Türkiye A Milli Takımı, Gökdeniz, Fatih Tekke, Ali Sami Yen,
Milli Takım, Hollanda Milli Takımı, Arda, Sabri, Batuhan,
Manisaspor, A Milli Futbol Takımı
Altuğ Aktaş
02 Nisan 2009
Ateşi Olmayan Cehennem
Skor sonrası yazı yazmak yerine spor sonrası yazı yazmayı
tercih eden biri olarak; Türkiye A Milli takımımızın,
özellikle İspanya ile oynadığı 2 maç ile ilgili dikkat
çekmek istediğim bazı noktalar var.
Semih oyundan alınır mıydı, Gökdeniz ve Fatih Tekke nerede,
Emre’ye bu kadar katlanılır mıydı, Nihat neden 11’de
başladı, Batuhan mı kurtaracak bu takımı gibi bir çok şeyi
maçtan sonra yazmak çok kolay ama biraz daha dikkatimizi
başka yönlere çekmeliyiz;
-Sponsored by Cehennem…
Hep dedik ki; Ali Sami Yen CEHENNEMİ…
Allah düşmanımıza böyle cehennem göstermesin!
Sponsorlar ile neredeyse tribünlerin yarısını dolduran
futbol severlerimiz açıkçası neredeyse tamamen tiyatro izler
gibiydi.
İspanya’da oynanan maç sonrasında Kadıköy, İnönü, Sami Yen
gibi atmosferlere cehennem demeyelim, burası gerçek cehennem
dendi ama sorarım bu sözleri eden büyüklerime; 90 dakika
çalan kornalar olmasaydı acaba İspanya’nın neresi cehennem
olurdu?
Dönelim bizim cehennemimize… İspanya’nın milli marşını
ıslıklamak dışında ne yaptı? Tabi unutmamak lazım birde
saygı duruşunda çıt çıkmadı.
Kendi Milli takımımızın taraftarını oluşturmamız lazım. Bir
Hollanda gibi her yer turuncu, bir Avustralya gibi her yer
sarı, bir İtalya gibi her yer lacivert olduğu gibi bizimde
tribünlerimiz tamamen kırmızı olmalı.
Acaba kaç taraftarımızın evinde Milli takım forması var?
Bizim Milli takımımızın formalarının satışı bile yakın
zamana kadar her yerde yapılmıyordu…
Böyle bir taraftar olgusu varken nasıl bir cehennemden söz
edilebilirdi ki?
Efes Pilsen özellikle son 1 senedir bazı maçlardan önce
stada gelen taraftarlara forma dağıtarak bu olguyu oturtmaya
çalışıyor ama sanırım anlayana…
Halbuki 18 takımında tribün liderleri ile bir araya gelip
bir toplantı yapılsa. Bu toplantıyı ister federasyon
aracılığıyla ister kendi kendilerine organize olacak şekilde
gerçekleştirseler. Bütün bu taraftar topluluklarının belli
bir tecrübesi, yeteneği ve belli bir ekibi var. Hepsi 100
kişilik ekip çıkarsa en az 1000-1500 kişilik bir ekip
toplanmış olur. Zaten İstanbul’da ki 3 büyüklerin
toplulukları biraz daha kalabalık gelir ve bu sayı 5.000’e
çok rahat çekilir. Bir tribünü yönlendirmek ve tabiri caizse
gaza getirmek için 5.000 rakamı bence çok ama çok fazladır
hatta 1.500 kişi bile yeterli bir sayıdır.
Bunların kendi içlerinde koordinasyonları ile gerçekten bir
Türkiye cehennemi oluşturulsa fena mı olur? Bizde içeriye
korna sokmak yerine yüreğimizle, ciğerimizle sahayı rakibe
dar etsek, ıslıklarımızla hakem düşen oyuncumuza kalk kalk
diyecekken dönüp rakibe sarı akrt gösterebilse fena mı olur?
Dedim ya; sponsored by cehennem… biz böyle devam edersek
cehennem sadece bizim tribünlerin sponsoru olur…
-Sabri ortalasa, Batuhan indirse, Nuri vursa ne olacaktı?
Herkesin ağzında, Arda çıkar mıydı, Nihat neden ilk 11
başladı, Semih niye çıktı, Emre’nin ne işi var, Batuhan mı
kurtaracak bu takımı, Batuhan ne yaptı ki milli takımda,
87de mi Nuri girip kurtaracak gibi ve benzeri yorumlar
yapıldı.
Peki ben sorarım sizlere;
Semih, bu takımın formasını giymeden önce bu kadar başarılı
olacağını bilebiliyor muyduk? Arda, Manisaspor’a
kiralandıktan sonra bu kadar büyük bir çıkış yakalayacağını
biliyor muyduk? Nihat, Beşiktaş’ta sağ açık oynatılırken
İspanya da forvet oynayacak diye düşünüyor muyduk? Bunların
hepsinin cevabı basit; HAYIR…
O zaman bu Batuhan’ın bu Milli takımda oynamayacağını
nereden biliyoruz?
Keşke Sabri sağdan ortalasaydı, Batuhan kafasıyla Nuri’nin
önüne indirseydi ve Nuri’de çok düzgün bir vuruş ile
kaleciyi bir köşeye topu bir köşeye yollasaydı bu
eleştiriler yapılacak mıydı?
Yaklaşık 10 ay önce kırmızı herhangi bir şeyi üzerimize
giyip göğsümüzü gere gere sokağa çıkmamızı sağlayan bu
Nihat, Emre, Semih hatta ve hatta Volkan değil midir?
Batuhan, oyuna girdi diye o kadar eleştirildi ama hiç dikkat
edildi mi kaç tane top indirdi, rakibi rahatsız etti. Bir
pozisyonda defansı çaktırmadan kalecinin üzerine doğru itti
ve ikisi de yere düştü topta boşta kaldı. O pozisyon gol
olsa Batuhan’ı hangi şekilde eleştirecektik?
Batuhan’ı her platformda eleştiren ve hatta belki
açıklanmaması gereken özellerini açıklayan biri olarak
futbolunu asla eleştirmem, her zaman arkasında dururum çünkü
bu çocuk geleceğimiz olacaktır… Bu takımda da forma giyerek
bunu başaracaktır. Rooney 17-18 yaşında forma giyiyorsa
bizimde o yaşta oynatacak yeteneğimiz olmalıdır…
-Penaltı hangi köşeye atıldı?
Deli İbrahim topu eliyle kestikten sonra hakem penaltı
noktasını gösterdi. Peki biz bu penaltıyı izleyebildik mi?
Bu kadar rezalet bir maç yayını sanırım 1980 li yıllarda (!)
izlemiştim…
Daha penaltının bile hangi köşeye ve nasıl atıldığını
göremedik. Zaten penaltı köşeye değil, kalenin tam ortasına
atılmıştı ama bunu uzun süre göremedik.
Maç içinde istatistik yayınlıyorlar. Çok güzel ve bizi
bilgilendirici ama neden neredeyse ekranın 1/4ü kadar ve
neden o kadar uzun süre ekranda kalıyor.
Artık neredeyse Avrupa’nın bütün liglerini canlı
izleyebiliyoruz ve bir istatistiğin nasıl yayınlanacağını
teknik ekip olarak öğrenemiyoruz.
Reklam konusuna ise hiç girmemek lazım… Reklam içinde maç
izlediğimiz bir yayın oldu. Bu kriz döneminde bu kadar
reklam almaları yayıncı kuruluş için gerçekten çok iyi ve
belki bu kadar reklam almaları da çok iyi bir başarı ama
yayın açısından baktığımızda çok büyük başarısızlıktır.
Halbuki X kanallar gibi reklamı girdiklerinde görüntüyü
küçültseler çok daha verimli olurdu.
A Milli Futbol Takımımız Afrika’ya gidecektir. Buna bütün
Futbolseverler olarak inanmamız lazım. Eleştirmek yerine
yapıcı olmamız lazım. İşte o zaman Afrika’ya gideriz…
Altuğ Aktaş Anasayfa
Yazarlar
|
Futbol
Videoları
Uydu
Maç Yayınları |
Canlı Radyo Yayını
ve Konuşamadıklarımız
Dünya Kupası
Özel
|
Çok Özel Röportajlar
|
Tekinoktay
Özel
|