Hürser Tekinoktay                            21 Nisan 2005
Escape to Victory ( Zafere Kaçış )

Escape to Victory 'Zafere Kaçış' futbolseverler için unutulmayan fantastik bir sinema öyküsüdür.
Filmde 2.Dünya Savaşı sırasında esir düşen bir gurup müttefik askerin işgal kuvvetlerinin ellerinden kaçma planları konu edilmiştir.
Nazi Subaylarının propaganda amaçlı düzenledikleri bir futbol maçını müttefikler her türlü olumsuzluklara rağmen bir mucize yaratarak kazanmıştır.
Maçın devre arasında ki kaçış imkânlarına rağmen askerlerin var olma içgüdüsü ile karşılaşmanın 2.yarısına çıkması ve ortaya koydukları müthiş mücadele sonunda Alman seyircilerin bile sahaya inip müttefikleri omuzlara alıp stadyumda kaçırmaları filmin en dokunaklı final sahnesidir.
Aynı Şükrü Saraçoğlu Stadyumundaki Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrası Fenerbahçe seyircisinin maçın sonunda Beşiktaşlı futbolcuları alkışlar ile sahadan uğurladıkları gibi.
Beşiktaşlı futbolcular sezon başından beri aynı zafere kaçış filmindeki gibi birçok olumsuz faktörle karşılaşmışlardır.
Yeni gelen bir yönetim, yeni bir hoca, harcanan milyon dolarlar ile alınan bir sürü oyuncu, şampiyonlar liginde final oynayacağız derken Avrupa'ya gitmesi bile rakiplerinin alacağı sonuçlara kalmış bir durum, şu andaki gelinen nokta olmuştur!
Deneyimsiz ve ilginç bir yapılanma sonrası kötü gidişi takiben yöneticilerin milyonların gözü önünde canlı yayında futbolcuları suçlaması ile başlayan olumsuz ortam son haftalarda takımda geniş çaplı revizyon yapılacak şeklinde devam etmekteydi.
Üstüne üstlük kaybedilen puanlardan sonra tek destek bekledikleri Rıza Hoca'nın da 'ne yapalım benim elimdeki kadro bu 'transferi ben yapmadım ki' demesi futbolcular için tam bir yıkım olmuştu.
Yıkım ve demoralize bu durum karşısında kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış futbolcuların içinde bulundukları duruma isyan edercesine oynayacakları bir büyük galibiyete ihtiyaçları vardı.
Bu sene Kadıköy'de hiç puan kaybetmemiş olan Fenerbahçe'yi yenmek belkide büyük bir fırsat olacaktı.
Ancak maç öncesi oluşan taktik ve buna bağlı takım tertibi öyle sıkıntılı bir hal aldı ki,
Neredeyse ilk dakikalar tam bir fiyasko ile sonuçlanabilirdi.
Ali Güneş'in sol beke koyulması, Tümer'in rakip kaleden uzakta görev alması, takımda oynaması gerekenlerin kulübede oturuyor olması, ilk 29 dakika Fenerbahçe kalesine bile yaklaşılamamış trajik bir oyun çıkartmıştı.
Hele Ali Güneş'in Anelka karşısındaki çaresiz çırpınışları artık oyun içinde duruma başkaldıracak futbolcuların ortaya çıkmasından başka çare bırakmamıştı.
Çok sevgili arkadaşının takımdan gitmesi ile birlikte başlayan ve yaklaşık 1,5 sezondur sıkıntılı dönem yaşayan Tümer Metin ilk aday olacaktı.
Takımda rakibi olmamasına rağmen kendisine sürekli rakip yaratılmış ve hep 2.sınıf futbolcu muamelesi görmüştü ne yazık ki. Mecburiyetler karşısında sahaya sokulduğunda hep o isyan belirtileri ile Tümer mükemmel işler yapıyordu.
Her nedense Tümer'in bu performansa erişebildiğini milli takım hocası bile göremiyordu.
Oysa İstanbul'a transfer olmuş birçok yeni futbolcu hemen ilk maçında milli takıma alınabiliyordu!
Trabzon'da bile yenemediğimiz Gürcistan milli takımında bir Tümer Metin olsa acaba önlem almak zorunda kalmaz mıydık diye bir kere olsun düşünülememişti!
İşte Tümer Metin bu derbinin 29. dakikasında öyle bir gol attı ki bu gol Dünya Futbol sahalarında ender görülebilen bir goldü. Ve bu gol Tümer'in başkaldırısı idi.
Ve arkasından Rıza Hoca geldiğinden beri eski itibarını göremeyen İbrahim Akın ve Daniel Pancu başkaldırıya eklenen diğer kahramanları oldular adeta!
Ne ilginçtir ki bu dakikadan sonra herkes bu kahramanlık öyküsüne sahip çıkmaya başladı!
İşin bir diğer ilginç tarafı ise Rıza Hoca tarafında 20.dakikada ısındırılmaya başlayan Pancu 75.dakikada oyuna girmesi sonucunda oyunun neredeyse geride kalan kısmını kalede geçirince Rıza Hocanın verdiği demeç idi ' iyi ki Pancu'yu oyuna almışım! '
Eh iyi ki Murat Şahin'i oyuna almamışım demek ten daha iyi belki de!
Son söz de futbolun ve futbolculuğun içinden gelmiş bir hakem hocası olan Erman Hoca'ya 'acaba Fatih Hoca'nın babasının mesleğini sormaya bugüne kadar niye cesaret edemedin!


Birgün Gazetesinde yayınlanan diğer yazılar