|
Hürser
Tekinoktay
11 Mayıs 2006
Teşekkürler
Haliç Üniversitesi…
Haliç Üniversitesi tarafından hafta
başı "Türk Futboluna Yapısal Bakış" başlıklı bir
sempozyum yapıldı.
Sempozyum mali ve yönetsel, Teknik, Sosyal-psikolojik- futbolcu
sağlığı ve medya olarak 4 ana konu başlığıyla izleyenlere
sunuldu.
Mali açıdan, Sayın Tuğrul Akşar ile Sayın Kutlu Merih'in sunumları
gerçekten ilgi ve dikkat çekici idi.
Futbol ekonomisi içinde çok düşünülmesi gereken ama hiçbir
futbol uleması tarafından düşünülmeyen konuları bu iki değerli
uzmanın ağzından dinlemek gerçekten çok zevkliydi.
Tuğrul Akşar'ın ve Kutlu Merih'in önümüzdeki günlerde çıkacak
olan Türk Futbolu adlı kitaplarının sanırım ilk alıcısı ben
olacağım.
Aynı oturumun devamında Sayın Togay Bayatlı ve Sayın İbrahim
Altınsay yönetsel açıdan sunumlarını yaptılar.
Eski Dünya Spor Yazarları Derneği, şimdiki Milli Olimpiyat
Komitesi Başkanı Togay Bayatlı Futbol Federasyonu genel kurulu
yapısında üniversitelerin olmamasına ve Futbol federasyonu
Başkanı'nın lisan bilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Sonuç zaten kendisini haklı çıkarmakta değil mi?
Oturumun diğer konuğu Sayın Altınsay'ın konuşmalarının dinleyen
tüm konuklar kendisi gibi bir spor adamının ülke kaynakları
içinde değerlendirilememesine şaşırdılar.
Beni en çok, Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi olduğu zaman alınan
3 kararın yanlışlığını ifade etmesi ile etkiledi Altınsay.
Neticede şahsım adına kendisinin ülkemiz standardının üzerinde
olduğunu bildiğimden sahip olduğu vizyonu benim için sürpriz
değildi.
Ancak Nevio Scala'nın gönderilmesi, onun yerine getirilen
C.Daum tercihi ve kulübün içine Sinan Engin'in alınması ile
ilgili yapılan yanlışın üzerine basarak yaptığı konuşmasındaki
içtenlik ve açık sözlülük ülkemiz insanın da görmeğe alışık
olmadığımız bir portre idi.
İkinci oturuma katılan teknik adamlar olan Ersun Yanal, Fuat
Yaman, Gordon Milne ve Eric Gerets futbol ekolümüzün oluşamaması
ile ilgili değerli görüşlerini sundular.
Özellikle bu konuda Üniversite tarafından seçilen hocaların
isabetliliği çok başarılıydı.
İlk günün ardından ertesi sabah devam edilen 3. oturumda çok
değerli bilim adamlarından Dr. Erdal Atabek, Doç. Dr. Turgay
Biçer, Prof. Dr Emin Ergen'in sunumları büyük bir dikkat ile
izlendi.
Sayın Erdal Atabek'in ülkemizde olgunluk kavramının ve üstünlük
kavramının önüne geçtiği zaman ancak toplum olarak ilerlemeye
başlıyacağımızı, Sayın Biçer'in birey olamama ve eksik kişilik
gelişiminin, Sayın Emin Ergen'in de özellikle ülkemizde milyonca
dolara mal olan doping merkezi yatırımına rağmen doping konusundaki
hiçbir şey yapılmamasına değindiler.
Son oturumda ise Medyanın içinde hem alt yapılarındaki zenginlik
hem de kişisel duruşları ile Sayın Metin Tükenmez, Sayın Yiğiter
Uluğ, Sayın Ebru Kılıçoğlu Medyanın Türk futbolu ile ilişkilerini
konuştular.
Bu değerli medya mensupları ile aynı oturumda bulunmaktan
büyük keyif aldım.
Yiğiter Uluğ'un sporun içindeki insan olgusuna hiç değinilmediğini
ve gerçek kahramanların hikâyelerinin işlenmediğine dikkat
çekti.
O sırada aklıma bolca işlenen sahte kahramanlar geçip dururken
kendisine hak vermemek elde mi diye düşündüm.
Metin Tükenmez Hocamızın Avrupa ülkelerinde sistem içeren
yapının ülkemizde kargaşaya dönüştüğünü akademisyen özelliği
ile de yorumlaması gerçekten kendisini dinleyen mütevelli
heyetinin bile keyif aldığı bölümler idi.
Bu bölüme ülkemizdeki futbol kalite standardının medya tarafından
yükseltilmesi gerekirken eşit yarışma koşulları ile ülkemizden
bir Anadolu takımın şampiyonluğunun da gerekliliğini bildirerek
katkıda bulundum.
İki gün süren sempozyumun oturum başkanları olan Radyospor
programcıları ve spor adamları Sayın Hulusi Belgü, Sayın Barış
Ertül, Sayın Orhan Salkınaz, Sayın Hüseyin Özkök sahip oldukları
yoğun spor kültürü ile sempozyuma ayrı bir renk kattılar.
Türkiye'de ilk kez bir üniversitede dünyada önemli hacimlere
varan ve endüstri olan futbolumuz tüm yapısı ile konuşuldu.
Bu konuda bir ilki gerçekleştiren Haliç Üniversitesi'ni ve
buna öncü olan Sayın Rektör Prof. Dr. Ahmet Çakır'ı, Mütevelli
Heyeti Başkanı Sayın Prof. Dr.Gündüz Gedikoğlu'nu, Spor Daire
Başkanı Müslüm Kemal Gülhan'ı gerçekten kutlamak lazım.
Bu arada eski İstanbul Valisi ve Milli Eğitim Bakanı Sayın
Nevzat Ayaz sempozyuma farklı bir renk katar iken, hali hazırda
görevli olan hiçbir bürokrat, siyasi ve federasyon görevlisi
yoktu.
Sanırız ki onlardan bazıları süper ligdeki takım sayını 5
yıllık bir plan ile 40'a nasıl çıkartırız diye düşünürken,
bir kısmı da üniversitelerin ne işi var futbolun içinde biz
ne güzel bu işi idare ediyoruz demekteydi!
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
|