Fatih Terim,
Milli Takım, Ulusal Takım, Turgay, Kayserispor, FİFA
Müslüm Kemal Gülhan
10 Ekim 2008
Fiyaskolar İmparatorluğu ve İmparatoru
Türkiye’de yapılan işlerin temel unsurlarının tartışılamadan
uygulamaya konulması gibi, prensiplere benzeyen sosyolojik
kurallarımız vardır. Ama ne prensip denilebilinir ne de kural
denilebilinir, sanki bir şartlı refleks.
İşte AB kriterleri… İşte ekonomik yapılanma… İşte kültürel değerler…
İşte spor politikaları.
Neye el atsak elimizde kalıyor.
Araştırma yok, analiz yok, plan yok, zaman yok. Her şey uygulama
sırasında açığa çıkacak, ondan sonra önlem alınacak. Bu arada
kaybedilen enerji ve zaman cepten gidecek. En önemlisi ortaya
çıkacak fiyaskoların sorumluluğunu kimse almayacak, orta yerde
kalarak soğumaya terk edilecek
Sportif anlamda elimizde iyi bir örnek var. İşte Kayserisporlu
Turgay’ın Ulusal Takım fiyaskosu. Turgay, Avusturya orijinli
futbolcudur. Orada ulusal takımlarda oynamaya hak kazanacak kadar
kaliteli futbolcu olduğu zaten ulusal takımlara çağrılarak belli
olmuştur. Her şeyi emek harcayarak kazanmıştır.
Kayserispor’a gelmesiyle hem Kayseri’ye hem de Türkiye Futbolu’na
katkı sağlayacağı alenen kendini belli etmiştir.
Bilindiği gibi bizde adettendir. Üç büyüklere karşı iyi oynayan
futbolcu Ulusal Takıma alınır. Daha önceden beğenilemez nedense
teknik heyet tarafından. Neyse konumuz bu değil, konumuza dönelim.
Ulusal kadro açıklandığında Turgay’da aday kadroya çağrılmıştı ki
hak ettiğine canı gönülden inanıyorum.
Kampa katılan Turgay, daha sonra FİFA tarafından oynayamayacağı
açıklaması ile kamptan ayrılmıştı. Çünkü ortada duran kaliteli bir
fiyasko vardı: Daha önce Avusturya Ulusal takımında görev almış
olmasıdır.
Böyle bir şey olabilir mi? söyleyebilirsiniz tanrı aşkına.
Nasıl araştırma yapmadan Turgay, Ulusal Takım’a çağrılıyor?
Ve en önemlisi bunun sorumlusu kim?
Gelişmiş ülkelerden birinde bunu yapsanız, görevinize son verilir ve
alay konusu olursunuz.
Ama bizde olmuyor olamıyor. Şimdi soğutmada bekleyecek.
Tabii ki bu fiyasko da, Nuri, Halil, Yıldıray, Fatih Tekke, Caner’in
Ulusal Takım’a daha önce alınmamalarının başka bir versiyonu.
Bu fiyasko, Mesut Özil’in, Serdar Taşçı’nın Ulusal Takım tarafından
daha önceden sahip çıkılamayıp Alman Ulusal Takımı’nı tercih
etmelerinin başka bir versiyonu.
Bu fiyasko, kaliteli oyunculardan oluşmuş bir takımın, organize kaos
takımına dönüştürülmesinin başka bir versiyonu.
Aslında bu fiyasko, yüzümüze şamar gibi vuran; Türkiye Futbolu’nun
fiyaskodan başka bir şey olmadığının kanıtıdır.