Ersin Afacan

Kassandra Çaresizliği

Edith Hamilton "Mythology" yani "Mitoloji - Destan Bilimi" adlı eserinde "Kassandra Çaresizliği" adında çok manalı ve ciddi bir öykü var.

Efsaneye göre, Truva Kralı Priam'ın kızlarından olan Kassandra'ya Tanrı Apollo aşık olmuş ve O'na geleceği görme gücünü vermiş.

Daha sonra aşkının reddedilmesi nedeniyle Apollo, kıza düşman olmuş. Ama kutsal armağanlar geri alınamadığı için vermiş olduğu insanüstü gücü geri alamamış.

Bu yüzden de gücün etkisini yok edecek bir çare bulmuş.

Kimse inanmaz olmuş Kassandra'nın söylediklerine.

Gün gelmiş Kassandra, Yunan kuşatmasındaki Truvalılar'a,
bütün olacakları her seferinde haber vermiş ama kimse kendisini dinlememiş.
Kassandra, Tahta At'ın içinde Yunanlıların gizlendiğini de söylemiş ama kimse aldırmamış.

Kassandra'nın kaderi, yaklaşmakta olan felaketleri haber
vermek fakat kimseyi inandıramamak ve felaketi önleyememekti. Evet, ben de V.Manisasporumuz konusunda böyle bir çaresizlik yaşadım.

Mesela, Nisan
2006'da demişim ki: "Bilimsel bilgi kesin bir bilgi değil, yüksek ihtimaller üzerine kurulu bir bilgidir.

Bilimsel çalışmaların bir gün gelip bütün sırları çözmesi söz konusu değildir.

Çünkü her dönem, insanın karşısına yeni sırlar ve problemler getirecektir Ersun Yanal. Bunu unutmayınız.

Sizin çok güvendiğiniz bilim, istediği kadar ilerlesin metafizik ve mental bilinmezlikler her zaman olacaktır.

Dolayısıyla şans da skoru etkileyen bir faktör olarak daima var olacaktır.

Nasıl bugüne kadar şans ile maç kazanıp şanssızlık ile maç kaybettiyseniz bundan böyle de bu devam edecek.

". Kasım 2006'da şunları yazmışım :

"Teknik, taktik ve kondisyon açısından değil mental açıdan da çalışılması gerekir.
V.Manisasporumuz'da futbolcuların kas gruplarının arasındaki kuvvet farkı veya dengesi gibi bilimsel ölçümler yapılıyor.

Fakat 25-26 kişilik bir grup olarak takımın alt grupları belirlenip bunlar arasındaki kuvvet farkı veya dengesi ölçülmüyor. Mental
çalışmalar yok. Sadece Manisa'da değil ülkenin her yerinde."

Şubat 2007'de ise demişim ki:

"Tahminime göre çoğu futbolcumuzun iş tatmini çok düşük
düzeyde ve kendilerinin "tüketildiğini" düşünmektedir.

Köklü değişimler,
çatışmalar, stres, iletişimsizlik ve düşük motivasyonun doğurduğu sorunlar
sporcuların enerjilerini alıp götürmüş. İş tatminsizliğinin sonucu ise düşük performans, takımdan ayrılma, işi savsaklama ve sorumluluk almama olarak görülür.

" Dolayısıyla şu an takımımızda Ersun Yanal ve ekibinin meydana
getirdiği ciddi bir tahribat var.

Muhtemelen futbolcularımızın zihinleri, olabildiğince karışık.

Bu son derece hassas dönemde futbolculara, kapasitesinin tamamını sergilemekten alıkoyan zihinsel engelleri nasıl aşacakları konusunda kim yol gösterecek?

Başkan mı, Teknik Direktör mü, İdari Menajer mi yoksa Zihinsel Antrenman konusunda uzman olan, bu alanda
yüksek lisans yapmış, senelerdir çeşitli takımlar ve sporcularla çalışan bir mentor ( Zihinsel Oyun Antrenörü ) mu?

Zaten takımımızın bariz şekilde mental eksikliği olduğu görülmekte. Mesela takım ruhu, start telaşı, kaybetme korkusu, motivasyon, maçta stresi kontrol etmek, maç öncesi
ısınmada gergin olmak gibi konularda eksiklikleri var.

Bundan daha önemlisi ciddi bir güven bunalımı görülüyor. Antalya maçının bitişinden sonra futbolcularımızın davranışları da güven zaafiyetini açıkça gösterdi.

Eminim ki mental antrenmanlarda uyguladığım güven testini futbolcularımıza yapsam tahminim o ki takımın güven ortalaması % 25'i geçmez.

Nasıl geçsin ki sezon boyunca yaşadıkları, kadro dışı bırakılmalar, 17 maçta alınan sadece 1 galibiyet v.b. Sözün özü şu ki bu işin şakası yok artık.

Harcanan o kadar zamana, emeğe ve paraya yazık oluyor ve "küme düşecek miyiz?" sorusunu ilerleyen haftalarda daha çok duyabiliriz.

Ama gönül ister ki İnşallah bu
tür soruları duymayız..



» Ersin Hoca'dan Anasayfa