Endüstriyel
Futbol, CAS, Müslüm Gülhan, Hasan Doğan, türkiye futbol federasyonu,
tff, Türkiye Futbolu, Uefa
Müslüm Kemal Gülhan
19 Temmuz 2008
A.Ş. ve Dernek
Öncelikle Türkiye Futbol Federasyonu’na başsağlığı diliyorum.
UEFA’nın Türkiye Futbol Federasyonu’na verdiği ceza Sayın Hasan
Doğan’ın ölümü ile fazla gündemde kalmadı. Aslında bize sunulan bir
ikramdı incelenip sonuç çıkarmamız için.
Benim buradan gelmek istediğim nokta ise, profesyonel
kulüplerimizin, kulüp yapılarıdır.
Biz öncelikle Endüstriyel Futbol ile aramızdaki uyuşan ve uyuşmayan
noktaları analiz ettiğimiz zaman, karşımıza kocaman sorun olan mali
disiplinsizlik çıkmaktadır. Yani şeffaf olmayan mali yapılanma söz
konusudur.
Bana göre bunun en büyük nedeni ise kulüplerimizin, hem şirket hem
de dernek statüsünde olmalarıdır ve derneğin, kurulan A.Ş’nin halka
açılmayan kısmının sahibi olmasıdır.Yani ortada şirket var bir de
dernek var.
Çift yönetim şekli olarak, sanki çift tüzel kişiliğe sahipmiş gibi
durmaktadır.
Hal böyle olunca bilançolardaki dengesizlikler A.Ş.’den derneğe
aktarılan borçlar sayesinde giderilmeye çalışılıyor.
Yani hesabı azaltmak veya çoğaltmak, borcu azaltıp çoğaltmak, bazı
gelirleri az göstermek veya yok göstermek bu iki başlı yapı
sayesinde çok kolay olarak uygulanmaktadır.
Peki nerede mali disiplin? Nerede mali şeffaflık? Nerede etik
değerler?.. Ve nerde spor ahlakı ve spor kültürü. En önemlisi nasıl
ortaya çıkacak ödenmesi gereken gerçek vergiler ve temettüler?
Sanırım UEFA’nın bu olup bitenden haberi yoktur. Umarım biri çıkıp
bu konuyla ilgili CAS’a dava açmaz veya UEFA’dan denetim istenmez.
Bizim yıllardır UEFA kriterlerine geçmeyişimizin ana nedeni bu olsa
gerek.
Bilanço tutarsızlıklarından dolayı Avrupa’da birçok kulüp küme
düşürülmüştü…
Eğer bizde de kurallar tam uygulansa üç büyükler dahil birçok kulüp
rahatlıkla küme düşürülür, belki de ligimiz askıya alınır hiç belli
olmaz… Çünkü koşullarımız çok uygun.
Artık Endüstriyel Futbol mali disiplini zorunlu kılmaktadır. Bizim
açımızdan bunun temel koşulu dernek statüsünü tamamen kaldırıp A.Ş
statüsünde yapılanmayı sürdürmemizdir.
İşte o zaman kulüpler, çağdaş futbolun teknik yapılanmasına geçmek
zorunda kalacaklardır.
Çünkü dünya ile rekabet edebilmenin ana koşulu bu olmak zorundadır
ve o zaman gerçek çağdaş teknik direktörler işlerin başında
olacaktır.
O zaman Türkiye futbolu hak ettiği başarı ve saygınlığı
kazanacaktır.