Jose Mourinho

Olimpiyat Stadı ve
Üsküdarlı Jose Mourinho

Jose Mourinho yani tam adıyla Jose Mario Santos Mourinho Felix 'in Atatürk Stadyumuna çıkamamış olması bizler için bir başka büyük şanssızlık.
Bilindiği üzere 1985 yılında İngilizler ile İtalyanlar arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finali 39 kişinin hayatını kaybetmesi sonucu trajik bir akşama dönüşmüştü....

Aradan 20 yıl geçtikten sonra yine aynı 2 Ülkenin takımlarının güvenlik açısından şüpheler oluşturan Atatürk Olimpiyat Stadında karşılaşacak olması ülkemizin sorumlu olduğu 'güvenlik' şartlarını zorlaştırabilecek büyük bir risk oldu.

Bu sene çeyrek final maçlarında karşılaşan Juventus ve Liverpool taraftarlarının geçmişi tetikleyecek bazı olayları da yaşatması tüm yetkili birimlerin dikkate alması gereken bir nokta!

Daha birkaç gün önce Çeyrek Final ilk maçında Liverpool taraftarları Anfield Road'ta 'asla yalnız yürümeyeceksin' şarkısını söyleyerek Juventus'lu futbolculara sırtını döndü.
Üstelik bu protesto Papa 2. Jean Paul için yapılan bir dakikalık saygı duruşunda da devam etti.

Arkasından İtalyan gazetesi La Stampa'nın 'Kardeşlik Festivalinde Cehalet' başlığı ile gelen cevap Torino'da ve Della Alpi Stadyumunda da sürdü.

Maç öncesinde barda eğlenen Liverpool taraftarlarına beysbol sopalarıyla saldıran Juventus taraftarları daha sonra maç esnasında intikam çağrılarında bulundu…

Özelikle de İtalyanlar tarafından Heysel'deki facianın baş aktörü olarak görülen taraftarın takımı Liverpool'un tekrar finale kalması ilk kez böyle bir futbol finali organizasyonu içinde bulunan ülkemiz için bir şanssızlık.

Temennimiz sadece bir futbol ziyafetinin akıllarımızda kalması…

Üsküdarlı Jose Mourinho

Aslına bakarsak 5 sene önce kimsenin tanımadığı Jose Mario Santos Mourinho Felix 'in (Jose Mourinho) Atatürk Stadyumuna çıkamamış olması bizler için bir başka büyük şanssızlık!

Bobby Robson'un tercümanlığını yaparak işe başlayan Jose Mourinho daha sonra Portekiz'in küçük takımlarından Leiria'yı ligde 3. yapıp UEFA Kupası'na taşıdı.

Bu başarısının arkasından tarihinin en kötü günlerini yaşayan Porto Genç Hoca ile anlaşmadı.

2002 yılındaki görevi ona önemli kariyerinin müthiş başlangıcı oldu.
İlk senesinde Porto takımını hem ligde hem de Portekiz kupasında şampiyon yaptı. Bununla da kalmayıp Porto'ya UEFA kupasını da kazandırdı.

İkinci yılı Portekiz Lig Şampiyonluğu ile birlikte Porto'ya Şampiyonlar Ligi Kupasını da kazandırdı.

Arkasından İngiltere Premier Lig'inde 50 yıl aradan sonra Chelsea'yi şampiyon yaptı.

Özelliklede Barselona-Chelsea maçı öncesi yaptığı basın toplantısında ;
"Benim futbolculuk kariyerim koca bir sıfır, oysa Frank Rijkaard'ın geçmişine baktığımızda neler olduğunu biliyoruz. Ama burada futbolu biz oynamayacağız. Ve teknik direktörlük kariyerimize baktığımızda benim kariyerim, kazandığım kupalar ortada; Rijkaard'ın kariyeri ise koca bir sıfır..."sözleri ile Futbol Dünyasına yaptığı ilginç gönderme çok konuşuldu!

Daha 4 hafta önce oynadıkları Darıca maçının devre arasında soyunma odası kilitlenip içeri alınmayan hocalar ve bunu yapan başkanlar varken.

Yine ortalıkta adı şike bantlarına karışmasına rağmen dönüp dolaşıp aynı kulüplere gelen teknik adamlar ve onlara bu görevi veren başkanlar varken;
Gri palto giyip futbolculara dediklerimi dinlemiyorlar diye dayak atan ve her zaman atarım diyen hocalar varken ;
Ülkemiz futbol dünyasının onu yakından görmeye ve tanımaya çok ihtiyacı vardı.

En azından 'acaba Portekizli Jose Mourinho, şayet Üsküdar'da doğmuş olsaydı acaba şimdi hangi ligde ve hangi takımı çalıştırıyor olurdu' diye birbirimize sormaz mıydık?