|
Çağdaş
Atan ve Deniz Barış Olayı
Hürser
Tekinoktay
13 Nisan 2006
Çağdaş futbolumuz . . .
Beşiktaş- Malatyaspor maçının 71. dakikasında
Bilal'i düşürüp penaltıya sebep olan Çağdaş Atan'ın maç sonrası
demeçleri ve son zamanlarda çok konuşulan Deniz Barış olayı
geçtiğimiz haftanın gündemini yaratan iki konuydu.
Aslen, bu iki futbolcunun yanı sıra bu sporcuları yönetenlerin
de çok tartışılması gerekmektedir.
Ancak içinde bulunduğumuz günlerde tartışmadan eser yok gibi.
Tüm spor gazeteleri ne hikmet ise Çağdaş'ı tek taraflı olarak
yargılıyor!
Bir tek Beşiktaş eski yönetim kurulu üyesi ve gazetemizin
değerli yazarlarından Hayri Cem hep futbolcular mı suçlu demiş.
Daha birkaç hafta önce hocası tarafından Emmanuel Petit'e
benzetilerek övülen Çağdaş, şimdi yöneticiler tarafından istenmeyen
adam ilan edilip tarihi bir cezaya çarptırıldı.
Çağdaş Atan olayında futbolcuya edilen münferit küfürlerin
hoş karşılanması mümkün değildir.
Çağdaş Atan'ında hoş olmayan bu duruma bir başka hoş olmayacak
şekilde tüm camiayı içine alarak cevap vermesi daha da çirkin
bir hal oluşturmuştur.
Ancak Şampiyonlar liginde final oynayacağız diyerek görev
ve oy isteyen Demirören yönetimi iki senedir ligin 10. haftasında
havlu atarken Çağdaş'tan az hatalı bulunması da çok enteresandır!
Futbolcularına "Milyarlık eşekler" diyen bir yöneticisi
olan takımın taraftarlarından da bir iki kişinin hata yapan
oyuncuya aleyhte söz söylemesi de gayet doğal değil midir?
Diğer taraftan Çağdaş Atan'a bu şekilde konuşma cesareti nereden
gelmiştir?
Konya maçında oyundan çıkan oyuncunun Tigana'ya eldivenlerini
atması, başka bir maç sonrası soyunma odasında bir başka futbolcunun
yine Tigana ile kavga edip terlik, krampon atmasının sorumluları
arasında teknik kadro, teknik ve idari menajerler, yönetim
kurulu üyesi olan yöneticiler de bulunmaz mı?
Bu hale gelen takımda, uzun zamandır saha dışında ve saha
içinde birbirleriyle küs olan oyuncular hem yan yana oynayıp
hem de takımlarına nasıl katkı sağlarlar ve nasıl takım olurlar.
Bu gerginlik ve boşluk içinde yaşayan topluluk bu ve buna
benzer olayları Youla, Adem Dursun, Veysel, Ailton ile de
yaşamıştı.
Her galibiyeti fırsat bilip ortada dolaşan kişiler en ufak
yönetim becerisi gerektiği yerlerde hiç ortada yoklar.
Bu olanlar sonrası ne Denizlispor ne de Galatasaray zararlı
çıkacaktır. Zararlı olan esas taraf ekonomik ve sosyal erozyona
uğramaya devam eden Beşiktaş olacaktır.
Umarım, bundan sonra milyon dolarlara alınıp hüsranla sonuçlanan
futbolcular kervanına katılan son kişi Çağdaş Atan olur.
Deniz Barış Olayı
Deniz Barış olayı, her kafadan çıkan
değişik sesler, değişik kararlar ile sporumuzun nasıl yönetildiğinin
bu şeklide de izafeli değer yargılarının ortaya çıkartıldığının
bir göstergesi oluyor.
Hem de hani bir zamanlar insanların zamanını boşa tükettikleri
Brezilya dizileri gibi bitmek bilmeden!
Olayın başlangıcından bakıldığı zaman Deniz Barış'a usul dışında
sözleşme imzalatan Gençlerbirliği yöneticileri, imzaladığı
sözleşmenin usulüne uymayan ve futbolun "Fair Play"
anlayışına ters düşen Deniz Barış, ortada hukuk kargaşası
çıkartan federasyon suçludur.
Fenerbahçe kulübü tarafı da çok tartışılmaktadır.
Gençlerbirliği'ne verdiği çekleri lehlerine çıkan mahkeme
kararı sonrası durdurmak ne derece doğrudur. Ancak gerçek
olan şey A Milli takım düzeyinde olan bir futbolcuyu transfer
ettikten sonra mutlak kısa ve çabuk yoldan bir çözüm üretememesidir.
Burada en önemlisi Deniz Barış'a lisansını bir verip bir alan
kurumun karmaşasıdır.
Bu olayda, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 13.04.2004 tarihli 2003/16256
E. ve 2004/5446 K. sayılı 'T.F.Federasyonunun "3813 sayılı
Kanunun hükümlerine göre davacı futbolcu ile davalı spor kulübü
arasında yapılan tek tip sözleşmelerinden sorumlu olduğudur.
Dayanağının tek tip sözleşme dışında düzenlenen 31.08.2010
tarihine kadar geçerli olan özel ek sözleşme olduğunu, bu
sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevi Futbol Federasyonu
Yönetim Kurulu'na değil, adli yargı yerine aittir." kararına
rağmen Federasyonun seçim diyeti haline getirilmesine bağlantı
çıkartılabilecek bir kararı almak hiç doğru olmamaktadır.
Burada federasyonun borcun söz konusu olduğu miktarı taraflardan
teminat alarak geçici bir lisans verilmesini sağlaması en
temiz ve şeffaf yol olmalıydı.
Neticede kulüplere yayın haklarına istinaden paraları ödeyen
federasyon değil mi?
Federasyon tek tip sözleşmelerin dışında sözleşme kabul ederse
futbolu hiçbir zaman şeffaf, temiz ve mail disiplin altına
alamaz.
Kara para, bahis- şikenin top ile ilişkisi hiç bitmez, devletin
de gerçek anlamda vergi alması hiçbir zaman kolaylaşamaz.
Ayrıca, Deniz Barış oynamadan jübile yapar ve sonrasında borcu
kesinleşir ise ondan tahsil edilecek hiç bir şey de bulunamaz!
Birgün
Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar
Yazarlar |
Özel Futbol Dosyaları |
Futbol Videoları
|
Futbol Haberleri
Canlı Radyo
Yayını ve Konuşamadıklarımız
|
Dünya Kupası
Özel
Çok Özel Röportajlar
|
Tekinoktay Özel |
2007 Yılı Oskarları
Uydu Maç Yayınları |
The Best Of
|