Adnan Sezgin, Adnan Polat, Ersun Yanal, kalli, Karl Hainz Feldkamp,
Fatih Terim
Müslüm Kemal Gülhan
04 Ekim 2007
Kalli'nin Hayaletleri
Yetmiş yaşındaki Kalli öyle bir
davranışta bulundu ki adeta 70 milyon insanı şoke etti. Bu şok olmanın
temelinde de Kalli'ye (Karl Hainz Feldkamp) gıpta etmek yatmaktadır.
Tahmin edileceği üzere "Hadi ya, nasıl böyle davrandı?"
ya da "Hadi ya, nasıl cesaret!" gibi tepkiler gösterilmiştir...
Çünkü hiçbir Türk teknik adam cesaret edip böyle bir karar alamaz,
alsa da arkasında kendi duramaz, ya da hiç kimse durmaz. Çünkü hiçbir
Türk yöneticisi böyle bir karar almaya cesaret edemez. Kendisine
bağlı çalıştırdıkları Türk teknik adamların da böyle bir karar almasına
izin vermez.
İşte bu yüzdendir ki Kalli'ye (Karl Hainz Feldkamp) karşı kıskançlık
ve öfke duyulmaktadır. Kalli'nin onurlu davranışı bizim toplumumuz
için bir çıkmazı ifade etmiştir.
Kaili sadece toplumsal bir intifayı yaratmakla kalmamış bu konuda
yorum yapan kişilerin de eteklerindeki taşlarını dökmeyi başarmıştır.
Bunları örneklersek: Adnan Sezgin,
Yarın saat 11.00 'da antrenmana çıkacaklar." diyerek teknik
heyetin alanına girip onların üstündeymiş gibi bir açıklama yapmıştır.
Bu bir sınır ihlalidir.
Adnan Polat, "İnşallah Hakan ve Lincoln
bundan sonra ilk 11'de oynarlar" diyerek Ümit ve Arda'nın futbol
emeklerini görmezden gelip ciddi bir ayrımı ortaya koymuştur.
Sınıf ayrımı yapmıştır.
Hakan Unsal, "Fatih Terim Hoca bizi kampta geç saatlerde yakalardı
ama görmezlikten gelirdi" diyerek hem Fatih Hoca'nın disiplin
anlayışını
hem de Türk futbolcusunun kamp anlayışı zaaflarını açıkça ortaya
koymuştur.
Hakan Şükür ise futbol dışı davranış ve yaşam tarzını hâlâ futbolun
önüne koymaya devam etmektedir.
Lincoln de yıldız olmanın hafifliğini yaşamaktadır.
Ersun Yanal, Nando ve Arda'nın Hakan ile Lincoln'ün açığını kapatmasıyla
ilgili olarak "Eğer onlar olmasa idi yine de Kalli aynı davranışı
yapar mıydı?" sorusuna "Kalli Alman mantalitesine sahip
olduğu için kendi disiplin anlayışıyla yine yapardı" diyerek
bu davranışın sanki diğer teknik adamları ilgilendirmeyen sadece
Almanlara has bir davranış olduğu yönünde bir hava yaratmış, kendisi
de bu sorumluluktan kaçmıştır.
Bir teknik direktör olarak Kalli'nin davranışını sahiplenmesi gerekirdi.
Aslında en büyük çıkmaz burada yatmaktadır. Bu çıkmaz ise; Alman
mantalitesi ile Türk mantalitesi arasındaki seviye farkıdır...
O yüzden Alman Ulusal Takımı ile Türkiye Ulusal Takımı arasında
ciddi bir sıralama farkı vardır.
Onlar sürekli final oynarken biz ise finallere kalmak için çırpınmaktayız.
Kalli'ye teşekkür etmek lazım, futbolumuzdaki bazı gerçekleri açığa
çıkardığı için.