Trabzonspor Haluk Ulusoy Albayrak Avrupa Futbol Şampiyonası Danimarka İsveç Herbert Fandel UEFA Danimarka Federasyonu Sevilla Puerta Manisaspor Fenerbahçe Beşiktaş Şenez Erzik Ali Şen

Erkut Tekin

05 Eylül 2007

Gözün Aydın Haluk Uşağım…

"Karar Trabzonspor aleyhine verilirse ilk günden beri destekçisi olduğumuz Haluk Ulusoy'dan desteğimizi çekeriz" demişti Trabzonspor Başkanı Albayrak.

Yani getirdiğimiz gibi götürürüz demekti bu…

Çekersen çek diyemedi birileri.

Desteğini de al git, diyemedi.

Bilmem kaç hafta bekledikten sonra öyle bir karar verdiler ki, yuh olsun!

Avrupa Futbol Şampiyonası eleme gruplarında ki Danimarka-İsveç maçında, bir Danimarkalı taraftarın, hakem Herbert Fandel'e saldırdığı için verilen kararı da mı hatırlayamadı Bay Ulusoy?

O maçta sadece bir kişi girmişti sahaya. Trabzon’da ise bir düzüne. Benzer bir suçun katmerlisi yaşandı yani Karadeniz’de.
Ama asıl fark verilen kararlarda değil dostlar.

Zihniyetlerde.

Bizde utancından yerin dibine girmesi gerekenler, “Kararı beğenmezsem gör bak ne yaparım” derken, Danimarka Federasyonu, UEFA kararı karşısında “Yaşanılanlardan ötürü bütün dünyadan özür dileriz. Karara saygılıyız” diyordu.

Danimarka gavuru işte!

Pazar gecesi Manisa’da siyah mendiller sallandı tribünlerden. Siyah formalar giyildi. Sevilla’lı Puerta öldüğü için oldu sanmayın bütün bunlar.
O empati henüz yok bu ülkede.

Ama yinede siyahların bir anlamı vardı. Dört sezondur Manisaspor’a sponsorluk yapan Vestel grubu, haksız rekabete isyan ederek, futbol sahnesinden çekildiğini söylüyordu.

Trabzonspor’a çek git diyemeyen federasyon, Vestel’e cevap vermekte hiç gecikmedi.

“Keyfiniz bilir, gitmek isteyen gider!”

Oysa aynı sebeplerden ötürü hükmen mağlup ilan edilmişti Vestel Manisaspor geçen sene.

Böylesi bir çifte standart karşısında ben yokum dedi ve gitti Vestel.

Bütün bunlar olurken Türkiye futbolunun lokomotif takımları sayılan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, köşelerine çekilmiş bir şekilde olanları izliyorlar.

Çünkü bu sistemi en iyi onlar biliyorlar. Çünkü bu sistemi zaten onlar kurdular.

Yıllar önce Şenez Erzik federasyonunu alaşağı eden Ali Şen değil miydi?

Kendi canları yandığında aslan kesilen İstanbul takımları şimdi yaşanılan bu kirlilikte üç maymunu oynuyorlar.

Onlarda biliyorlar, bu yaşananlar nasıl olsa son olmayacak.

Bir gün mutlaka sıra kendilerine de gelecek ve o gün onlarda tıpkı Trabzonspor’un takındığı tavrı takınacaklar.
Yani boşuna susmuyorlar.

Hatta federasyondan alacaklı olduklarından dolayı mutlular.

Bu suskunluk sistemi onaylamaktan başka bir şey değil. Gölgelerinde başka fidanlar büyüsün istemediklerinden susuyorlar.

Sivas’ın düştüğü duruma bir bakın hele.

Dayak yediler, ceza aldılar. Şimdide seyircisiz oynanacak Trabzonspor maçına, bu cezalı oyuncularının yokluğunda çıkmak zorundalar.

Demek ki yanmak Sivas’ın kaderinde var.

Ha Madımak otelinde, ha Avni Eker stadyumunda. Yobaz yakmak istedikten sonra yakacak bir yer buluyor nasıl olsa!

Şimdi Vestel yok… Sivas yanmış… Futbol kan kırmızı…

Zararı yok. Verilen sözler tutulmalıdır elbet. Tutulmalıdır ki sizin sözünüzün eri olduğunuz anlaşılsın. Aksi takdirde ne Karadeniz delikanlılığı kalır, ne de övünülen o meşhur hemşerililik.

Yoksa bir anda ayağınızın altındaki toprak (ki burada koltuk olur) kayıverir, sıradanlaşırsınız.

Gözün aydın Haluk uşağım. Köpeksiz köyde değneksiz gezmek bu olsa gerek.

Amaaa adaletin sana da lazım olacağı günler yakındır!