Fenerbahçe,
Şampiyonlar Ligi, Fenerbahçe, Türkiye Futbolu, Ulusal Takım, Fatih
Terim, Ertuğrul Sağlam, Kalli, Zico, Alex, Klinsman, Alman ulusal
takımı, Kezman, Avrupa futbolu
Müslüm Kemal Gülhan
05 Nisan 2008
Futbola Ait Sonuçlar
Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde gösterdiği başarılı performans,
ister istermez gündemi haklı olarak işgal etmekte.
Bundan önce 2-3 yazımda Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi süreci ile
ilgili yazılar yazmış analizler yapmaya çalışmıştım.
Bugünkü koşullarda Fenerbahçe’nin konumundan dolayı “Türkiye
Futbolu” hakkında sonuçlar çıkarmak zorunluluğu belirdi, en azından
ben böyle hissediyorum.
Bunun en önemli nedenleri ise Türkiye futbolunun (Ulusal Takım
dahil) içinde bulunduğu kısır döngü.
Fatih Terim, Ertuğrul Sağlam ve Kalli’nin teknik yapıdaki futbolumuz
içinde yapamadıkları katkıların sıkıntılarının açık bir şekilde
belirmesi.
Türkiye futbolunun kendine ait bir ekolünün oluşamaması en büyük
handikap olarak görülüyor. En iyi örnek Fenerbahçe’nin oyun
yapısının bizle bir ilgisinin olmaması.
Fenerbahçe Zico ve Alex sayesinde, latin tarzı oyun yapısında ve
yüksek tempo ile oynuyor.
Temponun kaynağını da Avrupa maçları olarak görüyorum. Kalli’nin
Galatasaray’ının saha içinde oyun belirsizliği, Kalli’nin
fantezilerinden biri. Bizim zaafımız Kalli için açık alan yarattı o
da son demlerinde bunu kullanıyor.
Terim ve Sağlam’ın ise futbolumuza kimlik kazandırma ve sistem
oluşturma yerine kişisel isteklerinin ön plana çıktığını görüyoruz.
Bunlar zaman zaman ego tatmini, yeni arayışlar ve yetersizliklerin
kamuflajı olarak karşımıza çıkıyor.
Ulusal takımın, Galatasaray ve Beşiktaş’ın aldığı sonuçlar belki
başarı olarak görülebilir fakat temel dayanaklarını incelediğimizde
yetersizlikleri ve zaafların ortada durduğu açık.
Yani uzun vadede başarıdan söz edilemez. İşte Fenerbahçe burada
farklılıklarını ortaya koyuyor.
Birincisi yönetimin doğru hamleleri bugünkü futbol takımı yarattı.
Ama bu yönetimin eksikliklerini görmezden gelme sebebi olamaz.
Zico’nun kenardaki duruşu, her ne kadar eksiklikler içerse de,
entellektüel yapısı ile sağlam duruş sergilemekte.
Onun başarısının temel dayanağıda budur (Klinsman’nın Alman ulusal
takımın dünya üçüncüsü yapmasındaki dayanak aynıdır).
Zico’nun özellikle Beşiktaş maçında olduğu gibi, oyuncu değiştirme
hataları, Kezman ile tek santrafor ısrarı ve taktiksel olarak B-C
planının olmaması onun için eksikliktir.
Fenerbahçe’nin kendine ait oyun prensibindeki istikrarlı tutumunu ve
ısrarı, başarının en önemli faktörü.
Diğer takımlarımıza baktığımızda ise daha oyun prensibinden bile söz
edemeyiz. Fenerbahçe’nin almış olduğu sonuçların temelinde
dayanaklarındaki sağlamlıklar yatmakta.
En önemlisi “Şampiyonlar Ligi” kültürüne sahip olmaları. Sonuç ise
Türkiye futbolu ancak Avrupa futboluna entegrasyonu ile kimlik
kazanır.
Ne kadar fazla Avrupa’da maç yaparsak o kadar gelişim sağlarız. En
önemlisi zaaflarımızda o kadar çabuk ortaya çıkar. Böylelikle
kendimizi kandırmayız.
» Müslüm
Kemal Gülhan Anasayfa
Yazarlar |
Özel Futbol Dosyaları |
Futbol Videoları
|
Futbol Haberleri
Canlı Radyo
Yayını ve Konuşamadıklarımız
|
Dünya Kupası
Özel
Çok Özel Röportajlar
|
Tekinoktay Özel |
2007 Yılı Oskarları
Uydu Maç Yayınları |
The Best Of
|