısızlıktır” demiş ve “Çünkü ben Kazım değil Kazım Kanat’ım” 
		diyerek son noktayı koymuştu.
 
 İşte sırf bu yüzden bile Kazım ağabeyin öğretici kişiliği diğer birçok 
		yazar arasından sıyrılması için yeterli bir nedendir.
 
 Kazım usta 
		şimdilerde Ege’nin sularında, kulağında küpesi ve uzatmaya çalıştığı 
		saçlarıyla ömrüne ömür katıyor.
 
 Eşiyle beraber içinde yaşadığı teknede 
		peşine takılan kanseri acar bir balıkçı edasıyla bir o yana bir bu yana 
		dolaştırıp yorarken mutluluğunu ifade etmekten de kaçınmıyor ekranlarda.
 
 Günde dört saat uyuyup bir günü iki günmüş gibi yaşayan bu adam, değil o 
		hastalığa, en kral hastalıklar bile bir araya gelse hiçbirine pabuç 
		bırakmaz bence.
 
 Sen şimdi tut balığını, iç rakını Kazım ağabey. Sezon 
		başlayınca da arada bir gel yanımıza. Rasgele…
 
 
					 
		
		
		NELER OLUYOR?
 
 Futbol dünyamız gitgide yozlaşırken karşılaştığımız örnekler de 
		birbirlerinin kopyaları olmaya başladı.
 
 Buna rağmen kulüplerin yurtdışı 
		kampları süresince antrenmanlarda yaşanan bu gariplikler çoğaldıkça 
		tepki göreceğine, tam tersi çok normal ya da önemsiz şeylermiş gibi spor 
		kültürümüze yerleşmeye devam ediyor.
 
		
		Sizlere son bir hafta içerisinde 
		yaşananları hatırlatmak istiyorum.
 Roberto Carlos gibi yaşayan bir efsanenin idmanda elinde Galatasaray 
		formasıyla imza isteyen bir gurbetçinin ricasını geri çevirmesi ya da 
		Fenerbahçe formalı bir başka gurbetçinin Bobo ile fotoğraf çektirmek 
		isterken Bobo tarafından itilerek “yanlış yere gelmişsin sen” cevabıyla 
		karşılaşması futbolun hangi güzelliğiyle örtüşebilir? Tabii keşke 
		yaşananlar sadece futbolcuların yaptıklarıyla kalsaydı.
 
 Ancak öyle olmadı. Bu kez de aralarına koca Beşiktaş kulübü başkanı 
		Yıldırım Bey eklendi maalesef.
 
 Sahada ki dahili hoparlörden Türkçe anons 
		yapacak birisi olmayınca etrafta bulunan bir Fenerbahçe formalı 
		sporseverin bu işi üstlendiğini gören başkan Demirören “Başka adam 
		bulamadınız mı?
 
		
		Çıkarın bu Fenerliyi buradan” diyebilecek kadar 
		“sporsever” olduğunu kanıtladı! Oysa o kişinin anonsuna izin verip 
		sonrasında da sevgiyle teşekkür etmesi yakışırdı başkana.
 
		
		 Belki bu sayede bizimde çokça tartıştığımız Beşiktaşlılık duruşu 
		hakkında savunabileceğimiz bir şeyler olurdu.
 
		
		Bunun paralelinde 
		Beşiktaş’ın yıldız adayı Batuhan hakkında da bir şeyler söylemek lazım. 
		Batuhan çok yetenekli ve bir o kadarda geleceği parlak bir oyuncu, ancak 
		geçtiğimiz günlerde kendisinden yaşça çok büyük olan bir muhabirle 
		girmiş olduğu sinkaflı diyalog bu oyuncunun acilen etrafında ki 
		ilgililer tarafından kontrol altına alınması gerektiğini gösteriyor.
 
		
		 Henüz 16 yaşında olmasının verdiği bazı toylukları elbette anlayışla 
		karşılamalıyız ama bunları en kısa sürede aşabilmesi için hocası 
		Ertuğrul Sağlam ve takımdaki diğer ağabeylerinin kendisine daha fazla 
		yardımcı olmaları gerekiyor.
 
 Kaldı ki ben bu konuda Ertuğrul Sağlam’ın 
		doğru adres olduğuna inananlardanım.
 
 Ancak benim en büyük kaygım 
		Batuhan’ın kendisinden ziyade içinde bulunduğu futbol dünyasının nahoş 
		ilişkileridir.
 
 Çünkü Batuhan bu günlerde kafasını nereye çevirirse 
		çevirsin maalesef büyüklerinden göreceği şeyler hiçte takdir edilecek 
		cinsten değil.
 
 
  
 |