Emre
Belözoğlu, Emre Belezoğlu, Galatasaray, İsviçre, Irkçılık, şovenizm, Fatih Terim
Müslüm Kemal Gülhan
18 Ocak 2007
Emre Belözoğlu'nun açmazları
Öncelikle doğru tespit yapmakta
yarar var.
Geçmişten gelen sosyal etkileşim süreci içinde Türk toplumunun bünyesinde
hiçbir zaman renk ayrımına dayalı ayrıcalıklar olmamıştır.
Zenci-beyaz çelişkisini içeren sosyal yapı oluşmamıştır, oluşması
da mümkün değil zaten.
Emre Belözoğlu bizle beraber bu toplum içinde yaşamış ve kendine birtakım
değerler edinmiştir.
Yaşadığımız toplum içindeki sosyal gelişmeleri incelediğimizde bizdeki
şanssızlık, Avrupa'daki sınıfsal değişimleri yaşamamış olmamızdır.
Dolayısıyla bu değişimlerden ortaya çıkan kültürel gelişimlerden mahrum
kalmamız sonucu ortaya çıkmıştır.
Haliyle bizde oluşan sosyal etkileşimlerde kendine has birtakım farklı
değerlerin etkisini görmek mümkündür.
Bunlar: eski dönemlerden günümüze gelen dünyayı yorumlamakla ilgili
kaygı giderici birtakım dogmatik kurallar...
Bireysel yetersizliklerden kaynaklanan cemaat yaşamına kendini adama,
kendi dışındaki kişilerin inisiyatifinde yaşama...
Sosyal gelişmelerin gerisinde kalma kompleksleri içerisinde şovenizme
veya milliyetçiliğe yönelme...
Toplumumuzun belli kısmı tarafından kabul gören ve hatta aile içinde
bile çocuk yetiştirme kuralları olarak kendini gösteren bu değerler,
aslında bizim çıkmazlarımızın ve açmazlarımızın temelini oluşturmaktadır.
Emre Belözoğlu hakkında yorum yaparken yaşadığımız toplumun gerçeklerini
göz ardı edemeyiz.
Çünkü kendisi de bu açmazların modelini, yetiştiği ortamlarda ve özellikle
Galatasaray'da edinmiştir.
Sanatçı ve sporcular ortaya koydukları bireysel becerilerini, profesyonel
bir meslek olarak para kazanma amacıyla kullanmaktadırlar.
Ama her mesleğin kendine has ahlaki yapısı vardır. Bunun en önemli
göstergesi ise başkalarına örnek olma misyonunun sorumluluğudur.
Profesyonel anlamda sporcu ve sanatçı olabilmenin en önemli aşamalarından
biri, evrensel kurallara uyum sağlama ve tüm dünya halklarına hitap
edebilecek donanıma sahip olabilme becerileridir.
Emre Belözoğlu'nun sorunu hala bu donanımlara sahip olamaması ve yukarıda
saydığımız kendi yetiştiği toplumunun açmazları arasına sıkışmasıdır.
Bunun en iyi örneğini emre, İsviçre maçında yaşamıştır, kenardaki
teknik adama, hala kutsal değerlere sahip bir abi olarak teslim olmasıdır.
Emre bu zafiyetler içinde, maç esnasında baskı altında iken göstereceği
tepkinin sonuçlarını önceden kestirebilmesi mümkün olamaz.
Emre'nin sorunu ırkçılık değil yetiştiği toplumdaki açmazlardan kurtulamamasıdır.
Mesleki açıdan içinde bulunduğu güzelliklerin farkında olamaması,
bu açmazlar arasındaki çıkış yolunu görmek istememesinden kaynaklanmaktadır.