|  
			Fenerbahçe, 
			Arsenal, Aragones, Roberto Carlos, Güiza, Alex 
			 
              
		  
		
					 
					Müslüm Kemal Gülhan  
			
			07 Kasım 2008
 
			
			
			Dede Kim   
						  
			
			Fenerbahçe’nin Arsenal ile Londra’da oynadığı maçın futbolumuz adına 
			çok şey ifade ettiğine inanıyorum.  
			
			Birincisi statta eğer bir dede varsa o da Aragones değil kesinlikle 
			Roberto Carlos idi. Çünkü Carlos bu takıma Avrupa kupalarında katkı 
			yapsın diye alınmıştır. Fakat bırakın Avrupa’yı Türkiye liglerinde 
			bile katkı yapmaktan aciz durumdadır.
  
			
			Arsenal’in ikinci takımı ile Fenerbahçe’nin birinci takımı 
			arasındaki maçta; sahada hücum ve savunma prensiplerini Arsenal’in 
			Fenerbahçe’ye nazaran daha iyi organize ettiği bir gerçektir. Sadece 
			sahada müdafaa anlamında direnmek futbol adına bir şey ifade etmez.
  
			
			Bu direncin bir hücum organizasyonu ile bütünleştirilmesi futbol 
			adına, galibiyet adına zorunluluk ifade eder.
  
			
			Anlamsız bir şekilde müdafaa anlayışı futbol adına bir şey ifade 
			etmez. Bu kurgu, tek başına aslında aciz durum belirtisidir, yoksa 
			taktiksel bütünlük ile ilişkisi diye tanımlanamaz, bunun için 
			kendimizi kandırmayalım.
  
			
			Fenerbahçe’nin alan kapatarak Arsenal’in oyun kurmasını 
			engellemesini doğru bir strateji olarak kabul edebiliriz. Ama bunu 
			hücum prensibine döndüremediği için, daha doğrusu böyle bir kaygısı 
			olmadığı için galibiyet adına yorum yapmak imkânsızlık ifadesidir.
 İspanya futbolu; hücum zenginliği üzerine kurgulanmış prensiplerden 
			oluşmaktadır, bundan dolayı tüm yatırım futbolun ön tarafına, yani 
			hücum bölgesine yapılan yapıya sahiptir. Para buraya harcanır ve siz 
			bu ülkeden teknik direktör, santrfor alıyorsunuz, İngiltere’de, 
			Londra’da sadece müdafaada direnen futbol oynamaya mecbur 
			kalıyorsunuz; bu ne yaman çelişki böyle!
  
			
			Güiza ile takım arasındaki taktiksel farklılık her geçen gün daha 
			fazla ortaya çıkmaktadır. Ya bu sorunu giderirler, Güiza’yı satarak 
			daha donanımlı santrfor alırlar, aksi; sezon ciddi sorunlara gebe 
			olur. Ayrıca Güiza kötü bir santrfor değildir.
  
			
			Eğer tüm hücum organizasyonu Alex üzerine kurulmuşsa bu daha vahim 
			bir durum demektir. Yani Fenerbahçe eskiden olduğu gibi bireysel 
			yetenek üzerine kurulmuş oyun kurgusuna mahkûm demektir.
  
			
			Tabii ki Alex çok önemli futbolcu, çok kaliteli oyuncu fakat 
			unutulmaması gereken artık çağımız futbolunda taktiksel bütünlük 
			içinde yeteneklerini kullanan futbol yıldızları geçerliliğini 
			korumaktadır.
  
			
			Unutulmaması gereken gerçek ise Fenerbahçe Lonra’da Alex’siz bir 
			puan almıştır.
  
			
			Porto ve Dinamo Kiev maçlarının bu kadar rahat olmayacağı bir 
			gerçektir. Çünkü galibiyet için risk gerekir, taktiksel bütünlük 
			gerekir, aksi direnç, hüsran getirir.
 
 
 
 
 
			»  Müslüm 
              Kemal Gülhan Anasayfa   
                      
                      
					
					
					Yazarlar |
					
					Özel Futbol Dosyaları | 
					
					
					Futbol Videoları 
					| 
					Futbol Haberleri
					
								  
					
					
					Canlı Radyo 
					Yayını ve Konuşamadıklarımız 
					| 
					
					Dünya Kupası 
					Özel  
					
					
					Çok Özel Röportajlar 
					
					 
					|  
					
					Tekinoktay Özel |  
                      
						
						
						2007 Yılı Oskarları
						
								  
					
					
					Uydu Maç Yayınları |
					
					The Best Of  
					   
					  
				
 |